Yazardan ~~
Sesiz çığlıklar duyulması Zor olanlardır. Herkezin içinde bağırmak garip gelir ama susmak öyle değil. Susarakta ağlardı insan. Susarakta acı çekerdi.
Ölümün sessiz çığlıkları arasında nefessiz bıraktığı hayatlar bazen sadece susarlardı.
Hazal..
Susuyordu etrafta dönüp duran bir kaç kişiyi bir hayli telaşlı görüyor ve sadece susarak anlamaya çalışıyordu.
Herkezin ona attığı çekingen ve acıyan bakışları başına gelecekleri habercisi gibiydi.
Sesizce bir soluk verdi Hazal şuan ihtiyacı olan tek şey kuzeye sarılmaktı.
Düşüncelerini anlamak zordu ama o kafasındaki düşünceler de gayet netti. Bir sorun olmadan bu işin içinden çıkacaktı.
Bilmediği birşey vardı ki asıl sorun oydu.
Ortam aniden buz keser gibi sesizlestiğin de nedenini anlayamamıştı Hazal.
Etrafa garip ve anlamadığını belli eden bakışlar atarken güçlü ve tok bir kadın sesi yankılandı arazide.
" Sevgili dostlarım" Hazal'ın bakışları kadının olduğu tarafı bulmuştu ve artık onu izliyordu " öncelikle burada olan herkeze derin saygılarımı iletmek istiyorum. benim için ne kadar önemli olduğunu bilemezsiniz" Hazal hala neden burda olduğunu düşünüyordu.
" Önemli konularımızı konuşmak için sizi arka bahçedeye bekliyorum." Kadın Hazal'a bakıp derin bir gülümseme bıraktı. " Bende on dakika içerisinde orada olacağım"
Herkez belirli bir yöne doğru ilerlemeye başladığında kadın Hazal'a doğru yürümeye devam etti.
" Düşündüğümden erken uyanmışsın" kaşları çatık, gözleri anlamak ister gibi bakıyordu Hazal'ın. Anlaması kolaydı konuşmasına gerek olduğunu düşünmüyordu.
" Alp sana bir çoğu şeyi anlatmış ancak birde benden dinlemeni isterim " hafifçe aşağı yukarı hareket etmişti Hazal'ın kafası bu onaylayladığını gösteren bir hakereketti.
" Sen daha doğmadan önce hatta annen ve baban daha büyümeden önceydi." İçli bir soluk bıraktı kadın" o zamanlar her sarayın, şatonun ve daha nicelerinin birer kahini vardı." Kadının gözleri bir an olsun Hazal'dan ayrılmıyordu.
" Bu kahinler geleceğe karşı görüşleri olan her ain ve şölenin içinde olan, devlet meselelerinin bile onlara sorulduğu bilge ve sarayda ki bir çok insana göre yüce kişilerdi." Bie süre sustu ve Hazal'ın yüzünde gezdirdi bakışlarını kadın. Daha sonra ise derin bir nefes alıp devam etti.
" Tudes sarayında da işler böyleydi ancak annenin doğduğu sene kahinden bir haber geldi. Bu haber sadece kral ve kraliçe tarafından biliniyordu. Ortaya çıkması tüm yaşamların sonunu getirebilecek kötü bir haber." Sesi titrer gibi olmuştu kadının. Hazal ise duygusuz ve boş gözlerle izliyordu kadını.
" Saray o haberle birlikte iyice karışmış ve birbirine girmişti. Kimse ne olduğunu dahi bilmiyordu ancak sarayda yaşanan bir çok garip olaylar kötü bir haber olduğunun habercisiydi." Hazal daha fazla dayanamayarak dudaklarını araladı ve kısık ama güçlü bir ses tonuyla konuşmaya başladı.
" O haberin krala iletildiği günden başlayan ilerideki 20 yıl hiç bir varis bekçisinin çocuğu olamayacaktı varis olarak tahtlara geçirilen herkez ölecekti. Gelen haber böyleydi ki öylede oldu. tüm ülkelerde, tüm krallıklarda, bilinmeyen tüm yaşamlarda da öyle oldu. Bunu zaten biliyorum anlatmanız gereken en önemli kısmı olabildiğince hızlı anlatır mısınız?"
Kırık bir gülümseme bahsetti genç kıza kadın. " Bilmedikleri bir şey var" kısık sesi güçsüz çıkmıştı. " Birbirlerine kanlı bıçaklı iki düşman aile bir araya gelene kadar hatta birbirleri ile bir evlilik karşılığı barış gerçekleşen kadar doğan hiç bir çocuk sağlam ve yeterli olmayacaktı." Derince yutkundu kadın sonra laflarına devam etti.
" Annen ve baban gizlice evlendiler ancak birlikte kaçarak iki düşman toprağın bir araya gelmesine ve beraberleşerek onları aramalarina yardımcı olmuştu."
" Bir sorun daha vardi ki oda anne ve babanın Tanrı katında dahi düşmanlıkları vardı bu aşk değildi. Annen bir iyilik elçisi ışık perisi iken babanın karanlığın kralı Olacağı planlanması ve yarı iblis oluşu bunu imkansız kılıyordu." İyi ve kötü hiçbir zaman dost olamazdı..
"o yıldan sonra birdaha hiçbir çocuk doğmadı. Kötü haberin üstünden 46 Yıl geçti ancak hala yeni bir bebek dünyaya gelmedi. Bir çok kral ve kraliçe öldü onlardan sonra tahta çıkma kararı olan herkezde öyle şuanda başı boş bırakılmış kaç ülke var inan bilemezsin." Hazal'ın kasları attık tamamen çatık yüzünde ise daha korkunç bir ifade vardı. Alp Hazal'a bunları anlatmamıştı.
" Ancak biri dışında. Biri doğdu varis olabilecek tanrı tarafından gezegenimize bahşedilen biri." Kadın karşısında ki gencin onu anlamadığını fark etmişti ancak kelimelerine devam etti. " Baban ve annen senin anne rahmine düştüğünü öğrenince kaçtılar. Annen Seni dogurmak istemdi çünkü tüm ülkenin geleceğinin sana bağlı olduğunu biliyordu." Alp Hazal'a bunları anlatmamıştı. Bu kadar derin şeyler değildi.
" Şimdilerde kimse bilmiyor çünkü aradan 23 yıl geçti. Bilen herkez öldürüldü veya hapsedildi." Karşısındaki kadının bunları bu kadar kolay anlatması Hazal'ın sinirini bozmuştu."
" Bakma bana öyle yakında ölümlere o kadar alışacaksın ki benim bu halim senin hiçbir şeyin olacak." Ölümler alışmak için vardı. Kadın Hazal'ın bunu zaten bildiğini gerçekten bilmiyor muydu?
" Tudes sarayında arananlar listesinde birinci sıraya girmiş tüm gezegen üzerinde kaçak sayılan Tudes sarayının son varisi aynı zamanda ise gölge koruyucusuyum." Son söylenenler Hazal'ı etkilemişe benziyordu. Kadını tekrar baştan aşağı suzmeye başlayınca pelerinin ucundaki çamurları fark etti Hazal.
Aniden beynine hücum eden görüntüler genç kızı bir hayli korkutuyordu.
Yağan yağmur, gökleri delen şimşekler, koşan ayakların asvalt sesleri, bir kapı gıcırtısı, bir kaç veda sözcüğü, yüzü gözükmeyen siyah saçlı kadın. Ve acı hepsi Hazal için sadece acıydı. Hiç bir zaman nerden hatırladığını dahi bilmediği bir çok görüntü beynine hücum etmeye devam ediyordu. Bu düşüncelerden Hazal'ı kurtaran ve yine aynı şekilde önüne atan kadın tekrar başladı konuşmaya.
" Sen ise tudes ve kardolia sarayının tek torunu, tek varisi. Öldüğü inanılan küçük prenses. Bundan sonrası için işin kolay değil. Savaşacağımız kişi kendi ailen. küçük kızım.. hiç çocuk olamadığının farkındayım. Ancak bundan sonra büyümek zorundasın." Bazı şeyleri hala tam olarak kavramış değildi. Sadece akışına bırakıyordu.
Hayır, bazen sadece akışına bırakmak yetmezdi.
Bundan sonra olması gerektiği gibi değil, olmasını istediği şekilde olacaktı.
_____________Oh be ayyyayayaya yaw benim konum hazır değil ki bu kız kiminle savaşacak tam olarak yani
Kuzey nerdesin kuzeyyyyyy
Aslında bu bölümü daha uzun yapmayı planlıyorduk ancak tikandim galiba
Neysneysneyssss
Yinede uzun bir bölümdü sırlar yavaş yavaş çözülüyor ve ben galiba sonunda hikayeye girdim yani bir insanın giriş kısmı nasıl 10 bölüm olur ki yani ben galiba kafayı yedim o ne olum 10 yıl gibijij
Neys
iyi günler 💙
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şeyta'nın İni
General Fictioniçimde susmuş bir ruhum var benim neden konuşsun? yaralarını sarmış bir bedenim var benim neden kaybolsun? herşeyken hicbirsey olabilirmi insan. _______ Daha doğmadan lanetlenmiş ve hayatı mahvolmuş bir bebeğin çok küçük yaşta yetiştirme yurduna bır...