8 - SOĞUK TEN (+18)

2.9K 18 0
                                    

8 - SOĞUK TEN (+18)

***

Derin

Dediği her şeyi duymuştum.

Ama o beni baygın sanıyordu. Aslında evet, yarı baygın gibi bir şeydim. Uyuyordum ama onun sesini duyabiliyordum. Bu nasıl bir şeydi bilmiyordum fakat duyduğum şeyler kalbimi hızlandırıyordu.

O bana resmen aşıktı.

Yanılıyorsun Derin, demişti kulağıma yaklaşarak. Benim yuvam başından beri sendin. O sıcaklığı ben sende hissettim. Başka kimsede değil.

Hayatımda duyduğum en güzel kelimeleri onda işitmiştim.

Ah, lanet olası it... Beni kendine çok çabuk kaptırıyordu.

Tenini tenimde hissediyordum. Dudakları başıma değiyordu. Nefesini başıma veriyordu. Kokusunu içime çekiyordum. O hâlâ beni uyuyorum sanıyordu.

Fakat onun kokusu, olmayan uykumu getirmişti.

Göz kapaklarım oynamayı kesti. Bende tekrardan karanlığa gömüldüm.

Onun kolları arasında.

Karan

Bu söylediğim her şeyi duysun istiyordum. Onun yüzüne söylemek, açık gözlerine bakarak söylemek istiyordum fakat uyuyordu, beni duymuyordu.

Ve umarım gördüğü rüyaların en az birinde ben varımdır ve benim dediklerimi duymuştur, dedim içimden.

Kollarımı bedenine daha çok sıktım. Bir kez daha derince kokusunu içime çektim ve gözlerimi uykuya kapadım.

***

Uyandığımda lanet olası güneşin ışığı doğrudan gözlerime vuruyordu. Gözlerim deli gibi acıyordu ve açmam gerekiyordu.

“Ah, siktir...”

Elimi gözlerime doğru siper ettim ve güneş ışığından gözlerimi korudum. Kolumu ne kadar onun teninden çekmek zor olsa da göz sağlığımı bozamazdım.

Ayaklarımı yere koydum ve ayağı kalktım. Tabii, kalkmadan bir süre hâlâ sessiz bir şekilde uyuyan Derin’e baktım. Güneş bedenine yansıyınca daha güzel görünüyordu. Daha güzel, daha çekici, daha kusursuz...

Bir kez daha öpmek istiyordum. Fakat onu rahatsız etmek istemiyordum.

Ayaklarımın üzerinde durmak birazcık sarsılmama neden olsa da dengemi kurdum ve seruma baktım. Serumu bitmişti. Yani artık damar yoluyla işimiz kalmamıştı.

Odadan hızla çıktım. Ardından kapıyı kapattım ve aşağı kata indim. Ahves salonda elinde telefonuyla oturuyor, bir şeyler yazıyordu. Yüzünde büyük bir sırıtış vardı ve bu beni sinir etmedi değildi.

Lanet olsun. En yakın arkadaşımın bir flörtü vardı ve bana bunda bir bahsetmiyor muydu?

Merdivenin son basamağından da indim ve “Ahves,” diye seslendim. Anında telefon ekranını kapatıp kucağına attı ve bana dönüp “Efendim?” dedi.

Ah, siktir. O cidden benden bir şeyler saklıyor.

Gülümsedim. Sinirle.

“Kiminle yazışıyorsun sen öyle hararetli hararetli?”

9 GÖZYAŞI (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin