bölüm yedi

1.7K 113 107
                                    

bagajından çıkardığı yedek tişörtünü üzerine geçirdikten sonra hava hafif estiği için benim üzerime de kapşonlusunu çıkardı hyunjin. efil efil eteğimin üzerine giydiğim kocaman kapşonlu neredeyse eteğimi bile kapattığı için içinde kaybolmuş gibi görünüyordum.

kapşonlunun bilek kısımlarını çekiştirmemle ellerim içinde kaybolurken dudaklarımı büzmüştüm. başımı kaldırdığımda ise hyunjin tipime sırıtıyordu. ona tek kaşımı kaldırmamla gülümsemesi genişlerken başını çevirip arabayı kilitlemişti.

"gel gidelim"

başımı sallayarak ellerimi cebime sokmuş ve arkasından onu takip etmeye başlamıştım. hyunjin festival alanındaki standlara ilerlerken aniden durması ile arkasından ona toslamıştım.

"noldu?"

sorumla başını bana çevirirken ilerideki yemek standlarını işaret etmişti parmağıyla.

"ne yemek istersin?"

"yemek mi yiyeceğiz? kapanmadı mı hala standlar?"

şaşkınca sorumla hyunjin başını sallayarak gülerken elimden tutmuş ve beni yine çekiştirmişti.

"neredeyse gece üçlere kadar açık oluyor, bak hala etrafta ne çok kişi var"

bakışlarımı etrafta dolandırırken fark etmiştim ki konser bitse bile hala çok kişi vardı. insanlar ya oyunlar oynuyor ya yemekler yiyor ya da eğlence aletlerine biniyordu.

aniden burnuma çalınan kokuyla adımlarım duraksarken hyunjin de benimle beraber durmuştu.

"hyunjin, hot dog koktu"

hyunjin'in adımları hot dog standına doğru çevrilirken hala elimden tutmaya da devam ediyordu. çoğu kişi hyunjin'i tanıdığından bize garip garip bakarlarken standın yanına gelmiştik bile.

"küçükmüşler, dört tane olsun"

satıcıyla konuşup istediğimizi söylerken adam bize hemen hot dogları hazırlayıp vermişti. üzerine özel sos yapılmış sosisi ısısırken gözlerimi kapatıp tadını çıkarmıştım.

"mmm çok güzel"

hyunjin'in gülüşüyle gözlerimi açarken neye güldüğünü anlayabilmek için gözlerimi kısmıştım. o ise kenardan bi peçete alıp burnuma uzanmıştı.

"belli burnuna da yedirmişsin"

elim refleks olarak burnuma giderken hyunjin'in sildiği yeri bi de kendi elimle silmiş ve gülümsemiştim. ikimiz de hot doglarımızı standın kenarında dikilerek yedikten sonra çöplerimizi atmış ve ayrılmıştık.

"gel bu tarafa"

yine elimden tutup beni bir yerlere çekiştirirken sessizce izin vermiştim ona. beynimi kullanmadan bir kukla gibi hareket ettirilmek hoşuma gidiyordu. eğlence araçlarının olduğu tarafa gelmemizle bilet sırasına girip bilet almıştık.

"neye binmek istersin?"

başımı kaldırıp eğlence araçlarına bakarken kaşlarımı çatarak düşünmüş ve büyük salıncağı işaret etmiştim. kendimi saçma bir randevunun içindeymiş gibi hissediyordum şu anda.

beraber salıncağa yürüdükten sonra salıncaktakilerin süresinin bitmesini bekleyip sonrasında görevliye biletimizi verip yan yana olan tekli salıncaklara oturmuştuk.

"uçuyormuşum gibi hissettiriyor, seviyorum"

kıpır kıpır içimle yerimde kıpırdanıp salıncağın demirlerine tutunmuştum. hyunjin önümdeki demiri kontrol ettikten sonra kendisininkini de kontrol etmiş ve yükselmeyi beklemiştik.

pink venomHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin