"bu kim?"
titreşip duran telefonlarımız ile elime telefonumu alıp bildirimi hyunjin'e gösterdim. mesaj onun hesabına geldiği için kim olduğunu bilmiyordum, ayrıca mesaj istekleri kısmına düşmek yerine mesaj direkt olarak geldiği için daha önce konuştuğu biriydi demekki.
hyunjin'in yüz ifadesi kullanıcı ismini görür görmez kireç gibi kesilip çenesi kasılırken telefonumu elimden alarak inanamazcasına ekrana baktı.
"engellemiştim ben onu..."
"kim ki o?"
tek kaşımı kaldırarak direterek sormamla hyunjin yüzünü bana çevirirken eline kendi telefonunu alıp bildirime girdi.
"önemli birisi değil"
"niye engellemiştin ki o zaman?"
"sorup durma felix"
aniden sinirle çıkışması ile kaşlarım şaşkınlıkla havalanırken hyunjin elinde telefonu ile yataktan ayaklandı. kafasını kaşıyarak ve alt dudağını dişleyerek bir şeylere bakarken bense hala yerimde oturup onu izliyordum.
bana kim olduğunu söylemezse, açar kendim bakardım. o hala kendi telefonu ile ilgilenirken gelen bildirime girip kim olduğuna baktım. sarışın, güzel bir kızdı ve sanki biraz bana benziyordu?
estetik olduğu oldukça belli olan yüzünü incelerken fotoğraflarını her kaydırışımda kaşlarım daha da çatılıyordu. kimdi bu kız?
profilinden geri çıkıp yazdığı mesajı görmemle bakışlarım anında hyunjin'i buldu.
"ne?"
hyunjin sesimi duymasıyla sonunda başını telefonundan kaldırırken açık olan mesaj sayfasını görmesiyle telefonumu elimden alarak kapatıp kenara koydu.
"felix öyle değil-"
"neyden bahsediyo o hyunjin?"
"feli-"
"NE FELIX YA NE FELIX?!"
sinirle ayaklanmamla kendisi de telefonunu kapatıp bıraktı ve omuzlarımdan tutarak oturttu beni. sinirden gözlerim yanarken hyunjin derin bir nefes alıp saçlarımı düzeltti.
"sakin ol, anlatacağım lütfen azıcık sakin ol. arayıp konuşacağım ve sonra sana her şeyi anlatacağım"
"kimi arayacaksın?"
hyunjin gözlerini kapatıp omuzlarımdaki elleriyle tenimi sıkarken sabır dilenir gibi bi hali vardı, bir de gazabımdan korkarmış gibi duruyordu.
"onu arayacağım"
ağzımdan büyük bir hahlama çıkarken omuzlarımdaki ellerini ittim.
"önce benim içimi rahatlatmak yerine mi?"
"felix, anlamıyors-"
"anlat da anlayayım hyunjin, bana sürtük diyip onca hakaret etmiş kişiyi ara ama önce sen- kıskandırmak için beni kullandığın kişiyi ara"
"öyle değil sevgilim"
elleri tekrar omuzlarımı bulacakken gözlerimden süzülen yaşlarla ittim onu. başım dönüyordu sanki.
"dokunma bana!"
"ben kimseyi kıskandırmak için seni kullanmıyorum ki delinin teki o! takıntılı bi manyak"
omuzlarım yenilgi ile çökerken hyunjin yanaklarımdan süzülmekte olan gözyaşlarımı silip kendine çekti beni.
"eski kız arkadaşım, kötü bi ilişkimiz vardı. bitirmek istedim defalarca, bırakmadı beni. gördüğüm üzere hala bırakmıyor, seni de rahatsız edecek. özür dilerim sevgilim"