Uzun süredir kafamı toparlayıp doğru düzgün bir şeyler yapamıyordum. Kendimi bir çıkmaz da hissediyordum. Ama bunu hissetmem için hiçbir şey olmamıştı. Sırf bu yüzden psikoloğa bile gitmiştim ama bir şey çıkmamıştı. Söylediği tek şey fazla düşünmemeye çalış. İyi de ben de zaten neyi düşündüğümü bile bilmiyordum ki...
Saatlerdir balkonda oturuyordum. Hava da baya soğuktu. Neyime güvenip bu kadar oturdum diye söylendim. Hayır, üç gün hasta olunca gelen pişmanlık, hastalığım geçince geri gidiyordu.
Hep öyle olmaz mı zaten? Hasta olunca burundan nefes almanın ne kadar kıymetli olduğunu düşünürüz. Günler sonra iyileşince hiç aklımıza bile gelmez. Garip varlıklarız doğrusu...
İyice donduğuma kanaat getirdikten içimin ısınması için kendime kahve yapmak istedim. Her zaman her yerde kahve içebilirdim. Şekersiz ama. Kardeşim benimle bu yüzden bile dalga geçiyor. Neymiş şekersiz kahve ya da herhangi bir şey içenler hava atmak için içermiş. Ne alakası var kardeşim? Hayır, ben herkes miyim?
Fazla şeker tükettiğim zaman midem ağrıyordu. Zamanla azalttım sonra da birden tüketmemeye başladım. Ne var bunda? Kardeşime gıcık olduğumu söylemiş miydim? Eğer söylemediysem bile bundan sonra sürekli duyarsınız zaten. Gıcık bebe!
Kahve mi yapıp odama geçtiğimde masam da duran telefona bildirim geldiğini gördüm. Kahveyi masaya bırakıp telefonu elime aldığımda mesajı atanın ev arkadaşım Sena olduğu gördüm.
Gönderen: Sena'm
Aşkım ben bugün biraz geç gelebilirim. Haber edeyim dedim. Geçen sefer ki gibi çığlığı basma diye. Öptüm J
Mesajını okuduğumda kahkaha attım. Evet, geçen gün bana haber vermeden gece geç gelince birden uyanıp eve hırsız girdi sanmıştım. Elime ilk gelen şey cetvel-Sena mimarlık olduğu için bolca vardı- olmuştu. Sena odaya girdiği anda hemen çığlığı basıp cetveli kafasına vurmuştum. Olayın şokunu atlatınca saatlerce gülmüştük buna.
Telefonumu masaya tekrar bırakıp kahve bardağımı elime aldım ve camımın önüne geçtim. Akşamları gökyüzünü izlemeye bayılırdım. Mavinin her tonunu severdim. Şansıma adımda Mavi olmuş.
Annem bana hamile iken doktorlar erkek bebek bekledikleri söylemişler. Annemlerde haliyle her şeyimi erkek bebeğe göre ayarlamışlar. Sonra ben doğduğumda herkes şok olmuş. Hiçbir ultrason da kendimi belli etmemişim...
Babam da adımı Mavi koymak istemiş. Madem erkek beklerken kız geldi, ismi ile hep bu günü analım diye.
Ailem orta gelirli olduğundan haliyle her eşyamı yenileyememişler. İlk üç yaşıma kadar full erkek kıyafetleri ile büyümüşüm. Beni gören erkek sanıyormuş. Babam ne zaman bunu anlatsa hep gülerim.
Ailemi çok özledim. Ailem İstanbul'da yaşıyor. Ben üniversite için Ankara' ya geldim. Aslında mezun oldum ama buraya o kadar çok alıştım ki, gitmek istemedim. Hem kendi ayaklarımın üzerinde durmayı her zaman çok istemişimdir.
Sena mimarlık da son senesiydi. Şuan full dersleriyle vs uğraşıyordu. Ben ise sınıf öğretmenliğinden mezun olalı 5 ay olmuştu. Birkaç okulla görüşmeye gitmiştim ama olumlu dönüş alamadım. Yarında yine bir özel okulda iş başvurusu için gidecektim. İnternette baktığım da baya beğenilen bir okuldu. Genel de başvurulara gitmeden önce internetten kısa bir arama yapardım. Yani sonuçta ilk defa gittiğim yer. Ne var yok ne yok bilmem lazım.
Kahvemi içerken biraz daha gökyüzü izledikten çok fazla uykum geldiğini fark ettim. Bir an önce uyusam iyi olurdu. Yoksa sabahları uykusunu alamamış Mavi hiç çekilmiyordu. Yani en azından Sena böyle söylüyordu.