7 - HASTALIK

399 12 1
                                    

7 - HASTALIK

***

Derin

Ölümcül bir hastalıktır aşk. Kalbinize bulaştı mı, bir daha çekip çıkaramazsınız.

Bunu anladığım zaman her şey çok geçti benim için. Silik anılar gözlerimin önünden bir film şeridi gibi geçiyor, fakat ne ile ilgili olup olmadıklarını anlayamıyordum. Rüyama bazı anlar doluyordu. Ben vardım, başka birileri vardı. Bir şeyler oluyordu. Ağlıyordum, sürekli. Fakat neye ya da neden ağlıyordum, bilmiyordum.

Tekrar bir anının içindeydim. Yine ağlıyordum. Yalvar yakar. Ellerimi bir yere savuruyorum. “BIRAKIN BENİ!” diye resmen kükrüyorum koridorlarda.

Ve sonra uyandım.

Güneşin parlak ışığı odayı aydınlatıyordu. Erken bir vakitte uyanmayı umut ederek yataktan kalktım ve hızla televizyon ünitesinin üzerindeki telefonumu elime aldım. Ekranı açıp saate baktım ve derin bir nefes çektim burun deliklerimden.

Saat sabahın daha yedisiydi.

Kendi kendime güldüm. Hızla yatağı düzenledim ve cüzdanımla telefonumu alıp daireden anahtarı da alarak çıktım. Asansörle ilk kata indim. Resepsiyona doğru ilerledim ve elimdeki anahtarı verip iyi günler diledim. Otelden hızlı adımlarla çıktım ve karşı duraktaki taksilerden birine doğru ilerledim. Abilerden birine elimi kaldırdım ve “Boş taksiniz var mı?” dedim. Amca hemen kalktı ve “Var, kızım,” dedi. “En öndeki taksi.”

En öndeki taksiye doğru ilerledik ve aynı anda bindik. Ben en öne oturmuştum. Amca bindiği an taksimetreyi açtı ve “Nereye gidiyoruz kızım?” dedi bana bakarak. Ona baktım ve evin adresini verdim. Başını aşağı yukarı sallayarak beni onayladı ve gaza bastı.

Yola bakarken telefonun uçak modunda olduğu aklıma geldi. Telefon ekranını açtım ve tam bildirimler yerini açtığım an, Karan’ın mesaj attığını fark ettim. Daha dün akşam atmıştı. Biz ayrıldıktan sonra.

Karan; Yarın kaçta buluşmak istersin?

Gözlerimi telefon ekranından çekip yola çevirdim. Ah, hayır... onunla bir daha hiç konuşmamıştım. Dün akşam ne yaptığı hakkında en ufak bir fikrim yoktu. Herhalde kendi evine gitmiştir diye düşünüyordum. Tabii, tekrardan o çete ile karşı karşıya gelmediyse...

Mesajına görüldü attım ve uçak modunu kapatıp telefonun sesini en üst düzeye getirdim. Telefonun ekranını kapatıp kucağıma ters bir şekilde koyarken moralim tamamen bozuktu.

Karan aklıma takılmıştı.

Çıkmak bilmiyordu.

Yarım saat içinde malikanenin kapısının önüne gelmemizle ne ara geldiğimizi tartmaya çalıştım fakat zaman geçiyordu işte. Taksiden indim ve taksiciye parasını verdim. Taksi geldiği yoldan geri giderken bende malikanenin dışı güzel, içi cehennem gazabı olan güzelliğine baktım.

Lanet olsun. Bu malikane bir cehennemden de fazlasıydı.

Doğruydu. Öyleydi.

Demir kapının aralık yerinden bahçeye adımımı attım ve upuzun, taşlı yolda malikaneye doğru ilerlemeye başladım.

Korkma Derin. Korkma.

Korkmuyordum.

Sadece tedirgindim.

Ayakkabılarımın yere vuruşu ile çıkardığı kaba sesler içimi titretiyordu. Korku... Hayır, korkmuyordum. Stres beni rahat bırakmıyordu. O yüzden korkuyor muşum gibi hissettiriyordu.

9 GÖZYAŞI (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin