3 - KARANLIK DÜŞLER

1.5K 19 9
                                    

3 - KARANLIK DÜŞLER

***

Bir küçücük aslancık varmış... Çöllerde...

Ko-koşarmış...

Babam ile annem, ben daha küçükken bu şarkıyı söyler, beni güldürürlerdi. Özellikle de babam kekeme olduğu için onun söyleyemediği kelimelere kahkaha atar, daha da sevinç dolu olurdum. Ancak artık annem ile babam yok. Onlar yok. Tek ben varım. Onlarsız bir hiç olmama rağmen, tek...

Küçükken ortaokulda bir çocuğa aşık olmuştum. Pek yakın arkadaşım yoktu. Sınıfın ineği, herkesin gözünde saf bir kız... Dalga geçer, zorbalık yaparlardı. Sınavlarım oldukça iyiydi ve bu çoğu kişinin bana özenmesine sebep olurdu. O zamanlar herkesten korkardım, bir tek o hariç...

O.

Sınıfın en popüler kızlarından biri olan Sedef ismindeki kız, saçlarımdan tutup başımı tahtaya sertçe vurmuştu. Acıyla bağırmış, yere oturmuş ve dizlerimi kendime çekip acıdan ağlamaya başlamıştım. Gözlüğümün kırılan camları yere düşmüştü, onlara bakmıştım çaresizce.

Herkes gülüyordu. Herkes benimle dalga geçiyordu. İşaret parmaklarıyla gösterdikleri tek şey bendim. Ben. Saf ben. Korkak ben. Zavallı ben.

Başımdan akan sıcak kanı hissettim. Herkes gördü bunu. Herkes... Ancak kimse çıkıp da elimden tutmadı. Kimse bana yardım etmedi. Kimse benimle ilgilenmedi. Ancak o geldi birden, bana yardım etti. Sarı saçları, uzun boyu, kısık gözleri, elmacık kemiğindeki büyük beni...

Yaramla ilgilenmeleri için okulun hemşiresini çağırdı, tek o çağırdı. Bana yardımcı oldu. Alnımda açılan yaraya dikiş atılırken canım yanıyordu, ağlamamı istemediği için elimi tutup bana destek oldu. Ve bunu tek o yaptı.

Ve ben, her zamanki gibi aptaldım. Saftım. En küçük bir ilgi gösterisine kapılırdım. Ve kapıldım da.

Devam etme.

Etme, Derin. Devam etme.

Oturduğum koltukta derin bir nefes aldım. Zifiri karanlıkta geçtiğimiz yolda hiçbir şey görünmüyordu. Hayır, kör değilim. Sadece bu akşam fazla karanlık.

Cansu sürekli yanımda bana Polat’tan bahsediyor, onun hakkında sürekli iyi yorum yapıp duruyordu. Çıldırmama ramak kalmıştı. Eğer biraz daha devam ederse ağzının ortasına bir tane çakacaktım. Bu sefer Polat’ı sadece diğer tarafta görebilecekti.

“Sırtında bir tane sonsuzluk dövmesi var. Böyle bir karış boyutunda, tam olarak sırtının ortasında... Belinden kalçasına doğru da kıvrık yılan sembolü var. Yılanın kuyruğu kalçasının üzerinden başlayıp sonsuzluk işaretinin altına doğru ilerliyor. Hayal etsene bir...”

 Bakışlarımı onun aptalca gülünç suratından çektim ve zifiri karanlık yola çevirdim başımı. O anlatmaya devam ederken onu dinlememeye çalışıyordum. Ancak ne kadar sarf etsem de, ne kadar çabalasam da her dediği kulak zarıma ulaşıyordu. Sikeceğim Polat’ını şimdi! diye bağırmamak için kendimi zor tuttum. Susmalı ve onun konuşmasını bitirmesini beklemeliydim.

Bekleye bekleye nereye kadarsa...

O arka planda dırdır yaparken, en sonunda zifiri karanlık caddenin içinden bir ışık gözüme çarptı. Ardından ikincisi, ardından üçüncüsü... Caddenin çevresini saran sarı sokak lambaları ve en sonunda çevresi ışıklarla çevrili tabelada yazan “BLACK HOUSE” yazısı ile malikaneye geldiğimizi anlamıştım.

9 GÖZYAŞI (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin