Damian'dan
Burnuma gelen güzel kokularla uyandım. Bir dakika, bir dakika... Ben evde yalnız yaşıyorum. Kim yemek yapıyor? Kalkıp sarsak sarsak adımlarla aşağıya indim. Mutfağa doğru zombi gibi gidip yapana baktım. Anya yapıyormuş. Çok güzel görünüyor, her ikisi de. Anya ve yemekler.
Hemen oturup ağzıma atacaktım ki tutulan elimle irkildim. Ne var ya bakışları atarken "Ellerini yıkamadan bu sofraya oturamazsın" dedi ve ben paşa paşa elimi yüzümü yıkadım. Ardından geldim oturdum. Beni kendine çekti ve önce elimi, sonra da yüzümü kokladı. Yüzümü koklarken bakıştık. Yüzümüz çok yakındı. Öpse miydim acaba?
Sanki düşüncelerimi duymuş gibi yüzünü buruşturdu. Ardından "Kokuları iyi ayırt edebiliyorum. Yıkayıp yıkamadığına baktım" dedi ve ben de "Köpek gibi mi?" Demez olaydım ki demiştim. Anında yüzü düştü onun gibi bişey tarzı bir şeyler mırıldanıp karşımdaki sandalyeye oturup bir iki şey attı ağzına. Kahvaltıya başladık.
Kuş kadar yemişti! Ben sömürmüştüm ama o azıcık bir şey yemişti. Bunu fark edip yanına oturdum. Bana dik dik bakışına karşılık çatalına patates alıp ağzına atmaya çalıştım. Açmayınca belki ketçapla yer düşüncesiyle ketçapa batırıp ağzını açmasını beklemeye başladım. İtiraz etmeye kalkarken ağzına tıktım. Anında ayağa kalktı ve koşarak tuvalete gitti. Ben de peşinden...
Kilitlemeyi unutmuştu. Ben de ardından baktım. Ne yapıyordu o öyle? Niye kusuyordu ki? Belki de fazla zayıf olmasının sebebi budur. Kustu ardından onu izlediğimi fark edince "Yiyebildiğim azıcık şeyi şimdi senin yüzünden kustum. Mutlu musun?" Niye azar yiyen taraf hep ben oluyorum. Hayır yani onu neredeyse hiç tanımıyorum nereden bileyim tüm psikolojik hastaların hastalıklarını taşıdığını? -afedersiniz ama burda çok güldüm ldbfmdöçdmdödöd-
Bana baktı "Tamam fazla tepki verdim gel buraya" ilk defa sarılma isteği ilk ondan geldiği için- sanki çok sarıldık da- hızlıca sarıldım ve kafamı saçlarına gömdüm. Yerde olduğumuzu fark edince kucağıma alıp mutfağa doğru yürümeye başladım. "Yah, sen de beni taşımaya iyice alıştın, indirsene beni!" Diye çırpınırken mutfak masasına oturttum. Güzelce bir tabak yapıp "O bitmeden kalkamazsın." Diyerek tehditimi ettikten sonra mutfak ile salon bitişik olduğu için koltuğa oturup onu izlemeye başladım.
Yemeği zar zor bitirdikten sonra bana bakıp minik bir gülümseme bıraktı ama arkama bakınca gülüşü dondu. Bana doğru fısıldayarak "Yavaşça yanıma doğru gel." Dediğini yaptığımda önüme geçti ve belindeki bıçağı savurdu. Adam anında yeri boylarken ben bıçağın ne zamandır orada olduğunu sorguluyordum. Niye hiç fark etmedim ki üstelik onu kucağımda bile taşıdım ayrıca bıçağın desenleri çok güzel ve kanla çok uyumluuuu.
Beni kendime getiren pat pat pat diye gelen seslerdi. Aşırı yüksek sesti ve nefret ederdim. Anya hassaslığımı hisseder gibi beline bağladığı siyah hırkanın içinden kulaklık gibi bir şey çıkardı. Kafama takılınca rahatladım. Ve gözlem yapmaya başladım. Anya elinde silahı silahın bile motifi var ve çok güzel ya neyse bedenini saran siyah badi altında tayt belinde bağlı siyah hırkasıyla ortam müsait olsaydı kalkabilirdim. Çok mu azgınım ne. Adamları acımadan vuruyordu. Afedersiniz de sürü mü topladınız öldür öldür bitmiyor?
Bu böyle olmayacak ki Anya hırkadan küçük konuşma kulaklıklarına benzeyen bir şey çıkardı. Sanırım küçük konuşma kulaklığı. Kulağına takıp, "Derhal Sy-on-boy'un evine ekip. Evet benim eğittiklerimden." Vay anasını bu yaşta ekip de mi eğitmiş? Ayrıca Sy-on-boy ne? İkinci oğul da benim abim yok ki? Ayrıca bana lakap taktııı. Anya bana bakıp göz devirip vurmaya devam etti. Sanki zihin okuyor bu çocuk!
Ekip gelince siyah bir arbaya yönlendirildik. Şifre dedi adam, Anya "Kırmızı Lanetim kanla beslenirim." Adam onayladı. Ve bindik. Yolda içinde milyonlarca, milyarlarca hatta trilyonlarca soru vardı ama bekliyordum. Kırmızı Lanet'in Anya ile işi ne?
Yolda giderken Anya konuşmaya başladı.
"Biliyorum kafanda bir sürü soru var 19 yaşına basman gerekiyordu ama sanırım çoktan içine düştüğün için şimdi anlatacağım. Kesmek yok, tamam mı?"
Hızlıca başımı salladım. Derin bir nefes alıp"Bu anlatacaklarım hiç kolay değil. Etkisinden çıkamazsın diye korkmuyor değilim. Senin abin var Damian. Adı da Daniel Desmond. O küçük yaşta mafya işlerine karıştı, milyonlarca suç işledi, can aldı, can yaktı. Yaktığı canlardan bir benim mesela.
Dokuz yaşımdayken bir gün uyandığımda annem babam yoktu, bembeyaz bir odadaydım ve sadece bir yatak vardı. Kalktım ve odanın boydan boya cam olan kısmına gittim. Birden ışıklar yandı ve annem ile babamı gördüm. Bağlıydı. Bir adam vardı yüzü kapalıydı başlarında duruyordu ve elinde bir hançer vardı. Orada ne kadar kaldım hatırlamıyorum ama, her gün orada annemle babama işkence etti.
Bana söz vermişlerdi. Dayanacaklardı ama dayanamadılar. Öldüklerinde etlerini gözlerim önümde keserek yemek yapmıştı. Kanları, etleri önümde duruyordu. İlk başta zorlamadı ama bir kaç gün sonra uyandığımda bağlıydım ve adam başımdaydı. O-o etleri bana tek tek yedirdi. Tek tek. Kustuğum zaman tekrar yedirdi. Ben o etleri sindirene kadar...
Ardından kanları dolaba attı. Lazım olacağını söyledi. Sonra her gün gelip şırıngalar falan yaptı. Bir süre sonra zihnimde sesler duyulmaya başladı. Öğretti. Zihin okuyabiliyorum mesela. Çok havalı falan değil. Sonra bir gün geldi. Bu sefer biraz daha farklıydı. Elinde hiçbir şey yoktu. Maskesi yoktu. Yaklaştı ve dişlerini şah damarımda hissettim. Yavaşça batırdı.
O beni de vampire çevirmişti. Ama onunki gelişmiş bir tür olduğu için saç ve göz rengini, ses tonunu değiştirebilme, hem kan hem yemek yiyebilme gibi özellikleri vardı. Bana geçti. Ardından sakladığı kanları verdi. B-ben ailemin kanını içtim. Sonra beni saldı. Amcam olacak itin eline verdi. Bana intikamını alacağız dedi ama aslında ona çalışıyormuş.
Beni en iyi mafya olarak eğitti. İstersem onu bile geçebilirim. Sonra başka adamlarını eğitmemi istedi. Senin için dedi, senin için intikam alacağız ve bize lazım bunlar dedi. On beş yaşımda Kırmızı Lanet lakaplı ünlü bir mafya olmuştum. Ona çalıştığını o zaman anladım. Bir ara sevgilim vardı. Ona da yaşadıklarımı anlattım. Beni sonsuza kadar koruyacağını söyledi. Ama o da abinmiş. Benimle oyun oynamış biraz, eğlenip gitti.
Neden hala amcana çalışıyorsun diyorsan, aslında ona çalışmıyorum. Kendi mafya örgütümü kurarken yardım almıştım, borcumu ödüyordum. Şimdi hangi mafyaya Kırmızı Lanet desen tir tir titrer, çünkü kurtuluşu yoktur ondan. Senin abin bana sadece bunu yaptı. Başkalarını da düşününce çıldırıyorum. Bende kendi gücümle mahvettiği hayatları kurtarmaya çalışıyorum. Senin ailendeki tek vampir abin çünkü o kendi geniyle oynadı. Bu kadar gelişmiş ve güçlü olmasının tek sebebi bu. Ailen sana bir şey olmasın diye saklama gereği duydu."
Ben bir şoktan çıkıp diğer şoka giriyordum. Hay anasını satayım, benim haberim yokken ne haltlar dönmüş be. Ama neden saldırdılar benim canım evime?
"Seni benim için önemli sanmışlardır. Düşmanım çok, anlarsın ya. Evimden hiç bu kadar uzakta kalmamıştım."
Hay ananı avradını... Bu zihin okuyordu dime...
"Bana bu diye de seslenmezsen sevinirim."
Zihnimi okumayı kes.
"Hayır kesmeyeceğim çünkü eğlenceli"
Gıcık.
"Sensin o"
Çıldırtırsın sen insanı.
"Vardır çıldırtmışlığım."
Ben şokla ona dönerken o gülüyordu, piç.
"Sen çok küfrediyon ama neyin hıncı bu?"
Üstüne atlamam saniyelerimi almazken arabada debişiyorduk. Ay çok eğlenceli, daha önce hiç bir kızla debişmemiştim. En sonunda durduğumuzda yüzlerimiz çok yakındı. Tam öpüşmelik yer. Öpücem öpücem öpücem...
Arabanın tekerinin patlamasıyla kaldık. Amına koyayım ben bu kızı neden öpemiyorum!? Lanet hayat...
______________________________
Sellammm, benden beklenmeyecek uzunluktaki bölümle karşınızdayım. Bin yüz altı kadar olmuş be. Uzun zamandır yoktum. Bende uzun bölüm atayım dedim. Gidişat nasıl? Çok mu hızlı ilerliyorum? Ayrıca oç kendini bilen şahıs bandajisrafidazai oy at. Oylarınızı bekliyorum☺️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güven/Spy×Family
FanfictionOkuyacak herkese duyurulur! Kitaba devam etmiyorum şuan nasılsa öyle kalacak ve yeni bölüm gelmeyecek! Bok gibi zaten. Okumayın daha iyi. Belki daha sonra düzenlerim. Sınıfımıza yeni bir kız gelmişti. Aşırı güzeldi. Ürkek bakışlarıyla sınıfı turluyo...