Minho saatlerdir Hyunjin'in kapısının önünde bekliyordu bir iki kez içeri girmek istemişti ama doktorlar içeri kimsenin giremeyeceğini söylediği için öylece kapının önünde öylece bekliyordu.
Minho kapanmaya başlayan gözlerini açmaya çalışıyordu bir yandan da. Hyunjin'e bir şey olursa diye uyanık kalmak istiyordu. Uykusunu açmak için kafasını iki yana salladı ama gözlerinde sanki bir baskı varmış gibi kapanıyordu ve böyle olmayacağını anlayınca tekerlekli sandalyesinin düğmesine basıp asansöre doğru ilerlemeye başladı bir kahve içmek ona iyi gelecekti emindi. Üniversiteye giderken vize ve final haftasında nefret ettiği kahveyi içiyordu sürekli uykusunun açılması için şimdi yine aynısını yapacaktı ama bu sefer Hyunjin'e bir şey olmasından korktuğu için uyanık kalmaya çalışıyordu.
Asansör hastanenin kantininin olduğu kata gelince bir kez daha tekerlekli sandalyesinin düğmesine basıp kantine doğru ilerlemeye başladı ve sıraya girdi. Neyse ki çok insan yoktu sırada, önünde sadece 3 kişi vardı. Minho cebinden telefonunu çıkardı, parmağını ekranda boş boş gezirdi yapacak bir şey olmayınca telefonu geri cebine koymuştu ki sıra ona gelmişti. "Ben bir filtre kahve alabilir miyim?" Kasadaki genç kız iğneleyici gözlerle Minho'ya baktıktan sonra sadece kafa sallamasıyla Minho'yu onayladı ve kasanın arkasına ilerleyip kahve makinasının yanına doğru ilerledi ve kahve olurken göz ucuyla Minho'ya baktı.
Yakışıklı bir yüzü vardı ama tekerlekli sandalyedeydi. Tanrı bir yerden alıp bir yerden vermişti belki de. Genç kız kahvenin olmasıyla kahveyi bardağa doldurup tekrar kasaya doğru ilerlemeye başladı ve kahveyi Minho'ya doğru uzattı, Minho uzatılan kahveyi alıp cebinden cüzdanını çıkartıp içinden kartını çıkarttı "Temassız var." Genç kız kafasını sallayıp kartı pos cihazına okutup kartı tekrar Minho'ya uzattı ve kartı uzatırken işaret parmağını Minho'nun elinde gezidrdi. Minho gelen temasla hızla elini geri çekti ve kaşlarını çatmaya başladı ardından hızla kadının elinin değdiği elini pantolonuna sürüp tekerlekli sandalyesinin düğmesine bastı ve asansöre doğru ilerlemeye başladı. Asansörün düğmesine basıp Hyunjin'in odasının bulunduğu katın düğmesine bastı.
Minho, Hyunjin'in odasının bulunduğu kata gelince tekrar tekerlekli sandalyesinin düğmesine basıp Hyunjin'in odasının önünde beklemeye başladı. Herhangi bir hareketlenme olmadığını görünce derin bir nefes aldı neyse ki Hyunjin iyiydi odasında herhangi bir hareketlenme olmadığını görünce bunu çıkarmıştı kendi kendine. Sol elindeki kahveti dudaklarına yaklaştırdı ama sonra vazgeçip kahveyi içmeden yanındaki çöp kovasına attı. Böylesi daha iyiydi belki de... Minho her ne kadar gözkerini açık tutmak için dirense de daha fazla dayanamamış ve gözlerinin kapanmasına izin vermişti...
Minho gelen seslerle çok geçmeden gözlerini açtı. Ne kadar çabuk uykuya dalmıştı böyle. Gözlerini tamamen açtığında başında dikilen hemşireyle hemen yerinde dikleşip üstünde gömleği düzeltti "Hyunjin...O iyi mi?" Hemşire yüzüne nazik bir gülümseme kondurup konuştu "Bay Hwang çok iyi durumda. Diğer hemşire arkadaşım içeride ona hazırlanması konusunda yardım ediyor doktoru Bay Hwang'ın artık sizinle yaşayacağını söylemişti..." hemşire onay istermiş gibi Minho'ya baktı. Minho kafasını sallayıp hemşireyi onayladığında hemşire kadın hemen sözlerine devam etti "Hyunjin bey hazırkanırken dilerseniz biz de doktor beyin odasında çıkış işlemlerini tamamlayalım hem doktoru size dikkat etmeniz gereken hususları da söyler." Minho orta yaşlarında olduğu belli olan hemşireyi yine kafasını sallayıp onayladı ve aralarındaki birkaç adımlık mesafesiyi bozmadan hemşireyi takip etti ve önce asansöre bindiler ardından da birlikte doktorun odasına girip Hyunjin'in son durumu hakkında konuştular.
Doktor bu sefer odasında tekrar Minho'yu götmenin mutluluğuyla konuştu. Hyunjin tek başına mücadele edip yine tek başına bir yaşam geçirmeyecekti bunu anlamıştı doktoru. Hyunjin'in sağlık durumu hakkında her şeyi Minho'ya birer birer anlattı. Minho her şeyi dikkatle dinleyip doktora kısa bir teşekkür edip odadan ayrıldı. Doktorun odasından içinde bir umutla ayrıldı. İçindeki umudun kendi yaşama umudunu yeşerten bir filiz olduğunu bilmeden Hyunjin'in odasının olduğu kata gelmişti bile... Hyunjin'in odasının önüne geldiğince yavaşça kapıyı çalıp kapı kulbunu indirdi ve Hyunjin'in odasına girdi. Hyunjin yorgun bakışlarla odasına giren kişiye baktı ve beklediği kişinin aksine kapının önünde Minho'yu görünce yüzünde kocaman bir gülümseme oluştu. Minho tüm yorgunluğunu almak ister Hyunjin'e sevimli bir yüz ifadesyle bakıp konuştu "Bay Hwang eğer hazırsanız çıkalım." Hyunjin daha geniş bir şekilde gülümseyip kafasını salladı ardından yanındaki hemşireden destek alıp ayağa kalktı, henüz tam olarak iyileşememişti kendi başına adım atamayacak kadar yorgundu bedeni.
Hemşire eline Hyunjin'in bavulu alıp hâlâ kapıda dikilen Minho'nun yanına doğru ilerlemeye başladılar ikisi birlikte. Hemşire nazik bir ses tonuyla konuşmaya başladı "Bayan Kim'e haber vermemi ister misiniz? Sizi genelde o alırdı." Hyunjin tam konuşacağı sırada Minho hızla araya girip konuşmaya başladı "Hyunjin bundan sonra benimle yaşayacak kimseye haber vermenize gerek yok." Hyunjin şaşkın bakışlarla Minho'ya bakmaya başladı gerçekten bundan sonra birlikte mi yaşayacaklardı?
Minho Hyunjin'in kafa karışıklığına küçük bir tebessümle bakıp kafasını salladı ve hemşirenin elindeki bavulu alıp kucağına koydu. "Çıkalım mı artık hastaneden?" Hyunjin yüzünde saklayamadığı gülümsemeyle kafasını salladı sadece. Minho arkasına dönüp kapıyı açtı ve Hyunjin ve yanında ona destek olan hemşirenin önce çıkmasına izin verdi ardından kendi de çıktı. Minho cebinden telefonunu çıkartıp kendileri için taksi çağıracağı sırada çoktan kapının önünde bekleyen Chan'la yüzünde bir tebessüm oluştu. Gerçekten gelmişti... Chan odadan çıkan Hyunjin'e bakmaya başladı onu ilk defa görüyordu içinde mutlulukla karışık bir şüphe oluşmuştu bu hasta çocuk daha kendi başına yürüyemezken kardeşine iyi gekebilecek miydi? Kafasındaki düşünceleri savuşturmak için kafasını iki yana sallayıp sahte bir gülümsemeyle konuştu "Çıkalım mı artık?" Minho hâlâ yüzünde olan kocaman gülümsemesiyle kafasını salladı. Chan aldığı onayla Hyunjin'e döndü tekrar ve çekingen bir şekilde konuşmaya başladı "Kolunuza girmemi ister misiniz?" Hyunjin ağır hareketlerle başını salladı sadece. İnat edemeyecek kadar yorgun olduğunu biliyordu. Chan, Hyunjin'i koluna girdi nazikçe ve üçü birlikte asansöre binip zemin kata indiler ardından da Chan'ın küçük beyaz arabasının yanına doğru ilerlemeye başladı Hyunjin ve Chan. "Minho yardım etmemi ister misin?" Minho kafasını iki yana sallayıp engelli rampasıyla yukarı doğru çıkmaya başladı ve arabanın yanına doğru ilerledi.
Chan Hyunjin'in arka koltuğa oturmasına yardım ettikten sonra Minho'ya döndü "Arkaya mı oturmak istersin öne mi?" Minho gözucuyla arka koltukta oturan Hyunjin'e bakıp konuştu "Arkaya." Chan kafasını sallayıp Minho'nun da arabaya binmesine yardım etti ve kendisi de bindikten sonra arabayı çalıştırmaya başladı. Araba hareket ederken arabadaki üçlünün de aklından birbirinden farklı sorular geçiyordu. Soruların tek ortak noktası bundan sonraki hayatlarının nasıl olacağıydı...
Herkese merhaba nasılsınız?
Umarım bölümü beğenmişsinizdir...
Biliyorum hikaye şu an kasvetli bir havada ama söz güneşli günler yakın... Umudunuzu kaybetmeyin...
Hikayenin akışı hakkında fikirlerinizi söyleyin lütfen...
Gelecek bölüm görüşmek üzere....
Sizleri seviyorum...🩷
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Love Talk|| Hyunho
FanfictionMinho'nun hayatı bir gecede değişmişti sevgilisinin kullandığı araba kaza yapmış ve Minho sakat kalmıştı o günden sonra kimse onun yüzüne bakmamıştı ve o da son çareyi bir tanışma uygulamasında bulmuştu.