Yoğun bakım ünitesinin önünden bir saniye bile ayrılmamıştım . Dünden bugüne çok şey öğrenmiş , verdiğim tek tepki daha çok ağlamak olmuştu .
Dün öğrendiğim şeylerden en ağır olanı ise benim yüzümden olmasıydı .
Yiğit beni buraya getirdiğinde bana herşeyi anlatmış tepki alamayınca susmayı tercih etmişti" Yenge aslında Demir abim doğum günü'nü hiç unutmamıştı . 2-3 gündür seninle konuşmuyordu ama bir nedeni vardı . Evlilik . Doğum gününde sana evlenme teklifi etmeyi planlıyordu . 2 gündür bunun için hazırlık yapıyordu. Bugün seni sahilden alıp hastaneye değil hazırladığı mekana götürmem gerekirdi . Ama Demir abim mekana giderken karşıdan gelen bir araba üstüne sürmüş çarpışmışlar . Demir abim son anda kaçmaya çalışsa bile kurtulamamış . Çarpan adamı araştırdık eski düşmanlarımızdan birinin adamı . Nedenini daha bulamadık. Abim uyansın herşeyi halledeceğiz "
Beynimin içinde bunlar yankılanırken tek düşündüğüm Demir'i böyle görmeye daha ne kadar dayanabileceğimdi . Benim yüzümdendi herşey . Lanet olsun ! Keşke doğmasaydım dedirtiyordu bu olaylar bana .
Karşımda makinelere bağlı olan Demire baktım . Ben sevdiğim aşık olduğum adamı böyle görmeye alışkın değildim .
Makinelerden çıkan sesler bir anda artınca ne olduğunu anlayamadan bağırmaya başladım . Ne olduğunu bilmiyordum ama filmlerde makineden çıkan bu düz ses iyiye işaret değildi onu biliyordum . Bağırmamla beraber yanıma koşan Yiğit beni yoğun bakım ünitesinin önünden uzaklaştırmış , içeri bir sürü doktor ve hemşire girmişti . Yiğitin beni oturttuğu yerden kalkıp yoğun bakım ünitesine yürüdüm . Ne olursa olsun yanında olacaktım .
İçeri girmeme ne kadar izin vermeseler de çıkmayacağımı söyleyip dışarı çıkmadım . Bağırmayıda kesmiştim sadece makineden gelen düz sesi dinliyor ve demirin göğüsüne değip o koskoca adamı bile havaya kaldıran elektroşoka bakıyordum . Bir anda normale dönen makina sesiyle rahat bir nefes alıp dışarı çıktım daha fazlasını kaldıracak gücüm kalmamıştı hemen kapıda koltuklara oturdum ve gözlerimi kapadım 2-3 saniyede gözlerimden geçen anılar kalkıp tekrar içeri girmeme neden oldu .bu sefer doktorlar bir şey dememişti çıkmayacağımı biliyorlardı . O beni hiç yalnız bırakmamıştı bende onu yalnız bırakmayacaktım gerçi o beni bıraksa bile benim onu bırakabileceğimi sanmıyordum ama .. Odada öylece oturdum doktorlar girdi çıktı kontrol etti ve durumun iyi olduğunu söyleyip durdular ama demiri iyi görene kadar inanmayacaktım kaç saniye kaç dakika kaç saat bilmiyorum ama Demirin göz kapaklarından gözlerimi ayırmamıştım yavaş yavaş açıldığını görünce hemen ayağa kalktım ve yanına gittim hemen elini tuttuğumda buruştuğu yüz ifadesinden canını yaktığımı anlamıştım eline baktığımda bir kaç dikiş olduğunu gördüm ve yüzüğüne damlamış bir kaç kan yüzümü tekrar yüzüne çevirdiğimde yüzündeki tebessüm içimin rahatlamasına neden oldu belki iyi olduğunu gördüğümden belkide 2 gündür ilk defa bana gülümsediğinden . Benim bile zor duyduğum sesle iyiki doğdun küçüğüm dedi . Doğru ya buraya geldiğimden beri doğum günüm olduğunu unutmuştum belkide saat 12yi geçmişti bilmiyordum bile. Sonra aklıma Yiğit'e haber vermem gerektiği geldi . Arkamı döndüğümde yoğun bakım ünitesinin camında Yiğiti ve bizim grubu gördüm . Haber vermeme gerek yoktu zaten görüyorlardı nasılsa birazdan geleceklerdi .
Demire dönüp ağrısı olup olmadığını gördüm aslında biraz var deyince doktor çağırmak için arkamı dönmüştüm ki dur dedi ona döndüğümde dudağını göstererek burası ağrıyor öpersen geçer dedi.
bu halde bile beni güldürebiliyordu ilk dudağını inceledim yara olmadığına karar verdikten sonra ufak bir öpücük kondurdum sonra kapının açılması ve arkadan gelen öksürük sesiyle Demirden uzaklaştım.Doktor ve bizimkiler içeri girmişti doktor kontrolleri yapıp 2 gün sonra çıkabileceğimizi söylemişti. Demir 2 gün burada yatmak istemediğinden isyan ederken Yiğit çoktan Demirle konuşup adamları bulmaya gitmişti bile . Bizimkiler ise Demire nasıl olduğunu soruyorlardı . Her şey konuşulduktan sonra Demir üstünün kirli olmasından rahatsız olmuş olacak ki kıyafet var mı diye sordu . Yağız getirdiğini söyleyince onunkilerini giymeyeceğini ve benimle bize gidip kıyafet almamız gerektiğini söylemişti . Demirin kıyafet konusunda bu kadar titiz olduğunu bilmiyordum ne kadar yeni alıp gelsinler desemde kendi kıyafetlerini istedi ve bizde mecburen yola koyulduk . Çok dikkatli gidiyorduk ve Demirin korumaları arkamızdan geliyordu . Eve girip aceleyle bir kaç parça kıyafeti çantaya attığımda hastaneden çıkalı 1 saat olduğunu gördüm hemen evden çıktım muhtemelen yarım saatlik bir yolumuz vardı fakat o kadar yavaş gidiyorduk kine kadar kızsamda hızlanmıyorduk 50 dakika sonunda hastanedeydik ve Demirin kaldığın yoğun bakıma doğru ilerledim . Odanın boş olduğunu gördüğümde hemen doktorun odasına doğru koşup Demiri sordum gülümseyip 301 numaralı odada olduğunu söylediğinde içim rahatlamıştı . Aklıma bir sürü şey gelmişti ve olmadığı için şükrettim . Odanın önüne geldiğimde her ihtimale karşı kapıya vurdum ses gelmeyince tekrar vurdum bu seferde bir ses duyamayınca direk içeri daldım .
İçeri daldığımda Demir yatağında oturmuş ,bir koltukta bizimkiler ,diğer koltukta tanımadığım bir kadın ve adam , ayakta Yiğit , arkamda Yağız iyiki doğdun diye bağırmaya başlamışlardı bile . Demirin hasta yemeklerini konulduğu yemek masasında iste Demir ile benim resmimin olduğu bir pasta ve üstünde de iyiki doğdun küçüğüm yazısı vardı. Ne yapacağımı şaşırmış bir vaziyette etrafa bakıp gülüyordum Demir eliyle yanına çağırdığında gittim ve ona kocaman sarıldım Demir ellerini belime sarıp biraz durduktan sonra benden uzaklaştı ve koltuktaki adam ile kadını göstererek ; Bu annem Melek bu da babam Levent ve bu da gelininiz Hira dedi . İkinci bir şokla dondum Demir yalandan öksürünce benim bile zor duyduğum bir sesle 'Merhaba' dedim . Utancımdan kıpkırmızı olmuştum ve arkamda buna gülen Demir ve arkadaşlarım bana hiç yardımcı olmuyordu . Kadın kalkıp' Merhaba kızım ' diye sarılınca ne kadar şaşırsamda bende ona sarıldım bir yandan da beni sevmesine seviniyordum . Kadından ayrılınca babası bana dönerek 'merhaba gelin hanım ' dedi . Bu da bugünkü üçüncü şok herhalde diyerek bayılmamak için yatağın kenarına tutup gülümsedim ve 'merhaba ' dedim . Benden başka herkes bu halimden memnundu sanırım çünkü hala gülme seslerini duyabiliyordum . Arkamı dönüp Demir dahil herkese bir bakış atınca hepsi susmuştu . Sonrasında hep beraber pastayı kesip muhabbet etmeye başladık . Annesi ve babası beni sevmişti ayrıca Demir iyiydi en önemlisiyde buydu .
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dövüşçü (Düzenlenecek)
Teen Fiction- Önüne baksana kızım. + Asıl sen önüne bak be , hem sen çarpıyorsun hemde bana önüne bak diyorsun. - Yolda birden durmasaydın çarpmazdım küçük. + Sensin küçük bak beni kızdırma fena olur. - Allah Allah ne olurmuş ? ----- - Hem küçük hem güzel hem...