Sevgi neydi? Sevgi gerçek miydi? Elle tutulur muydu? Sevgi kimden gelirdi? Sevgi nasıl bir şeydi...bilmediğim sorulardı bunlar. Çünkü beni sadece annem ve babam sevdi, onlar da gitmişti çok uzaklara. Şimdi tek başıma hayat mücadelesi verirken sevginin derdine düşmemiştim. Ta ki onunla tanışana kadar. Kim Taehyung bana karşı hisler beslediğini söyleyen yabancıya nasıl inanırım bir anda? Öyle ki düşman gözüyle baktığım adam, nasıl olur da benden hoşlanırdı aklım almıyordu. Bir tuzak mıydı diye düşünmeden edemedim.
O gece bana itiraf etmesiyle sabah güneşin doğmasıyla evinden çıkıp dükkana gelmiştim. Hastalığım da geçmişti,iyi sayılırdım. Teşekkür edecektim ona ama beklemediğim şeyler oldu, gittim oradan. Woo amca beni görünce şaşırdı. O günü anlattı. Öğretmenin gelip beni almasını...
"Acıdı herhalde amca! Yoksa ne diye alsın beni evine?" Dedim. İhtimal verdi, beni düşünmesini bile tuhaf buluyorken sevmesini nasıl karşılardı bir bilse... Yine sıradan günlük hayatıma dönmüştüm. Mektupları tek tek evlere bırakıyordum ki şimdi Binbaşının evine gidiyordum. Onun sokağından geçmemeye de gayret etmiştim. Ne kadar uzak durursan o kadar iyi olurdu... böylece oynamazdı benimle. Bahçeye geldiğimde yol verdi askerler. Bakmadan geçtim onlara. Asker görünce korkuyordum artık. O gece geliyordu aklıma...bize yardım etmeselerdi ne olurdu acaba? Kapıyı çaldım,geri çekildim. Kapıyı hizmetli açtı.
"Mektup var." Dedim japonca şekilde.
"Gel,geç." Dedi yana çekilerek. Girdim içeri. Dışarıdan daha sıcaktı. Bildiğim yere doğru yürüdüm. Selam verip bıraktım masaya mektubu.
"Mektup vardı efendim."
"Kimden?" Dedi kafasını kaldırmadan.
"Kuzey'den. Bir asker çevirdi yolumdan, size getirmemi söyledi. "
Yaptığı işi bıraktı ve mektuba uzandı. Geriye yaslandı.
"Böyle önemli mektubu sana vermekle iyi mi yaptı?"
"Anlamadım efendim?" Daha önce de birçok önemli mektup getirdiğim olmuştu.
"Biliyorsun Seokjin. Yakın zamanda bir saldırı oldu karakola. Şuna bak ki sen de o sürede görünmüyordun."
Yutkundum. Korku bedenimi titretti. Benden şüphelenmişlerdi...zaten belliydi ya. Öğretmenle benim yüzümden de görüşmemişler miydi!
"Ben o sırada.."
"Evet öğretmen söyledi. Ona yardımcı olmuşsun. Askerlerim onun evinden çıktığını görmüştü. Orada ne aradığını bilmesem de Taehyung saygın bir aileden geliyor. Babası ile sırt sırta dövüştüm. Bu yüzden fazla kurcalamadım. "
Kafamı eğdim. Onun saygınlığı korumuştu beni. O korumuştu...
"Anladım efendim." Dedim sadece.
"Tamam, gidebilirsin." Selam verdim yeniden. Arkamı dönüp kapıya doğru gittim. O sırada onu gördüm. Aiko bana doğru geliyordu gülümseyerek. Selam verip kafamı çevirdim. Ne de olsa benimle ilgilenmişti. Ah, babası bir bilseydi bir düşmana yardım ettiğini...
Evden çıktığımda üşümeye başladım yine. Yürüdüm geldiğim yolu. Giderken arkadaşlarımı gördüm. Jimin ve Hoseok etrafa bakarak yürüyordu.
"Ne yapıyorsunuz?" Dedim gülerek. Sarıldım onlara.
"Jungkooku arıyoruz. Bir şeye bakacağım diye gitti, gelmedi."
"Umarım başını derde sokmaz. " Dedim Hoseoka bakarak.
"Umarım." Dedi benim gibi o da endişeli görünüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Jolie Laide Taejin/ Vjin
Short StoryJolie Laide : Birini çoğu kişinin aksine bir şekilde çekici bulmak anlamına geliyor. "Tüm muhteşem hikâyeler iki şekilde başlar: Ya bir insan bir yolculuğa çıkar, ya da şehre bir yabancı gelir." Japonya'nın Koreyi işgali sırasında rehin alınan çocu...