11

523 89 29
                                    

"Felix, yakacaksın."

Elimde ki tavanın ısınması, ve elime gelen ısıyı fark etmiş olsam bile fikirlerimden uyanamamıştım. Hyunjin ise hızla yanıma gelmişti.

"Kapat şunu, kendini yakacaksın."

"Ha?"

Dibime kadar gelip konuşmasıyla, ayılmıştım. Tam da zamanında ayılmıştım. Ayıldığım gibi de elime değen ısıyı fark edip hızla elimi çekmiştim. Hyunjin yanıma kadar gelip ocağın altını kapatmıştı. Kapattığı gibi de bana dönüp elimi tutmuştu.

"Yaktın mı elini? Seslendim sana kaç kere."

"Yok. Yakmadım."

Hâlâ tam ne olduğunu anlayamamış şekilde Hyunjin'e baktım. Hyunjin elime baktıktan sonra kaşlarını çatıp nefes verdi.

"Yakmışsın işte. Nasıl yakmadım?"

Ben de kafamı eğip elime götürdüğümde avucumun içinde ki büyük kırmızılık dikkatimi çekmişti. Yutkunup, gözlerimi kaçırdım.

"Yok, iyiyim."

Hyunjin benim dediklerimi ciddiye almamıştı. Gidip, soğuk suyu açmış ve beni de sürükleyerek, elimi soğuk suyun altına tutmuştu. Elim soğuk suyla temas ettiği gibi, canım yanmıştı. Bu yüzden gözlerimi buruşturmuştum.

--

"Ne gerek vardı böyle şeylere. Yeonjun öğrense korkardı."

Elimde ki kremlere bakıp dudağımı hafifçe büzmüştüm. Hyunjin iç çekmişti.

"Mahçup hissettim, gittim aldım. Sonuçta seni öptüğüm için oldu."

Demesiyle  ben bakışlarımı kaçırdım. O pek utanmışa benzemiyordu böyle şeyleri söylerken. Ama ben çok utanıyordum çünki hiç kimseyle öpüşmemiştim ben. Çok saçmaydı.

"Yeonjun gelsin. Gideyim."

Dedikten sonra ayağa kalktı. Ben de ayağa kalkmasıyla birlikte kafamı kaldırıp onu izledim. Gerçekten mahçup gözüküyordu. Endişelenmemeliydi. Sonuçta onun değil benim hatamdı. Gerizekali gibi yeniden yemeğin altını yakıp kendimi de tehlikeye atmıştım. Dalıp gitmemeliydim öyle. Dikkatli olmalıydım.

O ayağa kalkıp ceketini giyerken ben hızla ayağa kalkmıştım. Kolundan tutarak ceketini giymesini engellemiştim.

"Gitme."

Dememe şaşırmıştı. Donup kalmış bana bakıyordu. Ne yapmaya çalıştığımı çözmeye çalışıyor gibiydi. Doğrusu ben de ne dediğimin farkında değildim. Onun kötü hissettiğini ve kırıldığını düşünüyordum. Ben sebep olmuşum gibi hissediyordum.

"Ne?"

"Yani, şey.. gitme istersen. Yeonjun'u uyutana kadar kalabilirsin. Eğer kalmak istiyorsan."

Ben hâlâ onun gözlerinin içine bakamıyordum. Benim için o kadar şey yapmıştı. Şimdi ise benim yüzümden üzülmüştü. Neler düşünüyordum ben böyle. Resmen birinin duygularını bu kadar önemsemiştim.

"Felix. Eğer sevişme meselesini ciddiye aldıysan, bunun için söylüyorsan, yapma. Seni kırmak istememiştim. Dalga olarak söylediğimi farz et."

Dedikten sonra kolumu yavaşça itip ceketini giymeye devam etti.

Sanırım şimdi de ben kırılmıştım.

"Bu da ne demek şimdi?"

"Sözümü geri alıyorum, Felix. Kusura bakma."

Gözlerim büyüdü. Ceketini tamamen giydikten sonra, kapıya ilerledi. Ben hâlâ şok olmuş şekilde ona bakıp kalmıştım. Dediği şeye inanamamıştım.

Onun sayesinde daha da fazla kafam karışmıştı. Onu kapıya da karşılayamadığım için o çoktan kapıyı açıp çıkmıştı. Umruna bile almadı onu geçirmememi.

Siktir. Ne yapmaya çalışıyordu ki? Az önce sevişelim diye geberiyordu. Şimdi neden sözünü geri alıyor ki? Cidden benim kafayı yememi istiyordu. Ne yapayim ben şimdi? Tımarhaneye mi gideyim? Düşünmekten geberirim çünki.

"Abi?"

"Ha? Yeonjun?"

Yeonjun'un sesini duyar-duymaz arkamı dönüp kendime gelmiştim. Koridorun başında durup, duvarın arkasına gizlenmiş sadece gözleri gözüküyordu. Onu gördüğümde afalladım.

"Yeonjun.. sen ne yapıyorsun orda öyle?"

"Abi, sevişmek ne demek ki?"

Demesiyle derin iç çektim. Hareketlenip elimi saç diplerimden geçirmiştim. Gel şimdi de Yeonjun'la uğraş.

"Sen bizi mi dinledin, Yeonjun."

Cevap vermedi. Dudaklarını büzüp bakışlarını aşağı indirdi. Ben ise ne yapacağımı şaşırmıştım.

"Şey.. ben seslendim sana.. duymadınız..."

Yutkunup, gözlerimi sıkıca açıp kapatmıştım.

Hataydı. Hyunjin ile karşılaşmamız başından beri hataydı. Zaten hayatım bok gibiydi. Hayatımla uğraşırken onun gibi biriyle nasıl birlikte olabilirdim? İkisini birlikte yürütemezdim. Hayır, delirirdim.

"Yeonjun, sen git.."

"Abi?"

"Sen odana git.. ben geliyorum.."

Kelimelerimin arasına girmiş ama ben cümlemi bitirdiğimde sorgulamadan odasına adımlamıştı. Küçük paytak adımlarının sesi, kapı sesiyle birlikte kesildiğinde odasına gittiğini anlamıştım.

Ne yapacaktım lan şimdi? Gerçekten kafamı karıştırmıştı. Sanki kolay çözebiliyormuşum gibi yine kafamı karıştırmıştı.

Beni gördüğünde delirdiğini falan söylemişti. Yalan olamazdı. Sonuçta aklından geçeni  söylemişti, o an. Yalan olamazdı. Benim yüzümden mi konuyu unut dedi? Gerçekten, düşünmekten kafam patlayacaktı sanki.

kid // hyunlixWhere stories live. Discover now