Hastasın sen! dediler,kim hasta etti demediler... Şimdi sorarım size,zihnimle oynayan kişide mi suç vardır, yoksa zihniyle oynanan bende mi?
♪♪♪
Siyah botlarım yerdeki kanla karışık su birikintisine sertçe bastığında etrafa su sıçradı, yavaş adımlarla kurbanıma doğru ilerlerken önümden hızla bir kedi geçti. Bakışlarım kısa bir an kediye döndükten sonra gözlerimi yeniden ona çevirdim, bir erkek değilde sanki üç aylık bir bebekmiş gibi ağlıyordu. Kapalı ağzından küçük mırıltılar harici hiçbir şey çıkmıyordu.
Dibine kadar girdiğimde vücudunun titreyişi arttı, acı dolu mırıltılar çıkartıyor ve benden uzaklaşmak için elinden geleni yapıyordu. Bir dizimi yere doğru koyarak pantolonumun diz kısmının ıslanmasına sebep oldum, ceketimin cebinden çıkardığım bıçağı alıp kurbanımın orta parmağını kestim. Acıyla geriye doğru düştüğünde ben elimde kanlı bir parmak tutuyordum, yüzüme yaklaştırıp kısa bir an inceledikten sonra ayağa kalktım. Kurbanım acıdan bayılmıştı ve artık hareket dahi edemiyordu, arkamı dönüp bu cinayetten uzaklaştım.
Cebime bıçakla birlikte parmağı atıp eldivenlerimi çıkardım,motoruma atlayarak yüksek hızda evime doğru sürmeye başladım. Gözlerim benden tam tersi yönde ilerleyen polislere kaydı, yüksek anonslar veriyor ve o ara sokağa doğru hızla ilerliyorlardı.
Oldukça uzaklaşmış olmama rağmen burada bile telaşlı insanların yüzü vardı, balkonlarda ne olduğunu anlamak için çıkan yaşlı teyzeler, aşağıda canlarını umursamadan haber yapmaya çalışan kişiler, ölen kişinin yakın akrabaları bu siyah geceyi aydınlatıyordu.
Motorumdan atladım ve insanların yanından sessizce geçip kendi evime ulaştım, anahtarla kapıyı açarken bir gencin bana doğru baktığını gördüm. Elimdeki kan anahtara bulaşmıştı ve çocuk ürkekçe bana doğru bakıyordu. Gözlerimi çevrede gezdirip birilerinin olup olmadığına baktım, ikimizin burada yanlız olduğunu farkettiğimde ise ona doğru gülümseyip anahtarı bıçağın olduğu cebe koydum.
Çocuğun üstüne doğru yürüdüğümde korkuyla geriye sendeledi ve ayağı taşa takılıp kalçasının üstüne düştü, çığlık atmak için ağzını açtığında nefessiz kaldı, korkuyla cebini yokladı ve bir ilaç aldı. Titreyen elleri o ilacı kabından çıkartmasına engel oluyordu, yanına daha çok yaklaştım ve hapını elinden aldım. Gözlerimi kısıp hapı incelerken yerdeki çocuğun acıyla çırpındığını gördüm.
"Buna mı ihtiyacın var?" Diye sordum. Kafasını hızla olumlu anlamda salladı, "bu olmadan nefes alamaz mısın?" Dedim bu seferde. Zorlukla "hayır" dedi. Hapı daha çok inceledim, oldukça küçük gözüküyordu, bunun bir insanı kurtarıcak olması oldukça komikti. Tam hapı kabından kurtarmıştım ki genç çocuğun çırpınışları kesildi, oysaki ona yardım edicektim, biraz daha dayanabilirdi.
İlgisizce ona arkamı dönüp anahtarımı çıkardım, kapıya takıp çevirdiğimde daha fazla oyalanmadan eve girdim. Üstümdeki kıyafetler bana ağırlık yapıyordu, kafamın ağrısı arttığında direk olarak aşağı kata indim. Buradan da bodruma doğru indiğimde elim duvardaki ışığa gitti, kapkaranlık bodrum aydınlığa kavuştuğunda gözlerim kamaştı. Beklemeden cebimdekileri masaya koyup soyunmaya başladım, üstümde en ufak kıyafet kalmadığında vücuduma bir ürperti geldi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlığın Katili
AcciónKendi cinayetini araştıran bir polis ve onu hapise atmak için elinden geleni yapan tim kurucusu...