Issız sokakta yürürken, bana söylediği sözcükler beynimde yankılanıyordu. Benim kalbim paramparça olurken, bu onun umrunda bile olmamıştı. Sevmeyen in sonsuza kadar yolu var demiştim, gitmişti. Ah! Ne kadar da aptalım. onun beni gerçekten sevdiğini sanmıştım, o aptal aşk sözcükleri yüzünden beni kandırdığını görememiştim. gerçekten beni sevebiliceğini düşünüştüm. ağlayarak ilerlerken karşıdan karşıya geçtiğimi bile farketmemişim. buna güldüm. ve daha sonra bana doğru son hızla gelen arabayı gördüm. arabayı görmemle gözlerimi kapattım ve gelicek olan acıyı beklemeye başladım. ölmek en iyi çözümdü. daha sonra tiz bir fren sesi duydum. anın şaşkınlığıyla gözlerimi sımsıkı yummuştum ve sonra da tir tir titrediğimi farkettim. ölmeyi bu kadar isterken, bir yanım onunda üzüleceğini bas bas bağırdığı için onun üzülmesine sebep olma ihtimalim, bana daha çok acı vermişti. Allah kahretsin ki hala bir parçasının beni sevebiliceğini düşünüyordum. Acı çekiyordum. Arabanın kapısının açılıp büyük bir gürültüyle kapandığını duydum. Kendimi daha fazla tutamadım ve boğazımdan bir hıçkırık kaçtı, daha sonra bir tane daha ve sonra sayamadığım kadar çok. Gözlerimden yaşlar süzülürken Gözlerimi açtım ve kendimi yavaşça yere bıraktım. Arabadan inen adam ın biraz önce nefret ve sinirle bakarken, şimdi şaşkınlık ve acı yla bakıyordu. bana doğru yaklaştı ve yanıma geldiğinde
"İyi misin" diye sordu. Gözyaşlarım ve hıçkırıklarımın arasından histerik bir kahkaha attım ve "İyiyim valla bak. Sadece biraz ölmek istiyorum. Bir sorun yok ya" dedim. Bana acıyan gözlerle bakmaya devam eden genç adam "İstersen seni evine bırakıyım" dedi. Başımı olumsuz anlamda salladım ve "ölmeyi bile beceremiyorum" dedim daha sonra daha şiddetli bir şekilde ağlamaya başladım. Genç adam beni kollarımdan tutup kaldırdı ve istemememe rağmen arabasına bindirdi. hala hıçkırarak ağlıyordum. aslında bir yabancı nın önünde ağlamak istemiyodum ama kendimi tutamıyodumki. beni bindirdikten sonra diğer tarafa dolandı ve kendide arabaya bindi. torpido'yu su ve peçete almak için açtığında gözüm silaha takıldı. belkide zaten ölmek istediğimden, bilmiyorum ama umursamadım. suyu bana verdi ve peçeteyle kendisi gözlerimi sildi. suyu kendim içtim, bir süre sonra hıçkırıklarım kesildi ve yabancı adam a dönüp "çok teşekkür ederim" dedim gülümsemeye çalışırken. fazla.. soğuktu. bana döndü ve "senin yüzünden az kalsın katil olucaktım. sorun değil ama" dedi alaycı bir şekilde gülümserken. daha sonra arabayı çalıştırdı ve bindi. komik olduğunu mu sanıyo acaba. gerizekalı valla gerizekalı.
Kendi kendime gülerken, aklıma 'o' geldi.. Batu.. gülümsemem yüzümde donarken, yeniden ağlamaya başladım, yanımdaki adamın gözlerinde, bana acıdığını görüyordum. Ona bana acımamasını söyliyemezdim.. Çünkü ben bile bir erkek yüzünden bu hale geldiğim için kendime acıyorum. Çok daha büyük acılar yaşadım, ailemin benden nefret etmesiyle boğuştum. Ama ilk defa bu kadar yıkıldım, ilk defa bu denli çok üzüldüm. İlk defa bu denli çok ölmeyi istedim.. Daha önce de ölmeyi istiyodum, ara ara ailemle ettiğim kavgalardan sonra kollarıma ufak kesikler atıyodum. Ama hiç bir zaman intihar etmeye cesaretim olmadı. Her zaman Batu'ya tutundum. Ben ölürsem o üzülür diye düşündüm. Ama o da gitti.. Umrunda olmadığımı bana gösterdi ve, gitti.. Ama ben ölmeyi bile beceremedim. Yanımdaki adam a döndüm ve
"Beni bir otele bırakır mısınız?" diye sordum. Artık eve kesinlikle gitmiyiceğim. Onların yüzünü bile görmek istemiyorum.
Adam derin bir nefes aldı ve gözlerini yoldan ayırmadan konuşmaya başladı
"Ne yaşadığını bilmiyorum. Ama acı çektiğini görüyorum. Yalnız kaldığın an kendine zarar vericeğinden eminim. İzin ver seni ailenin yanına bırakıyım. Emin ol ölmek hiç bir şeyin çözümü değil." dedi sanki derinlerde bir acısı varmış gibi gözleri dolmuştu. Daha sonra silkelendi ve duvarlarını yine üstüne çekerek, duygusuz gibi görünmeye devam etti. Kısa bir an tepkimi görmek için bana döndü. Dediklerinden sonra kahkaha atmaya başladım. Aile demişti, AİLE.. Daha çok kahkaha atmaya başladım. Ve bir anda kahkaha atmayı bırakarak adam'a döndüm. Verdiğim tepki onu afallatmıştı. sinirli bir şekilde konuşmaya başladım.
"Benim ailem falan yok tamam mı! Emin ol bir otel odasında kendimi assam cesedim kokana kadar kimse farketmez. Eve aylarca gitmesem umurlarında olıcağımı sanmıyorum. Onlar küçük kızlarını seviyolar, ben umurlarında bile değilim. Beni kimse sevmiyo. hiç sevilmedim ben, hep sevdim ama hiç sevilmedim. beni asla bırakmıyıcağını düşündüğüm adam, beni deli gibi sevdiğini düşündüğüm adam beni bırakıp gitti be! kendime zarar vermem kimsenin umrunda olmaz merak etme" gözümden bir damla yaş aktı ve tekrar daha kısık bir sesle "ve ölmek kesinlikle en iyi çözüm, şimdi durdur arabayı" dedim. Adam yeniden derin bir nefes aldı ve
"Peki. Bari seni benim evime götürmeme izin ver." dedi yalvarır gibi bir sesle ve "lütfen" diye ekledi. Güldüm ve
"Bana kötü bir şey yapmıyıcağını nerden bilebilirim?" Dedim. Oda alayla güldü ve
"Eğer ölmeyi o kadar çok istiyorsan bu umrunda olmamalı. Ama sana zarar vermiyiceğimden emin olabilirsin" dedi. Haklıydı. Neşem yerime geldi ve kıkırdayarak"O zaman evine sür sipaydi" dedim. Sipaydi sözcüğü onu sinirlendirdi, töbe töbe diyerek arabayı sürmeye devam etti. Ciddi ciddi, ailemin bile umrunda değilken, hiç tanımadığım bir adam beni umursuyordu. Neyse en azından ölünce arkamdan dua edicek bir kişi olur belki. Altını çiziyorum BELKİ.. tam Batu'yla yaptığımız şeyler, ne kadar çok eğlendiğimiz aklıma gelince ve ben tekrar ağlamaya başlamak üzereken, yanımdaki adam
"Geldik" dedi. Beni getirdiği yere baktığımda çok büyük, bembeyaz bir villa gördüm. Ağzım 'o' şeklini alırken ağzımdan "Oha" sözcüğü kaçtı. Harbi den çok mükemmeldi. Kendimi toparladım ve ona döndüm."Senin ismin ne bu arada. Evinde kalıcağım kişinin en azından ismini bilmeliyim demi?" Diye sordum. Güldü. Allah'ım sen çok güzel gülüyorsun ama ya. şuna bak maşallah. Ama bunu sonra düşünüceklerim arasına ekliyorum çünkü şuan acı çekiyorum. Al işte. Yine aklıma geldi.. Çok dalmış olmalıyımki adam dikkatimi çekmek için öksürdü ve
"ismim berke" dedi. Ve "Senin ismin?" diye ekledi.
"Melisa" dedim ve uzattığı elini sıkıp "kötü bir şekilde tanışmış olsakda tanıştığımıza memnun oldum" dedim kendimi gülümsemeye zorlayarak. Her ne kadar kendimi zorlasamda dudaklarım kıpırdamadı. bunu çok umursamadım ve arabadan indim. oda indi ve eve doğru yürümeye başladık. anahtarı cebinden çıkarıp kapıyı açtı ve elini uzatıp önce benim geçmemi bekledi. Vayy kibar erkek. Şaka gibi. gerçi batu da kibardı. Kahretsin ki nefes alsam bile aklıma o geliyo. Salon olduğunu tahmin ettiğim yere doğru gidip oturdum. Berke'de gelip oturdu ve
"Anlatmak ister misin?" diye sordu. Bende kafamı olumsuz anlamda salladım ve
"Sonra anlatsam?" dedim başıyla onayladı. Koltuktan kalktı ve
"Kahve ister misin?" Diye sordu başımla onayladım. mutfak olduğunu tahmin ettiğim yere doğru gitti. Bende arkama yaslandım ve düşünmeye başladım. Şaka gibi. Resmen en bırakmaz dediğim kişi beni bırakıp gitti. hayatımda değer verdiğim tek insan bırakıp gitti. Vay anasını. güvendiğim tek insan. Gitti. Beni sevdiğini sanıyodum oysa ki. Hayatımda ilk defa birinin beni sevebiliceğini düşünmüştüm. İlk defa sevilmenin nasıl bir şey olduğunu hissetmiştim. Meğerse hepsi bir oyundan ibaretmiş. Kahretsin ki hala onu şuçluyamıyorum. Hala onu deli gibi seviyorum. Biri çıkıp şaka dese hiç sorgulamadan inanıcam. O derece. Çok malım. Ya da aşık...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAZOŞİST
Teen FictionO gittiğinde hissettiğim şeyi anlatmanın bir yolu yok. Ama sanırım şöyle açıklayabilirim; sanki buğazımda eller var ve buğazımı sıkıyorlar. Ama ben tam bilimcimi kaybedicekken ellerini çekiyorlar. Öksürük krizine giriyorum ve daha doğru dürüst nefes...