Açılan gözlerimle nerde olduğumu taradım, nerde olduğumu bilmiyorum.
Etrafta gezen gözlerim küçük bir odada olduğumu algılayabilmişti. Tavana yakın bir yerde hapisane parmaklarına benzeyen küçük cam ile nefes alamamaya başladım.
Odanin içinde hiç birşey yoktu. Yattığım kirli ve pasli bir yatak vardı sadece. Odada olan tek şey o tavana yakın küçük pencere ve oda demir parmaklıklarla gizli..
Nefesimin kesildiğini hissetim. Tekrar, yine..
Her seferinde olduğu gibi bu seferde nefesim kesiliyordu..Korkuyla ayağa kalktım. Ben hiç birinde bu odayı görmemiştim.
Etrafta birşey ararcasina gezen gözlerim küçük, dar ve paslı duvarlar dışında hiç birşey göremedi. Bu sefer korku ve sinirle saçlarıma gitti elim. Kendime gelmek ister gibi cekistirdim, dudaklarımdan dökülen küçük çığlık korktuğum için değildi. Canım yanıyordu.
Nefes alamıyordum, canım yanıyordu. Şiddetli bir şekilde dizlerimin üstüne düşmemle çığlıklarım dahada acı feryâtlare dönüşürken saçlarımı yerinden sökmek istercesine çekiyordum.
Odanın kapısı yoktu, küçük cam odadaki oksijenin yenilenmesi için yeterli değildi, nefes alamıyordum ve gerçekten canım çok yanıyordu.
Ardı ardına attığım çığlıklar boğazımı yakarken kısılmaya başlayan sesim çığlığımın yerini yavaş yavaş acı dolu iniltilere bıraktı. Yorgunca ellerimi saçından çekip arkamdaki duvara yasanırken yaşam enerjimin bedenimden çekildiğini hissettim.
Muhtemelen yoğun enerji patlama sonrası bir yorgunluktu sürekli olmasada bir çok defa böyle birşey yaşadığım için artık az çok anlayabiliyorum.
Göz yaşlarım hiç durmaksızın akıyor kafam sanki yaptığım şeyleri onaylamaz gibi ağır ve yorgunca sağa sola sallanıyordu.
Yorgundum, acı çekiyordum ve daha demin kendi kulaklarımı bile sağır edecek bir çok çığlık atmıştım gerçekten kimse duymamışmıydı.
Aralıkları gözlerim etrafın birbirine girdiğini tabiri caizse başımın döndüğünü algılıyordu. Ağzıma gelen midem beni kusmaya zorlarken kendimi sıktım. Kusmaktan gerçekten neferet ediyordum, ağzımda bıraktığı tadı hiç sevmezdim.
Yorgunca bir nefes vererek gözlerimi bir karanlığa kapattım. Yavaş yavaş karanlığa çekildiğimi hatırlıyorum sonrası ise kendimi tamamen karanlığa bırakmakla bitti.
' artık acı çekmiyorum'
Yavaşça aralanan gözlerle ilk başta nerede olduğumu idrak edemedim. Aralıklı gözlerimle gördüğüm kadarıyla ve kolumda hissettiğim iğne acısıyla hastanede olduğunu anladım. Hastane korkusundan nefret ediyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şeyta'nın İni
General Fictioniçimde susmuş bir ruhum var benim neden konuşsun? yaralarını sarmış bir bedenim var benim neden kaybolsun? herşeyken hicbirsey olabilirmi insan. _______ Daha doğmadan lanetlenmiş ve hayatı mahvolmuş bir bebeğin çok küçük yaşta yetiştirme yurduna bır...