⟨ ⟩
Hyunjin, o gün Felix'in kucağında ağlarken uyuya kaldı. Ne yapacaklarını, hayatlarının nasıl devam edeceklerini ikisi de bilmiyordu. Felix'in pastaneye dönmesi gerekse bile, o günlük işleri aksatmayı göze aldı. Sonunda akşama doğru Hyunjin'in gözlerini aralamasıyla, kendilerine geldiler.
"Günaydın..." Dedi Felix, Hyunjin'in saçlarını okşarken.
Hyunjin başını kaldırıp ağlamaktan ve uyumaktan kızarıp şişmiş gözlerle Felix'e baktı. "Günaydın." Dedi yeni uyanmış çatallı sesiyle.
"İyi uyudun mu?"
"Uyudum." Hyunjin başını biraz öne eğdi, Felix'e sıkı sıkı sarıldı. "Felix..." Dedi yine aynı çatallı sesle. "Sana sevgilim diyebilir miyim?"
Felix bir an duraksadı. Hyunjin, geçirdikleri hoş zamanlardan sonra, eğer Felix'e bağlanmasaydı, birkaç saat öncesinde her şeyini geride bırakıp Felix ile oradan çıkar mıydı? Sevgi mi, aşk mı, şefkate açlık mi bilemezdi ama hala bu soruyu sormaya gerek var mıydı gerçekten?
Çoktan birkaç aydır, bir çift sevgili gibi davranmıyorlar mıydı?
Yine de, eğer duymak istiyorsa elbette ki duyacaktı. "Evet..." Dedi Felix, Hyunjin'in saçlarını okşarken. "...sevgilim."
Hyunjin hiç sesini çıkartmadı. Bir süre daha öylece tembel bir şekilde uzandıktan sonra, yine kafasını kaldırdı. Biraz daha gerçeğe dönmüş, kafası biraz daha açılmıştı. "Sen pastaneye dönmedin mi?"
"Yok. Seni bu halde bırakıp nasıl dönebilirim?"
"Üzgünüm." Hyunjin tamamen doğruldu. Şimdi ikisi yatakta karşılıklı oturuyorlardı. Tam Hyunjin bir şey diyecekken, Felix ayağa kalktı.
"Eğer sorun olmazsa ben bir lavoboya gideceğim." Felix hızla banyoya giderken, Hyunjin arkasından baktı. Anlaması zaman almıştı. Felix Hyunjin'i rahatsız edip uyandırmamak için bir santim bile hareket etmemişti...
Felix'in dönüşünü beklerken, telefonuna baktı. Annesinden, Jih'den, Chan'dan bir sürü cevapsız çağrısı vardı. Muhtemelen sabah şirkette yaşanan olay bir çığ gibi büyümüştü. Ama kimse onun özel evini bilmediğinden, onu bulmaları imkansızdı.
Hyunjin telefonuna bakarken, Felix geri geldi. "Aramışlar mı?"
"Çok aramışlar. Ama sorun değil, bunun olacağını tahmin ediyordum zaten."
Felix sakince gelip az önce kalktığı yere, Hyunjin'in karşısına oturdu. "Ne yapmak istiyorsun Hyunjin? Geri dönüp babanla aranda olan buzları eritecek misin? Yoksa bir planın var mı?"
Hyunjin acıyla gülümsedi. "Babam gibi bir adamla yaşadığında, hep aklında bir kaçış planı oluyor."
Felix gülümsedi, en azından Hyunjin başıboş, ne yapacağını bilmez bir halde değildi. "Sevindim. Öyleyse ne yapmak istiyorsun?"
"Aslında seninle tanıştığımda, planlarım biraz değişti." Gülümsedi. "Hayatımda birisinin olacağını düşünmediğimden, planlarım hep tek kişilikti." Derin bir nefes aldıktan sonra devam etti. "Yeni bir iş kurabilirim."
"Nasıl bir iş?"
"Hayatım boyunca babamın yanında, babamın öğrettiklerini öğrenerek yaşadım. Yani, avukatlıktan başka pek bildiğim bir şey yok. Belki ilerleyen dönemde kendime sıfırdan bir şirket kurabilirim. Ama şuan sadece ortalığın biraz sakinleşmesini bekleyeceğim."
"Pekala." Dedi Felix, Hyunjin'in elini tutarak. "Ben de yardımcı olurum. Maddi, manevi..."
"Sorun değil. Yeterince birikimim var. Aslında bir ömür çalışmasam bile yetecek kadar... Ben de boş durmadım, babamdan gizli bazı işlere girdim. Şuan aktif olarak işleyen birkaç gece klübüm ve bir tane otelim var."
"Çok zekisin. Her konuştuğunda kendini bana hayran bıraktıran bir yanını öğreniyorum."
"Hmm..." Hyunjin Felix'in yüzüne yaklaştı.
"Peki ortalık durulana kadar?"
"Sevgilimle vakit geçirebilirim..."
"Benim işe dönmem gerekiyor. Yarın..." Felix, Hyunjin'den yayılmaya başlayan feromon kokusundan etkilenmeye başlamıştı, ama belli etmemeye çalıştı.
"Sorun değil. Ben de tüm gün pastanede oturup sevgilimin yaptığı harika tatlıları yerim."
"Hyunjin..." Dedi Felix, boncuk gözlerle Hyunjin'e bakarken. "Bugün şirkete gelmemin bir sebebi vardı. Sana bir şey söyleyecektim, bir süredir..."
"Hm..."
"Ben..."
Felix'in gözlerinin dolduğunu gördüğünde Hyunjin geri çekildi. Feromonlarını yayması kesti, direk olarak Felix'in gözlerinin içine baktı. "Bir sorun mu var Felix?"
"Yok... Sorun değil, ya da olabilir bilmiyorum."
"Hadi, söyle bana. Her neyse, çözebileceğimizden eminim."
"Sence ailemle tanışman için erken mi?"
Hyunjin bir an için durdu. Böyle bir soru beklemiyordu, Felix'in diyeceği her şeye tamamdı ama bu onu biraz şaşırttı. Sonunda şaşkınlığını yendiğinde gülümsedi. "Elbette. Sonunda, bunun bir gün mutlaka olacağını biliyoruz."
"Benim hakkımda ne düşünüyorsun?"
"Şöyle bir baktığımızda, bu sabah yaşa-"
"Haklısın tamam..." Felix utanarak Hyunjin'in lafını böldü, konuşmasına izin vermedi. Doğru, Hyunjin sabah Felix için tüm ailesine sırtını dönmüştü. "Seni hiçbir şey için zorlamak istemiyorum. Ama... En kısa zamanda bizimkilerle tanışsan iyi olacak. Zaten kardeşlerim benim kararıma saygı duyacaktır, babalarımın da sorun etmeyeceğini düşünüyorum. Sonuçta ortada..."
Felix duraksayınca Hyunjin'in de merakı gittikçe arttı. Hyunjin'in ciddi olduğunu anladığından mı bu kadar aceleci davranıyordu, yoksa ortada başka bir sebep mi vardı emin olamadı. "Felix, hiç sorun değil. Ailenle tanışmak için ben de sabırsızlanıyorum. Ama biraz aceleci davranmıyor musun? Bir sorun mu var?"
"Ben..." Felix yine başını öne eğdi. "...hamileyim."
Hyunjin, bir anda duraksadı. Evet, şuan bunu hiç beklemiyordu. Önce Felix'in söylediğine şaşırdı. Ardından neden bu kadar aceleci davrandığını, lafı ağzında gevelediğini anladı. Felix'in elleri yavaşça karnına gittiğinde, gözlerinde bekleyen boncuk yaşlar yavaşça yanağına süzüldü. "Üzgünüm..."
Hyunjin bir süre tepki veremese de, sonunda Felix'e sarıldı, saçlarına bir öpücük kondurdu. "Bunda üzülecek hiçbir şey yok Felix. Bu harika bir haber."
"Öyle mi düşünüyorsun?" Dedi Felix, boğuk bir sesle. Kafasını tamamen Hyunjin'in omuzlarına gömmüştü.
"Tam ailemden oldum derken, bana yeni bir aile verecek olmanın neresi kötü olabilir Felix?" Felix'i omuzlarından tutup biraz ittirdi, o da dolu gözlerle Felix'e baktı. "Hastaneye gittin mi? Her şey yolunda mı?"
"Evet..." Dedi Felix, hem ağlar hem gülümserken. "Doktor şuanlık bir sıkıntı olmadığını söyledi ama daha erken dönemde olduğu için sık sık kontrole gelmemi söyledi. Erkek omegaların hamilelikleri biraz zor geçiyormuş."
"Hiç sorun değil Felix." Dedi Hyunjin, ellerini Felix'in karnının üzerine koydu. "Bebeğimin babası o kadar güçlü ki, hiç sorun yaşanmayacak."
"Sen yanımda olmasaydın, buna cesaret edemezdim..." Felix yine ağlamaya başladı. "Teşekkür ederim..."
"Ailen biliyor mu?"
"Hayır. Ama onlara söylemek için geç kalmamız lazım. Geciktiğimizce öfkeleri artabilir. Daha yeni bir aile travması atlatmışken, muhtemel bir başkasına seni sürüklemek istemiyorum. Ama seni sevmelerini istiyorum Hyunjin, sana gerçekten yeni bir aile vermek istiyorum..."
Hyunjin cevap vermeden tekrardan Felix'e sarıldı. Bir süre hareketsiz kaldıktan sonra kollarını Felix'den ayırmadan tekrardan söze girdi. "Felix... Benimle evlenir misin?"
⟨ ⟩
Sıfır sıkıntısız mutlu sona bağlıcam inş. (Desem de inanmayın kaossuz seri mi olur. Ayrıca bipolarım agnst bile bitebilir bilmiyorum)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Omega Loves His Alpha | Hyunlix [Omegaverse] ✓
Fanfiction"Sen benim alfam mısın?" "Olayım mı?" Omegalar, heatleri geldiğinde sarhoş bir insana dönüşürler ve tek düşündükleri seks olur derlerdi de inanmazdım, bir de şu adama bakın... [Soft love, hyunlix, omegaverse]