0.6

80 4 0
                                    

Alohaaa! Nasılsınız? Ranunculus çok ayrı biliyonuz mu, aşırı estetik geliyo bana ve çok hoş hissettiriyor. Neyse duygusala bağlamicm. Ve ve ve FemHoseok.. Medya... ağlamak istiyorum ya. Ben Hoseok biaslı bir varlığım o yüzden sürekli Hoseok göreceksiniz ᵔᴗᵔ Haberiyiz ola

Bu arada totonuzu sıcak tutun hava buz gibi yeminle

Ay lav yu

~~~

"Kesin buradalar Taehyung. Her yere baktık neredeyse ama buraya bakmadık buradan çok eminim." Jungkook sessiz olmaya çalışarak kapıyı açarken Taehyung tedirgin bir şekilde arkasına sinmiş bekliyordu. Bu yaptıkları ayıp değil miydi? "MERHABAAA! Tanrı sizi kahretmesin ne yapıyorsunuz burada?" Taehyung, Jungkook'un gür sesi ile dona kalmıştı. "ANANI SİKEYİM! Lan angut ne bağırıyorsun? Sağır mı karşında ki pezevenk herif?!" Jungkook şirin (!) olduğunu düşündüğü yüz ifadesi ile Yoongi'ye bir adım attı. "Aaa canım hyungum niye öyle kaba laflar ediyorsun ne yaptık sanki?" Jimin ürkek bakışlarla Hoseok'un koluna sarılmış olan biteni izliyordu. 

"Yaptık mı? Sen tek değil misin oğlum?" Taehyung derin bir nefes alarak Jungkook'un arkasından çekildi ve yanında yerini aldı. "Im, merhaba hyung." Hoseok kocaman olmuş gözleri ile Taehyung'a baktı ve Jimin'in elini tutarak yanına çekiştirdi. "TAEHYUNGİE~ Hoş geldinn. Jimin bak bebeğim bu Taehyung. Taehyung bu da bizim minik bebeğimiz Jimin." Jimin sarı saçları alnına dökülürken selam vermek adına eğildi. "Merhaba hyung." Taehyung gözlerini belertmiş Jimin'i izliyordu. Çünkü, Jimin çok güzeldi ve Taehyung Jimin ile arkadaş olmak istiyordu. Yani artık istiyordu. "Merhaba, Jimin-ah." Jimin dolgun dudaklarında ki gülümsemeyi büyütmüş Hoseok'un elini daha sıkı tutmuştu. Ortamın havası o kadar garipti ki.. Sarı saçlı çocuk gerilmişti. Hem onu öpüşürken görmüşlerdi utanması normal değil miydi?

Evet öpüşürken.. Taehyung ve Jungkook odaya daldığında Jimin deri koltukta oturan Yoongi'nin kucağındaydı, Hoseok ise Jimin'in göğüs uçları ile oynuyordu... Ve evet onları basmışlardı. Jimin utançla kafasını Hoseok'un boynuna gömdü. "Jimin, Tanrı aşkına utanma bizden. İnan bana gram sorun teşkil etmiyor bizim için, değil mi Jungkook hyung?" Taehyung çaktırmadan dirseğini yanında ki koca bedene geçirdi. "Taehyung haklı Jimin-ah. Biz bizeyiz sonuçta." Yoongi kafasını sağa sola sallayarak elinin ayasını Jungkook'un ensesine geçirdi. "Siktir git şuradan alacağım şimdi ayağımın altına." Siyah saçlı çocuk elini Jimin'in beline, Hoseok'un ise koluna attı ve ikisini de kafasını tutup boynuna gömdü. 

"Çıkacak mısınız, yoksa izleyici olma kararı mı aldınız? Af edersin bu arada Taehyungie sana da biraz sert davranmış bulundum bu zırtapoz yüzünden." Taehyung kafasını olumsuz anlamda salladı ve sorun olmadığını belli etti. "Problem değil, hyung. Bir daha ki sefere güzel bir tanışma yaparız olur biter." Taehyung kendisine atılan anlamsız bakışlara dayanamayarak hafifçe güldü. "Yani şey artık Jungkook hyungun kuzeniyim ve şirkette işe başlayacağım o yüzden şey ettim ben." Jungkook, esmerin bu tatlı hallerine dayanamayıp kolundan tuttu ve kolunu omzuna attı. "Tabii ki, Taehyung. Her ne kadar seni bu aptalların yanına getirmek istemesem de şirkette sürekli beraber olaca- Ah! Yoongi hyung vurup durmasana ya. Hoseok şuna bir şey söyle, ensem kıpkırmızı olduu!" Hoseok kısa bir kahkaha atıp Jungkook'un arkasına geçti ve ensesine hafif hafif üfledi. 

"Tae, Jungkook'u da al koridorun sonunda ki odaya götür. Ecza dolabında krem vardı onu sür ensesine daha fazla kızarmasın. Arada üflemeyi unutma sakın!" Taehyung kafasını salladı ve arkadaki ikile el sallayıp Hoseok'a gülümsedi. "Görüşürüz hyung!" Gülümseyen kızıl saçlı beden ile Jungkook'un kolunu tuttu ve dışarı çıkarttı..

"Hyung, Jimin çok utandı. Aish, böyle bir şeyi kesinlikle yapmamalıydık." Jungkook gülse bile sadece omuz silkmekle yetindi. Taehyung göz devirerek kolunun altından çıkınca gülüşü genişlemiş ve esmere yetişmek için büyük adımlar atmıştı. "Sorun değil ki. Jimin seni ilk defa gördü o yüzden bu kadar utandı. Merak etme yani şapşal." Taehyung kafasını sallayınca kahkülleri beceriksiz bir şekilde alnına dökülmüş, Jungkook ise serçe parmağı ile onları yavaşça geri itmişti.. 

Koridorun sonunda ki odaya ulaşınca içeri girdiler ve Taehyung yanında ki iri bedeni orada ki koltuklardan birine oturdu. "Otur burada bende şu kremi bulup geleyim, tamam mı?" Beyaz tenli kafasını usulca sallayıp kollarını çiçek haline getirip göğsünde birleştirdi. Taehyung onun bu sevimli haline gülüp arkasını döndü ve dolabın yanına gidip kurcalamaya başladı. "Ah, işte buradasıın." Jungkook ne yapması gerektiğini anlamış ve sızlayan ensesini esmere çevirmişti. "Oh, Yoongi hyungun eli gerçekten ağır sanırım. Kıpkırmızı olmuş." Kremi işaret parmağına sürüp önünde ki pürüzsüz enseye yedirmeye başladı. "Aish, çok soğuk bu!" Taehyung duyduğu sitemkar sesle gülüp ensesine üfledi sıcak nefesini. "Bebek misin sen? Sabret geçecek birazdan." Taehyung'un sıcak nefesleri Jungkook'un ürperip, titremesini sağlamıştı ve bu durum Jungkook'un hiç hoşuna gitmiyordu.

"Bittiyse gidelim Taehyung. Babamlar bizi bekliyor olmalı evlerimize geçeceğiz." Taehyung afallasa bile hızla elinde ki kremi yedirmiş ve oda da ki muslukta ellerini yıkayıp kaygan histen kurtulmuştu. Eteğini ve gömleğini rastgele düzeltim karışmaya çalışan saç tutamlarını ayırmıştı. "Gidebiliriz, hyung." Yüzüne bakmadan kafasını sallayan iri bedene sadece gözlerini devirdi. Odadan çıkıp onu beklemeden hızla merdivenlere yöneldi ve bir türlü bitmek bilmeyen merdivenleri inmeye başladı. Merdivenler o kadar uzundu ki Taehyung yolun giderek uzadığını düşündü. "Taehyung, hadi hayatım çıkıyoruz." Seokjin, minik bebeği sesini duysun diye biraz bağırmak zorunda kalmıştı. "Geliyorum baba, Chanyeol amcaya görüşürüz demeliyim ayıp olur." Taehyung sözlerinden sonra hızla salonu taradı ve Chanyeol ve Baekhyun'u görünce yanlarına ilerledi, sanırsam Jungkook peşinden gelmişti. Haliyle ailesinin yanındaydı. "Chanyeol amca yarın şirkette görüşürüz. İyi akşamlar dilerim. Görüşürüz Jungkook hyung." Baekhyun şuan başkaları ile derin bir sohbet içerisindeydi ve bölmek istememişti."Görüşürüz tatlım. Kendine iyi bak." Minik bir gülümseme ile başını salladı. "Baekhyun amcaya da görüşürüz dileklerimi iletin, lütfen." Kısaca eğilip selam verdikten sonra hızla uzaklaşmış ve kapıda kendisini bekleyen arabaya binmişti.

Jungkook onunla konuşmuyorsa onunda konuşmasına gerek yoktu, değil mi?

--

Oyy, bitti. Şükoo! 

Neyse bu kadardı. Öpüyorum çok.

Allah'a emanet..

27124



-Efil-

RANUNCULUS-TKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin