Göğü delmek amacıyla yapılmış gibi duran, dış cephesi camlarla kaplı bir binanın otuz beşinci katındayım. Buraya her gelişimde içim bir tuhaf oluyor. Nedenini soracak olursanız, her hafta istisnasız en az beş kere internetten yaptığı alışverişleri teslim etmeye geldiğim muşmula suratlı kadının sekreteri derim ve susarım.
Kapıdaki güvenliğin artistliği veya benimle asansöre binenlerin küçümser bakışları ile beraber oflanmaları hiç önemli değil. Onu gördüğüm an öncesi sıfırlanıyor. Çok güzel, abartısız çok güzel! Benim gibi haline bakmadan yüksek standartların peşinde koşan birinin dahi dibini düşürmesi için çok uğraşması gerekmiyor.
İtici bir sesle açılan ofis kapısından adımımı attığımda burnuma gelen kokusu ile beynimden vurulmuşa dönüyorum. Çok da kibar, istisnasız her geleni ayağa kalkarak karşılıyor. Her gün yüzlerce paket teslim ettiğim bu plaza çöplüğünde insanlığını kaybetmemiş yegâne kişi belki de.
Tamam, belki biraz torpil yapmış olabilirim ama onun gibi kişilerin sayısı gerçekten bir elin parmaklarından az. Camla kaplı çelik yığınlarına giren kişiler hoşgörü ve kibarlıklarını x-ray de bırakıyor galiba. Çıkarken almayı unutmamalarını bile kar saymak gerekiyor.
Bu gün her zamankinden çok farklı olacaktı, çünkü muhtemelen onu son görüşüm. Saçlarımı itina ile tarayıp, ofise girmeden önce deodorant banyosu yapmam bundan.
Oturduğu zaman sadece gözlerine kadar olan kısmının görünmesine izin veren yüksek bankonun arkasında ayakta karşılıyor. İçimdeki heyecandan mı yoksa hüzünden mi bilinmez konuşmaya başlamadan önce birkaç uzun nefes almam gerekti.
Saçlarını toplamamıştı bugün, büyük dalgalar halinde omuzlarına düşüyor. Bilerek mi yapmıştı acaba? Bir iki kere cesaretimi toplayarak ona bu stilin ne kadar çok yakıştığını söylemiştim.
Haksız sayılmam. Uzun kömür karası saçlarının uçlarına doğru rengi açılıyor, neredeyse beyaza dönüyor. İşte beni bitiren detay bu! Saçını topladığı zamanlar bundan mahrum kalıyorum. Sanırım verdiğim tavsiye cesaretim kadar bencilliğimin de bir ürünüydü.
Standart işlemleri yaparken yine ufaktan laflamaya başladık. Bugünün son günüm olduğunu bir iki gün içinde Avustralya'ya dil okuluna gideceğimi söyledim. Yüzünde oluşan hayret ifadesini görmeliydiniz. Benim hakkımdaki bir konunun onu böyle etkilemesi büyük bir sürpriz oldu.
Paket teslimatı dışında hiç konuşma fırsatımız olmamıştı ki üniversiteyi son senemde bırakıp para biriktirmek için kargo firmasına girdiğimi nereden bilebilirdi.
Aslında yakın çevrem dışında kimse bu hikâyeyi bilmiyordu. Öğretim görevlisini tartaklayıp okuldan atılmanın pek gurur duyulacak bir yanı yoktu. Pişman mıyım asla! Yine olsa aynı tepkiyi verir miydim? Şüphesiz. Çok dillendirmesem de yaşadıklarım içimde bir yara değildi. Hiçbir zaman çok güçlü veya cesur olmadım ama haksızlık karşısında da susacak kadar küçülmedim.
Aklıma zamansız gelen bu düşünceleri silip attım. Geçmişin yüklerini sırtıma bindirdiğim müddetçe olması gereken hızda ilerleyemem. Koca iki sene uğraştım ve amacıma ulaştım. Yarından tezi yok yeni bir hayata başlamamı kimse engelleyemez.
Yine bir kucak dolusu irili ufaklı kutuyu kapıp gidecekken daha önce hiç yaşamadığım bir olay gerçekleşti. Her hali ile beni benden alan kadın elindeki kartviziti utangaç bir gülümseme ile bana uzattı.
Benim halimi düşünebiliyor musunuz? Kibarca uzattığı kartı alırken bir yanda da gözlerine bakıyorum. Çıkarken görüşürüz dediğini hayal meyal hatırlıyorum. Böyle bir heyecanı yaşamayalı ne kadar olmuştu acaba? Lise, üniversitenin ilk senesi, elim ayağıma dolanmışken hatırlamam mümkün değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cehennem Online
FantasíaYarın, hayatında yeni bir sayfa açacağı ilk gündü; yaratıcının bambaşka hesapları olabileceğini nereden bilebilirdi ki?