6

209 19 31
                                    

Hyunjin üstündeki kablolarla uyuyordu hastane odasında, Minho ise hayran bakışlarla Hyunjin'i izliyordu. Güzeldi... Çok güzeldi. Hayran olunası bir güzelliği vardı hatta. Minho yüzündeki aptal sırıtmayla Hyunjin'i izlemeye devam etti.

Minho Hyunjin'i izlemeye devam ederken telefonunun titremesiyle hızla telefonunu cebinden çıkardı. Mesaj sesi yüzünden Hyunjin'i uyandırmak istemiyordu. Mesajı gönderen kişiyle gözlerini devirdi.

Chan
Minho çok sıkıldım ne zaman gideceğiz???
Off bu Hyunjinde kim?
Bana bahsettiğin sevgilin mi yoksa?
Niye geldik hastaneye onu bile söylemedin

Minho
Patlama

Minho Chan'a cevap vereceği sırada kendisine seslenmeye başlayan kişiyle telefonu cebine koydu hızla. "Minho... Su verir misin?" Hyunjin öksürükleri yüzünden zar zor da olsa konuşmuştu. Minho hızla komodinin üstündeki sürahiye uzanıp bardağı Hyunjin'e uzatmaya çalıştı ama yapamadı. Yetişememişti ona. Hyunjin titremeye başlayan vücuduyla suyu almaya çalışıyordu ama yapamıyordu. Minho bir kez daha acizliğine lanet etti. O bir sakattı ve o bir suyu uzatmayı bile başaramıyordu.

Hyunjin nefes alamamaya başlamasıyla kalbini tuttu. Hyunjin derince yutkunup nefeslerini düzene sokmaya başlayınca Minho'nun hâlâ tutmaya devam ettiği bardağa uzandı ve suyu içmeye çalıştı. Minho, yavaşça suyu içen Hyunjin'i izlemeye başladı. Minho aciz biriydi. Kendisi yardıma muhtaçken başkasına umut olamazdı. Toz pembe bir dünyada yaşamıyorlardı.

Hyunjin kaşlarını çatıp Minho'ya bakmaya başladı şu an ne hissettiğini ya da ne düşündüğünü anlayamıyordu. "Minho?" Minho ismini duymasıyla hızla kafasını iki yana sallayıp düşüncelerinden sıyrılmaya çalıştı ama yapamadı hâlâ dolu gözleriyle Hyunjin'e bakıyordu ve bir şey demeden tekerlekli sandalyesinin düğmesine basıp kapıya doğru hareket etmeye başladı ve kendini odanın dışına attı hızla.

Hyunjin odadan çıkan Minho'yla gözyaşlarını serbest bıraktı. Onun da Minho'dan bir farkı yoktu o bir suya uzanamayacak kadar acizdi kendi gözünde. Minho ise kapının dışında kendisine sarılan Chan'a sıkıca sarılıp ağlamaya başladı "Ben çok acizim Chan...Ben... Ben biraz önce ona bir suyu bile veremedim. Bir aptalım." Minho sırtını sıvazlayan kardeşiyle daha çok ağlamaya başladı.

Hyunjin ise odada tek başına ağlamaya devam ediyordu. Elindeki bardağa baktı sinirle ve kapıya doğru fırlattı hepsi onun yüzündendi. İçeriden gelen kırılma sesiyle hızla Chan'dan ayrıldı Minho. Minho içeri gireceği sırada koşarak gelen doktorlarla ne olduğunu anlamadı. Doktorlar hızla Hyunjin'in odasına girmeye başladı. Minho gördüğü manzarayla kalbinin paramparça olduğunu hissediyordu. Hyunjin bir eliyle kalbini tutmuş tavana doğru bakıyordu. Hemşirelerden biri kapıyı kapatmış ve diğerlerinin içeri bakmasını engellemişti. Chan kapanan kapıyla Minho'nun tekerlekli sandalyesini, diğer sandalyelere doğru çekmeye başladı.

Minho yan tarafındaki sandalyeye oturmaya başlayan Hyunguna bakarak konuştu "Hyung ona bir şey olmaz değil mi? O.... O ölmez değil mi? O bizden de küçük Hyung..." Chan tekrar ağlamaya başlayan kardeşinin kafasını omzuna yaslayıp saçlarının arasına bir öpücük kondurdu ve konuşmaya başladı. "Merak etme bir şey olmayacak ona. Hem sen dedin o bizden bile küçük daha yaşayacak güzel günleri var tamam mı? Hadi şimdi kendini toparla birazdan doktorlar çıkınca onun karşısında güçlü olmalısın hadi Minho." Chan Minho'ya güçlü olmasını söylüyordu ama o çoktan umudunu kaybetmişti bile. İçerideki çocuğa ne olacağını o bile bilmiyordu ki...

Love Talk|| HyunhoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin