14

656 86 97
                                    

Olayın üstünden, bir gün geçmişti. Eski patronumun sarhoş şekilde kapıya dayanmasından bir gün geçmişti.

Kendimi bok gibi hissediyordum.

Mutfakta durup öylece çikolata tabağını kaşıkla sıyırıyordum. Sanırım ciddi anlamda kafayı yemiştim. Ya da depresyonda falandım. Hayır, geberme noktasına gelsem bile depresyon da olduğumu falan iddia etmem. Çünki öyle değildim. Değil mi?

Bugün işe gidememiştim. Yeonjun'u okula göndermiştim, ama kendim gidemedim. Çok yorgundum. Sanki her şey benim yüzümden olmuştu. Sanki biraz daha yaşarsam herkes benim yüzümden üzülecekti gibi hissediyordum.

Kafayı mı yedim ulan cidden?

Patronum da zaten sarhoş halinden uyandıktan falan sonra dava açmaya çalışmıştı. Ama benimle alakalı olduğunu duyduktan sonra dava açmamaya karar vermişti. Gerçekten bana aşıktı, herif. Sikeyim. Para falan ödeyerekte olaydan sıyrılmıştı zaten. Sadece bana değilde, Hyunjin'e dava açmaya çalışıyordu. Hyunjin dövmüştü onu çünki. Ama Hyunjin koruma maksatlı olduğunu söyledikten sonra da zaten olay kapanmıştı. Yani, Hyunjin'e dava açamamıştı. Bana açabilirdi, taciz etmesini falan uydurduğumu söyleyebilirdi. Ama yapmadı.

Aniden kapının zili çaldığında afalayarak kafamı kaldırdım. Elimde ki çikolata kabına bile bakmadan gözlerim büyüdü.

Siktir. Patronum olamazdı değil mi?

Kaşığı ve kabı hızla bırakıp ellerimi peçeteye sildim. Olduğum yerden kalkarak koşar adımlarla kapıya gelmiştim. Kapı deliğinden bakmadan önce patronum olmaması için dua ettim.

Değildi. Oh.

Siktir lan.

Hyunjin'di.

"Ne işi var ki burada? Neden geldi ki?"

Kendi-kendime sayıklarken yüzümde çikolata izinin kaldığını hatırladım. Telaşla etrafıma bakınıp, girişte ki masanın üzerinden peçete almıştım. Bu defa dudaklarımda kalan çikolatayı sildim.

Daha sonra üstümü de düzeltip kapıyı açtım. Zaten neye üstümü düzeltiyordum ki. Sikinde miydi Hyunjin'in. Şort ve tişört giyiyordum amk.

Kapıyı açtığımda, Hyunjin'in ellerini cebine atmış durduğunu gördüm. O beni görünce rahatlatıcı bir gülümseme takındı yüzüne.

"Hyunjin?"

Şaşkın bakışlarımı aldırmayıp biraz daha gülümsedi.

Gözlerini üzerimde gezdirdikten sonra derin bir iç çekip gözlerimin içine doğru baktı.

"İşe gitmemişsin."

"Sen nereden biliyorsun ki?"

Hâlâ şaşkınca ona bakıyordum. Bu herif beni stalklıyor muydu? Neden her şeyimi bilmek zorundaydı ki. Ben onun hakkında sadece 3 şey biliyordum.

Adının Hyunjin olması, Soobin'in amcası olması, ve inanılmaz şekilde yakışıklı olması. Hepsinden de adım kadar emindim. Hele sonda ki bilgi beni oldukça tehlikeye atıyordu.

"Soobin hastaydı diye okuldan götürmeye gitmiştim. Yeonjun'u gördüm."

Kaşlarımı kaldırıp, bu cevabı bekliyormuşum gibi göz devirdim.

"Yeonjun'da her şeyi sana anlattı."

Kafasıyla onayladı. Ben ise yeniden iç çektim.

Tahmin etmiştim. Başka nasıl öğrenebilir ki bizim aile meselelerimizi. Yeonjun'dan tabi ki. Aslında böyle söyleyince, Yeonjun'u ajan yapabilirim ya? Zaten bilgi yaymakta da baya iyi. Kendisine sormam lazım.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Feb 28 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

kid // hyunlixWhere stories live. Discover now