3. Bölüm

120 12 5
                                    

GÜNÜMÜZ:

Batu'nun benden neden ayrılmak istemesini aklım almıyor. Sanki beni sevmediğini söylerken bile, gözleri beni seviyormuş gibi bakıyordu. Ah! Yine saçmalıyorum. Kendimi üzmemek için sebepler bulmaya çalışıyorum sadece. O beni sevmiyor. Ama anlam veremiyorum. Biz, o kadar çok mutluyduk ki. Durup dururken neden benden ayrılmak istesin. Çok mantıksız geliyor. Ya madem beni sevmiyor o zaman neden seviyor gibi davrandı, neden beni kendine karıştırıp defalarca kez beni sevdiğini söyledi. Kafam o kadar karışık ki.

Berke mutfaktan elinde iki kahveyle çıktığında düşüncelerimden sıyrıldım. Ona anlatsam biraz olsun rahatlar mıyım acaba. Denemekten zarar gelmez bence. Berke'ye doğru döndüm ve;

"Eğer hala dinlemek istiyorsan anlatabilirim" dedim dudaklarımı kıvrılmaya zorlarken. Ama başarılı olamadım ve bunu umursamadım. Berke içten bir şekilde gülümsedi ve;

"Tabiki dinlemek istiyorum. Belki birlikte bir çözüm yolu bulabiliriz ne dersin?" dedi. Bu soruyu umursamadım ve anlatmaya başladım;

"Biz Batu'yla hastanede tanıştık. Kollarımı kesmiştim, sanırım biraz derine inmişim ve bayılmışım. Evdeki hizmetliler de beni o halde görünce korkup hastaneye götürmüşler. Dikiş atılırken koridordan gelen bir bağırış sesi duydum. Bir adam 'Ne ölmesi lan ölemez o benim kardeşim' diye bağırıyodu. Bundan o kadar etkilendim ki. Ben küçük kız kardeşim ölse sevinirdim çünkü büyük bir ihtimalle. Dikiş atmayı bitirdiklerinde sedyeden kalktım ve odadan çıktım. Karşım da yere çökmüş, ağlayıp saçlarını çekiştiren bir adam görmeyi beklemiyordum tabi. Onu o halde görünce içim o kadar acıdı ki." Derin bir nefes aldım ve konuşmaya devam ettim "Sanki onu uzun süredir tanıyomuş gibiydim. Yanına gittim ve hiç şüphesiz ona sarıldım. O da sanki buna ihtiyacı varmış gibi kollarını anında belime doladı ve hıçkırarak ağlamaya başladı. O ağlarken canım o kadar acıdı ki. Ve ben ilk defa bundan zevk almadım." Gözlerimden akan yaşları sildim ve bir süre bekleyip yeniden konuşmaya başladım "Daha sonra birlikte kahve falan içtik numaralarımızı aldık falan filan. Birlikte o kadar güzel vakit geçiriyorduk ki. Sonra Batu bana çıkma teklifi etti. Hayatımda ilk defa birinden hoşlanmıştım. Hiç teretdüt etmeden kabul ettim. O kadar kusursuz bir ilişkimiz vardı ki. Birlikte mutluyduk en önemlisi de.

Bu sabah telefonuma gelen mesaj sesiyle uyandım. Baktığımda Batu'dan gelmiş olduğunu gördüm. Konuşmak istediğini söylüyordu. Bende tamam dedim. Hep buluştuğumuz park'ta buluştuk. Beni sevmediğini ayrılmak istediğini söyledi" konuşmamı bitirdiğimde kendime engel olamıyarak hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım. Berke yanıma geldi ve bana sarıldı. Bende kollarımı boynuna doladım ve başımı göğsüne bastırarak ağlamaya başladım. Allah kahretsin ki yine kendimi durduramıyorum. O kadar uzun süredir hiç ağlamayan ben, bir yabancının kollarında hıçkıra hıçkıra ağlıyordum. Annem ve babamla ettiğim en şiddetli kavgalarda bile ağlamazdım ben. Kollarıma kesikler atar gözlerimden akamayan yaşların, damarlarımdan kan olarak akmasına izin verirdim. Bu çok yanlış bir şey farkındayım. Ama kendimi durduramıyorum. O kadar canım acıyor ki bedenimin acısına sığınmaktan başka çarem kalmıyor. Mazoşist miyim peki ben? Kim bilir. Belkide farkında olmadan mazoşist olmuşumdur. Acıyla besleniyorum. Ama benim şuçum değil. Bana öğretilen ilk şey buydu sonuçta. Acı. Ben o olmadan bir hiçim.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 07, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

MAZOŞİSTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin