2.6K 329 72
                                    

⟨ ۝ ⟩

Bazen, zamanın durmasını ister insan. Gerek gelecek korkusundan, gerekse bu anın güzelliğinden, dursun ister.

Bazen de zamanın hızla akıp geçmesini, uzun zamandır beklediği şeye kavuşmayı bekler.

Oysa insan ne isterse istesin, zamanın bir akışı vardır. Tutsan durmaz, ittirsen akmaz... Ama Hyunjin, her anından memnundu. Felix'in her nefesini hissettiğinde, her sohbetlerinde, yeni ailesiyle geçirdiği her akşamda anın tadını çıkarıyordu. Hiç hissedemediği o aile sıcaklığını hissetmek, şimdi hiç fena değildi.

Evet, belki hala artık 15 yaşında doğum günü ilk kez kutlanan, ya da 12 yaşında hayatı kararan çocuk değildi. Ama zaten hiç çocuk olmamıştı ki, büyümesi nasıl beklenirdi?

Hem büyüse de, insanın aile sıcaklığına olan açlığı, sevgiye olan muhtaçlığı hiç azalır mıydı?

Zaman, her şeye rağmen akıp geçti. Felix, neredeyse 7 aylık hamileydi şimdi. Duygu değişimleri, hormonlar, çökmüş vücudu derken Felix'in zamanı pek hoş geçmiyordu belki. Ama Hyunjin, yaşadığı her anın tadını sonunu kadar çıkarıyordu.

Hyunjin o gün eve döndüğünde, saat biraz geçti. Çoktan herkesin uyuyacağını düşünüyordu. Ama Felix'i salondaki büyük koltukta oturup dondurma yiyerek televizyon izlerken gördüğüne şaşırmıştı. Sakince sevgilisinin yanına gitti, yanına oturdu. Başını okşadıktan sonra alnına bir öpücük kondurdu. "Neden uyumadın?"

"Bütün gün uyuyorum zaten. Seni görmeden uyumak istemedim."

"Otelde bir sıkıntı çıkmış, dönmeden önce oraya uğramam gerekti. Beklettiğim için özür dilerim." Ardından yavaşça eğildi, Felix'in kucağına uzandı. Ellerini Felix'in karnına koydu. "Seni üzmüyor, değil mi?"

"Hayır. O da babası gibi çok uslu bir bebek."

Hyunjin gülümsedi. "Sevindim. Umarım doğduğunda da böyle uslu olur."

"Farketmez ki. Biricik kızımızı, her halükarda seveceğiz."

"Haklısın..." Hyunjin, gözlerinde kocaman bir aşkla Felix'e bakıyordu şimdi. Ama Felix utandı, başını başka tarafa çevirdi.

"Dikkatli bakma bana öyle."

"Neden ki?" Hyunjin elinin birini Felix'in yanağına götürdü. "Dünyanın en güzel sevgilisine sahipken, nasıl olur da ona hayranlıkla bakmayayım."

"Ev kadar oldum." Dedi Felix, dudaklarını bükerek. "Cildim kötüleşti, saçlarım bile çok dökülüyor. Hem de çok kilo aldım. Çirkinleştim resmen."

Hyunjin, alaycı bir şekilde güldü. "Bana hiç çirkinleşmiş gibi gelmedin. Aksine, güzelleştin. Karnında bizim bebeğimizi taşırken, nasıl çirkinleşebilirsin?"

Felix de sonunda gülümsedi. Koltukta biraz sohbet ettikten sonra beraber odalarına geçtiler, yataklarına uzandılar.

Evet, Felix psikolojik açıdan biraz fazla yoruluyordu. Bu hormon değişiklikleri onu yoruyordu. Bir an kahkahalarla gülerken, bir an aniden ağlıyordu. Ama sorun değildi, kızlarını kucaklarına alacakları ana çok az kaldığından, sabrediyorlardı.

⟨ ۝ ⟩

Sonunda Felix, artık sekiz ayı geçmişti. Hamileliğin en çileli olduğu zaman, gelip çatmıştı...

Hyunjin, öğleden sonra omega babanın aramasını aldığında, pastaneyi Minho'ya bırakarak hızla eve doğru yola koyuldu. Çok telaşlıydı. Bir sorun olduğu belliydi. Doğuruyor olsa hastaneye giderlerdi, o zaman başka bir sıkıntı mı vardı?

Omega Loves His Alpha | Hyunlix [Omegaverse] ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin