Geçmişler

816 29 7
                                    

selam iyi okumalar 

tarihleri alalım buraya

bölüm şarkıları=  duman-kolay değil, steve lacy-bad habit

---------------------------------------------------------------------------

Ben Ada Tekin 26 yaşında hayatımın en önemli anını yaşıyorum. Askerlik hayatımdaki en önemli an rütbem. Kıdemli üsteğmen olma vakti, neden mi çok büyük bir rütbe olmamasına rağmen önemli çünkü benim bir sözüm var babama yıllar önce bana kıdemli üsteğmen olmadan mezarıma gelme demişti. Gerçi bu rütbeyi alsamda babamın mezarına gidemeyeceğim. Çünkü babam o piç kuruları yüzünden yok mezarı yok kendisi yok bu yüzden bu rütbeyi uzun süredir bekliyordum. Şimdi o an geldi artık gururum yani değil mi? Babam bunu istemişti. Ve istediğini yaptım.

Tabii ki bu askerlik bana bir sürü dostluk, sevgi, değer gibi durumları öğreti pişman değilim. Mesleğimi seviyorum. Ama bi yandanda mesleğime kırgınım. Neyse şuan ilerlediğim koridorun sonundaki odaya girdim. "üsteğmen ada tekin emredin komutanım" "evet burada toplanmamızın nedeni rütbeni yükseltmek" dedi. Sustum, yutkundum. "sen ne düşünüyorsun bu konu hakkından" "siz nasıl emrederseniz öyle komutanım" "zaten her türlü bu rütbe uzun süredir senin hakkın buradaki kâğıtları imzala töreni daha sonra yapacağız" "emredersiniz" dedim. Ve önüme koyulan kâğıtları imzalarken bir mırıldanma duydum.

Kaan Demir yüzbaşından "hep torpil zaten" sonrasında nefes vererek neyse dedi. Benden nefret ediyordu biliyordum. Ama ağırdı çünkü o biliyordu yıllardır bu rütbeyi almak istediğimi ama benden nefret etmekte ısrarcıydı. Bende ondan ama benimki büyük bir nefret değildi. Olamazdı zaten ama umursamamış gibi yapıp kâğıtları imzaladım. Asker selamımı verip odadan çıkmam emredildiği için çıktım. Kaan komutanı bekledim. Timin yanına gidecektik bugün doğum gümün. Ve ayrıca sözümün gerçekleştiği zaman yarın ise babamın... Şuan zamanı değil ağlayacaktım. Ama zamanı değil Ada zamanı değil

Kaan komutan geldi. "araba gelir şimdi" "biliyorsun" dedim. Anladı, anlardı "evet" "neden öyle söyledin o zaman" "pardon sen komutanına hesap mı soruyorsun" "pardon komutanım" dedim. Konuşmuyordu yine ve yine derdini anlatmıyordu. Kaan hep böyleydi annesi ve babası yoktu kardeşi vardı sadece onunla da pek konuşmazdı kardeşi yurtdışında okumuştu. Kaan'ın uyku problemleri var aslında uyuya bilirdi. Ama uyumuyordu. Çünkü her seferinde geçmişini görüyordu. Babasının annesine, ona vurduğunu kız kardeşi doğduktan sonra babasının annesini öldürmesini ve sonra Kaan'ın kendi elleriyle babasını öldürdüğünü

Kolay değildi Kaan'ın hayatı aslında kimin hayatı kolaydı ki ama Kaan eskiden anlatırdı bana derdini tasasını kâbuslarını her şeyi eskiden. Eskiler ne güzeldi çocukken birçoğumuzun bir şey bilmeden etrafta koştuğumuz, bir çikolata için daha doğrusu tek derdimizin annemizin babamızın bize bir çikolata almadığı için ağladığımız zamanlar o zamanların değeri vardı. Şimdi ne zamanın değeri kaldı nede insanın yıllar geçti ama insanlar değişmedi. Hayatlarımız neşelendi, kötüleşti ama hepimizin aklı hala alınmayan bir çikolatada akşam eve geldiğinde en sevdiğin yemeği görmedeydi. Zamanı geriye alamazsınız o yüzden şuan yaşadığımız her şeyin değeri kendi ellerimizde ama bunlar değer mi? Hayır bu sözleri sadece zamanı geri almak istemek değil, hayatını yaşayamamaktı.

Ben bunları düşünürken araba geldi. Arabaya bindik timin yanına kısa sürede vardık. Arabadan inmeden Kaan bir şey söyledi. Ağlaya bilirdim. Ama hayır ağlamayacaktım. Yine beni mutlu etmişti. Kaan kırsada geri eskisinden sağlam tamir ederdi. Söylediği cümle çok kısaydı ama yetti. "tebrik ederim orman prensesi" yıllar sonra ilk defa orman prensesi ha hafif sırıttım. "sağ ol" dedim. Diyecek çok şey vardı ama şuan değil. Fark etimde şuandan itibaren o zamanımıza sahip çıkmamızı söylememe rağmen hep şuan değil dedim. Çünkü saydığım şeyleri ben değil mutlu olması gereken kişiler yapmalı. Arabadan indim. Ve timin yanına gittim turgay hemen konuştu "geldi komutanımızzz" hemen Nazlıda konuştu. "tebrikler" "sağ olun e tatakae çocuğum. Nerde" "yuh komutanım insan bi derki kuzey nerde, dursun abi nerde o çaylağı ne yapıcan be" "yav ona söz verdim. İlk ona sarılacağım. Diye yoksa tabi ki sizide sorucam." "yav he komutanım he" "neyse e nerde Eren" "gelir şimdi" "tamam" dedim.

Derken tak diye içeri eren "tatakaeeee" diye daldı Yanımıza "komutanımm tebrikler" dedi. Ve bana sarıldı bende ona ayrıca diğerlerine de sarıldım. Ve şimdi saat akşam 10 benim doğum günümü kutluyorduk "ımm sağ olun benim ufak bir işim var hemen gelicem." "komutanım bakın hızlı gelin pastayı ben seçtim." "tamam, eren tamammm" dedim. Dışarı çıktım daha doğrusu terasımıza yukarı baktım. Dolunay vardı istediğim gibi "oldum baba kıdemli bir üsteğmen ama sen yoksun ne yapacağım" ve gün boyunca tutuğum gözyaşlarımı akıttım. Arkamda ses duydum bir anda hemen arkama döndüm. Kaan bana doğru geliyordu. Bismillahirrahmanirrahim ne oluyor lan "komutanım. Affedersiniz" dedim. Ayağı kalktım. Tam selam veriyordum ki bana sarıldı.

Yine biliyordu buraya geleceğimi "üşüyeceksin" dedi. Vay be kaan'ın umurunda olmayalı uzun zaman olmuştu "askerim ben bu soğuk bana işlemez" dedim. Bi anda geri çekildi "yaa tabi" deyip ceketini çıkartıp omzuma koydu. Ona baktım. O da bana ama bu bakış eski Kaan'dı normalde sert bakardı. Ama şimdi eski Kaan'dı "özledim" dedim. Özlemiştim onunla gülmeyi, şarkı paylaşmayı, ona sarılmayı "özlemeye bilirdin" doğru özlemeye bilirdim. Ama ben aptaldım. Her şey benim yüzümden yine

Yıllar önce daha çocukken ablam babamın benim yüzümden öldüğünü söylerdi. Doğruydu babamla doğum günü kutladıktan sonra biraz daha kalmasını istemiştim. Oyun oynamak istemiştim. Uyuyup sonra oynayalım. Demişti ama ben hayır dedim. Ahmak gibi onunla akşama kadar oyun oynadım ve sonrasında yemek yiyip evden çıktı. Diğer gün bütün haberlerde teröristlerin babamı öldürüp vücudunu yakıp yok etmeleri konusunda bütün kanalar haber yapıyordu. Ve ablam bana o zaman o cümleyi söyledi. "her şey senin yüzünden" haklıydı benim yüzümden her şey benim yüzünden

Yıllar sonra tekrar bu düşünceyle beraberim. Ve Kaan konuştu. Yine anladı "senin yüzünden maalesef" oda biliyordu ve Kaan söylemek istemiyordu bu cümleyi yüzünden belliydi ama o da haklıydı ablam da benim yüzümden her şey hemen gözyaşlarımı sildim. Ceketini alıp ona verdim. "doğru neyse çocuklar ve dursun abi bizi bekliyor inelim" "inelim" dedi. Şuan ki Kaan gibi Kısa ve öz aşağı indik doğum günüm kutlanmıştı pasta yenmişti şimdi ben ve Nazlı odamıza çıkıyorduk. "iyi gecelerrr" dedi nazlı bende iyi geceler dedim. Ve yatım.

Sabah kalktım elimi yüzümü yıkadım. Saat erkendi bu gün bir görevimiz vardı. Sınırı kontrol edip gelecektik küçük gibi görünse de tehlikeliydi. Hemen tim ile hazırlandığımız yere indim. Etrafa baktım bir şey eksikmi diye ama bir daldım. Bu odada ne sohbetler dönmüş ne kahkalar atılmıştı. Ama sadece bir kurşun bitirirdi. Bu mutluluğu ama biz birbirimizi koruyup kollardık hep,duygulandım.  bu düşünceyi aklımdan çıkartım. Hiçbirimize bir şey olmayacaktı. Yani umarım.

Ada tekin kıdemli bir üsteğmen olmuştu olmasına sözünü tutmuştu ayrıca ama ya sözü verdiği kişi...

----------------------------------------------------------------------

nasıldı

ay heyecanlandım 

umarım iyi olmuştur bu bölümu öylesine atıyorum. Yani düzensiz siz karar verirsiniz hangi gün devamlı olarak atıcağıma
 

                                                 Instagram:Mecalofficial

MecalHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin