"Yeonjun, bırak şu oyunu!! Gel yemeğini ye!"
Mutfakta, ocağın önünde durup salona seslenirken çekinmemiştim. Bağırmamın evin içinde yankılanmasıyla, anında ayak sesleri gelmeye başlamıştı. Küçük adımlar olsa bile belirgindi, adımlarının sesi.
"Jisung amca gelmeyecek mi? Beklemiyor muyuz?"
Dikkatsiz şekilde oyununa bakarken konuşurken, sofraya ilerledi. Ben ise iç çekip cevapladım.
"Yok, onun işleri varmış."
"Hmm? Ne işleri var ki?"
Isındığından emin olduğum yemeği, ocaktan alıp hızlıca sofraya getirmiştim. Yeonjun'un önüne koyarken, Yeonjun hâlâ telefonla oynuyordu.
"Yeonjun bırak şu telefonu. O da kesin kocasıyla bir yerlere gezmeye gitmiştir."
Yeonjun, telefonunu yavaşça masaya bırakmış ve yemeğe yönelmişti. Telefonda açık kalmış oyunu telefonda hâlâ ses çıkarıyordu.
"Sesini de al şunun."
Üfleyip yeniden telefonu eline almış ve sesini almıştı.
"Senin kocan yok mu abi? Bizde gezmeye gidelim kocanla!!"
Göz devirip ben de hemen onun yanına oturdum. Benden önce hızlı-hızlı yemeye başlamıştı. Arada da kafasını kaldırıp bana bakıyordu.
"Üff, saçmalama Yeonjun. Kocaya ihtiyacım yok benim. Gezeriz işte ikimiz."
"Ya ben seninle gezmekten bıktım ki ama!!"
Bu defa kaşlarımı kaldırarak ona döndüm ve bunu beklemiyormuş gibi bakışlar atmıştım ona.
"Vay vay. İyi öyleyse. Ben olmayayim da okula gitme, yemek yeme, sokakta yaşa."
Ciddi söylememiştim, bu yüzden dediğim gibi ben de yemeğe dönmüştüm.
"Öyle demedim ya abi.. Sadece ben ikimizin yalnız gezmesinden sıkıldım!!"
Cevap vermeden yemeğimi yemeye devam ettim. O ise dudaklarını büzerek yemekten biraz uzaklaştı.
"Hem sen.. işten çıkıp geziyosun benimle. Çok geç oluyor. Sen de çok yorgun oluyorsun."
Bu defa duraksayıp kafamı kaldırmıştım, yemekten. Yeonjun durmuş bana bakıyordu.
"Yorgun olmuyorum ki ben, abicim. Seninle eğlenirken hiç yorgun olmam ben."
Gülümseyip, yalan söylemeye çalıştım. Ama Yeonjun yaramaz olduğu kadar akıllıydı da. Abisi gibi.
"Hep esniyorsun. Kafe de yemek yerken falan uyuya kalıyorsun."
Bir şey diyemeyip susmuştum.
Haklıydı o da. Çok geç gezdiriyordum onu. Akşam 8-9 gibi dışarı çıkıyorduk. Her yer açık olsa bile, ben yorgun oluyordum. Yeonjun da uykulu oluyordu. Saat 9'a kadar beni bekliyordu.
"Ama olsun. En azından gezebiliyorum seninle."
Yeniden dediği şeye gülümseyip, kafamı yemeğe indirmiştim. Ama hâlâ gülümsüyordum.
"Az önce seninle gezmekten sıkıldım diyordun ama."
"Ya öyle demek istemedim dedim ya!!"
Dudaklarını büzerek bir yerde bağırmıştı da. Çok tatlıydı. Bu yaşında bana kızıyordu bu çocuk.
"İyi, iyi. Ye yemeğini, hemen okula."
Dediğimde, hemen yemeğine dönüp yeniden yemeğini hızlı-hızlı yemeye başlamıştı.
YOU ARE READING
kid // hyunlix
Randomfelix, kardeşinin yaramazlıkları hakkında uğraşırken, hayatına girmekte olan hyunjin ile daha da kafası karışır.