Bana kalcak olsa sevdiğime sana aşık oldum demezdim, ben bugün kalbime kulak verdim ve seninle karşılaştım derdim.
♪♪♪
Yan taraftan kalp atış sesleri geliyordu, elim soğuk bir eli tutuyordu, boynum yatış pozisyonumdan dolayı ağrıyordu.
Yavaşça doğruldum ve sandalyede rahatsız bir şekilde hareket ettim. Gözlerimi elimle ovuşturarak odağımı netlemeye çalıştım, kurucunun solgun yüzünü gördüğümde ise gülümsedim.
Soğuk elini iki elimle kaplarken onu ısıtmaya çalışıyordum, kafamda kurucunun sözleri yankılanıyordu. 'Bana acıma' demişti 'sakın bana acıdığın için yanımda olma alev!' diye özellikle tembih etmişti. Fakat ben ona acımıyordum, sadece onun bu kadar güzel bir kalbi olabileceğine inanamıyordum, bu gerçek beni adeta büyülüyordu.
Ölmemişti, gözlerimi yumduğumda öldüğünü sandığım için gözyaşı döktüğüm adam baş ucumdaydı, onun ölüceğini düşündüğümde neden kalbim ağrımıştı bilmiyordum fakat bu rahatsız edici bir düşünceydi.
Öksürerek gözlerini açtığında "doktor!" Diye bağırdım. Şuan bir hastanedeydik ve kurucu bunu farkettiği an bizi öldürebilirdi, yinede zorundaydık, eğer onu hastaneye götürmezsek kan kaybından ölecekti.
Doktor içeri girip beni ondan biraz uzaklaştırdı, bende işini yapması için biraz geriye çekildim. Yaklaşık beş dakikalık kontrolün ardından kurucunun tamamen sapasağlam olduğunu fakat bacaklarının eski gücüne kavuşması için hastanede biraz yatması gerektiğini söyledi.
Onu onayladım ve çantamı kenara koyarak sandalyeme oturdum, kurucu Çantaya kısa bir bakış atıp bana döndü "odada neden valiz kadar büyük bir çanta var?" Bende Çantaya bakarak cevap verdim "çünkü yanında kalacak bir refakatçin yoktu ve o görevi de ben üstlendim" kısaca gülüp gözlerini yumdu, bende bu anından faydalanarak bacağına bakmak için üstündeki battaniyeyi kaldıracaktım ki aniden bileğimi tutup üstüne çekti. Tam olarak kucağına düştüğümde göğsüne hafifçe vurdum "napıyorsun ya!?" Gözlerini yavaşça açarak "asıl sen napıyorsun?" Dedi "çıplak olduğumun farkında mısın??" Bunun farkında değildim ama yinede bilmesine gerek yoktu, omuz silkip "sadece yarana bakacağım" dedim. Yüzünü hafifçe buruşturdu "daha yeni yaramın üstüne oturdun"
Hızla üstünden kalktım, telaşla "özür dilerim" dedim "üstüne asılırsan olacağı bu!" Elimi yavaşça bacağına götürdüğümde battaniyenin üstünden yarasına dokundum, kanaması yok gibi gözüküyordu.
Dikleştiğinde onu durdurdum "pardon da nereye gidiyorsun acaba?" Çantayı tek eliyle asılarak kucağına aldı "burada oturup bekleyecek değilim, o katil birilerini öldürmek için beklemiyor" çantadan kendine kıyafet bakarken hızla elinden asıldım "Bu hâlde yürüyemezsin!" Yeni farketmiş gibi şaşkınlıkla benim bacaklarıma baktı, ayaktaydım ve yürüyebiliyordum.
Onu ilk defa böyle çocuksu bi heyecanla gördüm, mutlulukla "sen yürüyebiliyorsun" dedi. Kafamla onayladım "barut hastaneye gelmişken benim de gözükmemi istedi, sadece uzun zamandır ayağa kalkmadığım ve yeterli beslenmediğim için yürüyememişim" gülümsemesi genişlediğinde elimdeki çantayı mimiklerinin aksine sertçe asıldı "yinede giyinmeliyim" oflayarak elimi kaldırdım, omzuna vuracaktım fakat çok halsiz gözüküyordu, iyileştiği an yumruğumu yiyecekti. Elimi indirip karşısındaki sandalyeye oturdum "dönmüyorum arkamı! Giyin giyinebiliyorsan" boynuna kadar kapalı olan çarşafı üst kısmından çekti, hâlâ belden aşağısı kapalı olsa da kaslı vücudu gözler önündeydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlığın Katili
AksiKendi cinayetini araştıran bir polis ve onu hapise atmak için elinden geleni yapan tim kurucusu...