Nisan, 2005
Havanın güneşli olması o gün o üç oğlan çocuğu için büyük bir şanstı. Okuldan gelince üniformalarını dahi çıkartmadan direkt sokağa inmişlerdi ve futbol oynamaya koyulmuşlardı. Aslında Jay futbol oynamayı hiç sevmezdi, ama kardeşi ve Heeseung hyungu sevdiği için o da seviyormuş gibi yapıyordu. Çünkü Jake sürekli iki kişiyken futbol oynamanın çok sıkıcı olduğunu söyleyip duruyordu.
Ardından binanın önünde duran okul servisi oyunlarını böldü. Servisten inen çocuk geçen hafta annesi ve babası ayrıldığı için annesiyle birlikte binalarına taşınmıştı. Jake diğer çocuklara söylememişti ama bu bir haftadır çocuğu hep camdan onları izlerken yakalıyordu. Bu yüzden binanın kapısına giden çocuğun peşinden koştu.
"Selam, sen de bizimle oynasana!"
Küçük çocuk Heeseung'ın elindeki futbol topuna baktı.
"Siz futbol oynuyorsunuz. Ben futbol oynamayı sevmem ki."
"Sorun yok, Jay de sevmiyor zaten. Başka bir şey oynarız biz de."
Çocuk gülümsedi. "Çantamı bırakıp geliyorum!"
Jay şaşırdı. "Benim futbol oynamayı sevmediğimi nerden biliyorsun?"
"İkiziz biz akıllım! Seni senden daha iyi tanıyorum ben."
"Çocuk çok sevimli değil mi?" dedi Heeseung. "Bizden küçük duruyor."
"Bizimle aynı yaştaymış, annem söylemişti. Yani senden küçük oluyor hyung."
"Bana hyung dememenizi söylemiştim."
"Ama bizden büyüksün hyung, ortaokula bile gidiyorsun!"
O zamanlar Jay ve Jake 10, Heeseung 11 yaşındaydı. Yani ikizler ilkokula, Heeseung ise ortaokula gidiyordu. Bu, küçük olanların Heeseung'ı ilah olarak görmelerine sebep oluyordu.
Minik çocuk koşa koşa binadan çıkıp üçlünün yanına geldi.
"Merhaba, ben Sunghoon!"
"Ben Jake. Bu Jay, benim ikizim. Bu da Heeseung hyung, bizden 1 yaş büyük ve ortaokula gidiyor!"
"Onlar bana hyung diyorlar ama senin demene gerek yok." diye açıklama yaptı Heeseung.
"Siz kaç yaşındasınız ki?"
"Ben ve kardeşim 10 yaşındayız, Heeseung hyung da 11 yaşında."
"Ben de 10 yaşındayım, ama aralıkta doğduğum için 3.sınıfa gidiyorum."
Jay üst sınıfa gitmenin verdiği üstünlükle çocuğu süzdü. Heeseung Jay'deki egoyu fark edince bunu yapmaması için arkadaşını dürttü.
"Aslında size çikolata getirmiştim." Sunghoon evden çıkarken sehpanın üzerindeki kutuda duran çikolatalardan 3 tane cebine atmıştı. Cebindeki erimiş çikolataları önündeki üç çocuğa verdi.
"Kendine almadın mı?" Heeseung sormuştu bunu.
"Hayır, size getirdim."
"Aslında ben çikolatayı pek sevmem, benimkini sen ye." Jay ve Jake Heeseung'ın çikolataya bayıldığını biliyorlardı. Arkadaşlarının söylediği yalana karşılık birbirlerine bakıp gülümsediler.
"Bölüşelim en azından." dedi Sunghoon.
"Peki."
"İşte bu yüzden ona hyung diyoruz Sunghoon." Jay söylemişti bunu. Sunghoon gülümsedi.
"Bence de o gerçekten bir hyung."
Böylelikle üçlüye Sunghoon'un katılmasıyla kadro tamamlanmıştı. O günden itibaren hiç ayrılmamışlardı. Aralarında tek kardeşler Jake ve Jay değildi belki de, dördü de birbirine kardeş gibi güveniyor ve kolluyordu. Yıllar boyunca aralarından ikisinin birbirlerine karşı hisleri değişecekti, ama o zamanlar sadece saf duygularıyla birbirlerinin yanında olmaya devam ediyorlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
when you love someone, heehoon
Teen FictionHeeseung'ın lise aşkı Sunghoon, 11 yıl sonra yeniden karşısına çıkmıştı.