Gencer çalışma masasında oturmuş küçük oğlunun fotoğraflarına bakıyordu. Tam bugün 18 yıl olmuştu.Hayat ona iki evlat vermişti ama birini de almıştı. Tüm bunların suçlusu kendisiydi eğer iyi bir baba iyi bir eş olsaydı şuan biricik oğlu barın yanında olurdu.
Gencer elindeki fotoğrafa bakıp kocaman bir iç çekti. Kim bilir şuan nerede, ne yapıyordur?
En çok kime benziyor acaba diye düşünmeden edemedi. Ama en büyük soruyu sormaktan korkuyordu kendine HAYATTA MI?
Gencer bu düşüncelerle kendini yiyip bitirirken çalan kapı ile düşüncelerinden bir nebze kurtuldu.
Kapıdaki kişiye "Gel" diyerek beklemeye başladı. Gelen kişi büyük oğlu Milandı.
Milan, babasının karşısındaki sandalyeye oturup "Baba biraz konuşalım mi?" diye sordu.
Gencer "Tabi konuşalım oğlum. Bir sıkıntın falan mı var?" dedi.
Milan başını sağa sola sallayarak "Yok baba, benim bir sıkıntım yok. Sadece ben bugün ikizlere ufak bir doğum günü yapalım diyecektim. Biliyorum bugün bizim için çok zor bir gün ama ikizlerin bir suçu yok. Kendi suçumuzu onların üzerine yıkmayalım." dediğinde Gencer kafasını sallayarak Milanı onayladı.
"Haklısın oğlum ama sende biliyorsun annen bugün Barının odasından çıkmaz. İkizlere iyilik yapacağız derken kötülük yapmayalım onları daha fazla üzmeyelim" dediğinde Milan babasını onaylamayarak "Baba biz böyle yaptıkça annem zaten odadan çıkmaz. Büyük bir şey demiyorum bir pasta keselim yeter." dediğinde gencer iç çekip oğlunu onayladı.
"Tamam oğlum dediğin gibi olsun. Sen git pastayı hallet bende annenle konuşayım." diyip ayaklandı.
İkili odadan çıktıklarında Gencer yıllardır girmediği girmeye korktuğu odaya doğru adımladı.
Tek istediği karısını biricik eşini iyi bulmaktı.
Gencer kapıyı yavaşça açtığında Meyra'nın odadaki eşyaları kutulara koyduğunu gördü. Gencer şaşırarak "Hayatım sen ne yapıyorsun?" diye sorduğunda Meyra derin bir nefes alıp "Kabullendim hayatım. Barının artık gelmeyeceğini kabullendim." dediğinde Gencer eşine kocaman sarılıp "Çok çok özür dilerim hayatım. Yıllardır oğlumuzu bulup sana getiremedim. Acımızı dindiremedim." Dediğinde Meyra kollarını eşine sarıp
"Her şeyi birlikte aşacağız. İnan barın da böyle olmasını isterdi. Bizim mutlu olmamızı çok ama çok isterdi." dediğinde Gencer eşinin boynuna derin bir öpücük bırakıp birbirlerinden ayrıldılar.
Onlar için bugün yeni hayatlarının ilk günüydü.
Kuzey-Barın
Küçücük odada da dönüp duruyordum. Yapacak hiçbir şey yoktu.
Burada ölüp gitsem kimsenin ruhu duymazdı. Gerçi kim duyacaktı ki? Bu hayatta beni merak eden tek bir kişi bile yoktu. Yalnızdım.
Kocaman offlayıp eski yatağın üzerine oturdum. Oturduğum gibi yataktan gıcırtılar gelmişti.
Kapının önünden gelen seslerle oturduğum yataktan kalkmıştım.
Kapı hızlıca açıldığında gelen kişi Poyrazdı. Poyraz "Paşam rahatın yerinde mi?" diye sorduğunda kaşlarım istemsizce çatılmıştı.
Nasıl bir soruydu bu?
Poyraz aramızdaki mesafeyi kapatıp "Dua et ailen seni çabucak bulsun yoksa seni kimse elimden alamaz küçük Akçal" dediğinde ne demek istediğini anlamamıştım.