Ertesi gün cenaze için uzaktan akrabalar gelir. Rose'un naaşını babası amcası ve de dayısı ve arada sırada konuştukları komşuları naaşı gömmek için mezara kadar götürürler.
Rose'un halası; "Suzen kendi kızına bile sahip çıkamıyorsun ! "
" Gerçekten sağol Valeria moralimi dahada çok indirmeyi çok iyi başarıyorsun. Gerçekten bravo ! " diyerek bayan Suzen acı acı gülmeye başladı. Belli ki sinir krizi geçiriyordu.
" Haydi gömmelim Arthur ... "
Bay Arthur ağlayarak "Kızım birtanem neden gittin?!"
" Doktor Robert'a cenazedeydi acı acı "Üzgünüm bay Arthur" diyebildi, elinden birşey gelmezdi.
Akşam olmuştu Rose'un yokluğu çok hissediliyordu. Annesi bir türlü ağlamasını kesemiyor, Bay Arthur sızlanıyor, kardeşi ise söylenip duruyordu. Yapacak hiç bir şey yoktu. Rose ölmüş ve geri getirilemezdir.
Annesi herkes uyuduktan hemen sonra hiç vakit kaybetmeden Rose'un mezarına gidip kazmaya başlamıştır. " Rose bebeğim seni çıkaracağım ! "
Bir mezar görevlisi Bayan Suzen'ı görür ve "Hey sen ne yapıyorsun ! "
Bayan Suzen Rose'un tabutunu sürükleyerek kaçmaya çalışır. Fakat daha yolun yarısına gelmeden yakalanmıştır haliyle tabut ağırdır. " Bayan bu yaptığınız nedir resmen rezillik !"diyerek "Hemen benimle geliyorsunuz!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlık Günler
AcakMerhaba ! Ben Sude Yağmur hikâyemi beğeneceğinizi düşünüyorum iyi okumalar !