9

93 10 2
                                    

Minho hareket eden arabada yanında oturup dışarıyı izleyen Hyunjin sayesinde yüzünde oluşan küçük tebessümle birlikte Hyunjin'i izlemeye başladı. Gerçekten çok güzeldi. İnsanın tekrar tekrar bakmak isteyeceği kadar güzel...

Hyunjin üstündeki bakışları hissetmiş gibi Minho'ya bakmaya başladı. Şu an yaptığı delilikti belki de ama içinden bir ses yapmasını söylüyordu ve o da içindeki sesi dinleyecekti. O bu hayatta pek çok yenilgeye uğramıştı, güvendiği insanlar tarafındandı bu yenilgiler ve bir yenilgi daha ağır gelmezdi vücuduna. Artık alışmıştı ya da alışmak zorunda kalmıştı yenilmeye. Belki de aptal bir uygulamadan tanışıp 2-3 kere konuştuğu biri çevresindeki insanlardan daha güvenilirdi. Hyunjin bunu yaşamadan bilemeyeceği için yaşayarak öğrenmeye karar verdi.

Minho bir şey demeden yorgun bakışlarla kendisine bakan Hyunjin'le yüzüne güven vermek istercesine bir gülümseme kondurup konuştu. "Şu an daha iyi misin?" Hyunjin bunun basit bir 'nasılsın iyi misin?' sorusu olmadığını biliyordu o yüzden bu sefer geçiştirmek ister gibi sadece 'iyiyim' demeyecekti. "Yorgunum ama daha iyi olacağım." Minho anlayışla kafasını salladı bunun fiziksel bir yorgunluk olmadığını biliyordu. Hem zaten kırık kalpler aralarında binlerce kilometre olsa bile birbirlerini anlamaz mıydı? Minho aralarındaki kilometreyi 0'a indirmişti ve kendi kalbi ne kadar kırık dökük olursa olsun Hyunjin'i toparlayıp iyileştirmek için yaşayacaktı.

Chan arabayı parkettiğinde Minho geldiklerini anladı. "Geldik." Hyunjin daldığı için ilk birkaç saniye anlamamıştı ama daldığı düşüncelerden kurtulduktan sonra arabanın penceresinden geldiği yeri inceledi. Basit bir apartmandı ama yaşadığı yerden çok birlikte yaşadığı kişilerin daha önemli olduğunu anlamıştı birkaç sene önce ve bu yüzden de geldikleri yeri çok önemsemedi. Yan kapısının açılmasıyla yan tarafa doğru baktı.  Chan Minho'yu hafifçe kucağına almış tekerlekli sandalyesine yerleştiriyordu. Hyunjin yüzünde istemsizce oluşan gülümsemeyle önündeki ikiliyi izledi. Ailesinde kimse ona bu kadar değer verip önemsemeyecekti hiçbir zaman...

Kendi kapısının açılmasıyla yüzündeki tebessüm daha da büyüdü ama o gülümsemesini saklamak istiyordu çünkü Chan'ın onu yargılayacağını düşünüyordu yorgun kalbi. Chan, Hyunjin'in tutması için elini uzattı. Hyunjin uzatılan eli tutup arabadan indi. Burası daha eve girmeden sıcacık hissettirmişti ona. Hyunjin Chan'ın elini tutmaya devam etmek yerine koluna girdi ve ikisi birlikte yavaşça ilerlemeye başladı Minho'da tekerlekli sandalyesiyle arkalarından geliyordu.

Hyunjin Chan'ın koluna tutunarak ağır adımlarla yürürken bir yandan da apartmanı incelemeye devam ediyordu. Şimdiden huzurla dolması normal miydi? Yoksa kendini bir peri masalına falan mı kaptırmaya başlıyordu? Chan apartmanın demir kapısını açtı, Hyunjin ise hâlâ kafasındaki düşünceleri tartıyordu. Chan demir kapıyı tutmaya devam ettiğinde Minho'da girmişti apartmana. Chan deri ceketinin cebinden anahtarını çıkartıp ikinci kapıyı da açtı ve Minho'nun geçmesini bekledi. Minho geçtikten sonra Hyunjin'le ikisi de geçtiler. Chan'ın ise asıl sınavı şimdi başlıyordu. Derin bir nefes alıp önündeki merdivenlere bakmaya başladı.

Önce Hyunjin'i eve çıkartıp daha sonra Minho'yu merdivenlerden çıkartırsa Minho burada bekleyecekti ve anlayışsız komşularıyla Minho'nun kavga etmesi muhtemeldi. Hyunjin'i burada bırakıp Minho'yu yukarı çıkartırsa da Hyunjin'in yere yığılması muhtemeldi çünkü rengi hâlâ bembeyazdı. Ruh gibiydi sanki... Chan tekrar derin bir nefes alıp bir karar verdi ve Hyunjin'le merdivenlerden çıkmaya başladı ve asansörün önüne gelince Hyunjin'e dönerek konuştu. "Sen buraya yaslan ben hemen Minho'yu alıp geliyorum sakin düşme tamam mı? Hemen geleceğim." Hyunjin kafasını sallayıp önündeki duvara kafasını yasladı. Başı dönüyordu... Kaç gündür yemek yemediğini bile bilmiyordu. Chan hızlı adımlarla merdivenlerden inip Minho'nun önüne geldi. "Uçuş için hazır mısınız kaptan?" Minho yüzünde oluşan küçük tebessümü hızla silip Chan'ın koluna vurdu "Aptal." Chan aldığı onayla  tekerlekli sandalyenin önünden tutup kaldırmaya başladı ve Minho'yu merdivenden çıkarmaya başladı. "Sıkı tutun düşme." Minho şu an Chan'ın görmeyeceğini bilse de kafasını salladı ve hafifçe Chan'ın omuzlarından tutundu.

Chan Minho'yu merdivenlerden çıkarttıktan sonra derin bir nefes aldı. Şimdiden nefes nefese kalmıştı. Tekerlekli sandalyeyi asansörün önüne doğru sürmeye başladı. Hyunjin hâlâ bıraktığı gibi duvara yaslanıyordu. Asansörün düğmesine basıp gelmesini bekledi. Chan asansör gelmedikçe bıkkın bir nefes aldı gerçekten çok yorulmuştu. Kardeşinin mutluluğu için her şeyi yapardı ama bu kadar yorulmayı beklemiyordu. Asansör geldiğinde kendine gelebilmek için gözlerini açıp kapattı. Kendine geldiğinde önce Minho'yu ardından da Hyunjin'i asansöre bindirdi ve Hyunjin'in düşmemesi için tekrar Hyunjin'in koluna girmesini sağladı.

Asansörün kapısı açıldığında bir kolunda Hyunjin ve önünde de Minho'nun tekerlekli sandalyeyle kendini dram dizisinde gibi hissetti. Hayatları bir dizi olsa kesinlikle yüksek bir reyting alırdı. Her bölümü acı dolu olan bir dram dizisi... Sonu mu? Sonu belirsiz bir diziydi belki de onların hayatları...

Chan düşünceleri arasında geldikleri evlerinin kapısının önünde ceketinin cebinden anahtarı çıkardı ve önce Minho'nun eve girmesini sağladıktan sonra hâlâ koluna tutunan Hyunjin'le salona doğru adımlamaya başladılar. Chan Hyunjin'in nazikçe koltuğa oturmasına yardımcı olduktan sonra yüzüne çekingen bir gülümseme kondurdu. "Kusura bakma lütfen ev biraz küçük." Hyunjin sorun yok der gibi kafasını iki yana salladı. Onun için artık evin büyüklüğü ya da küçüklüğü önemli değildi onun için önemli olan evdeki huzurdu ve burada o huzuru bulacağını hissediyordu.

Chan Hyunjim'i kanepeye yatmasına yardımcı olduktan sonra sonra tekrar hızla konuştu "Imm..." Şu an ne demesi gerekiyordu? Evlerine aileleri ve arkadaşları dışında ilk kez birisi gelmişti. Çok çekingen hissediyordu ilk defa. Hyunjin'e tekrar baktığında hafif bir tebessümle salonun girişinde yerdeki halıyı inceleyen Minho'ya baktığını gördü. Bir insan sosyal medyadan birkaç kez görüştüğü kişiye bu kadar çabuk bağlanabilir miydi? Mümkün müydü böyle bir şey? Konuşmasının gereksiz olduğunu düşünüp odasına doğru ilerledi daha kafeye gidip çalışması lazımdı.

Minho Chan'ın salondan çıkmasıyla Hyunjin'e doğru ilerledi. "Burada rahat edemezsen benim odamda yatabilirsin hem hastaneden yeni çıktın dinlenmelisin." Hyunjin yattığı yerde hafifçe doğrulup konuştu. "Teşekkür ederim." Minho ani gelen teşekkürle kaşlarını çattı neden teşekkür etmişti ki? "Önemli değil." Neye önemli değil dediğini bile bilmiyordu ama o an tek verebileceği cevap buydu. Hyunjin iyice doğrulup Minho'nun ellerini tuttu çekingen bir biçimde "Bana yeni bir hayatın mümkün olabileceğini gösterdiğin için bu teşekkür Minho. Sen çok iyi birisin ve iyi ki hayatımdasın. Teşekkür ederim." Hyunjin sözlerinin ardından Minho'yla dudaklarını birleştirdi hafifçe. İkisi de birbirlerini öpmüyorlardı sanki hamle yapan kaybeder gibi bir anlaşma yapmışlar gibi ikisi de öylece duruyordu.

Herkese merhaba nasılsınız?

Yine uzun bir süredir yoktum farkındayım ve özür dilerim. Bu sene okul hayatımın en yoğun senesi sanırım ve ben bir türlü adapte olamadım her günüm saçma sapan bir proje ödevi ve sınavlarla geçiyor bu yüzden de buraya eskisi kadar vakit ayıramıyorum. Hepinizden özür dilerim bunun için ve anlayışınız için de teşekkür ederim...

Umarım bölümü beğenmişsinizdir. Beğendiğiniz ve beğenmediğiniz şeyleri buraya bırakabilirsiniz...

Gelecek bölüm görüşmek üzere...

Sizleri çok seviyorum...🩷

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 05 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Love Talk|| HyunhoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin