Keyifle okumanızı dilerim 💐 çiçek gibi okuyucular...
Yorum ve voteleri unutmayınız.
Bölüme başlamadan beğeni butonu çöksün.!Hesabı takibe almayı da unutmayın. Hem burada hem de ıntagram da.
İnsta adresi profilde ekli.
Arada alıntılar ve editler oluyor kaçırmayın derim..."Çiçeği iyi olanın bahçesi çürümez.."
"Benden yaşama sevincimi alan herkese ahım yük olsun."
Günün ve gecenin ağır yorgunluğu vardı Aram'ın üzerinde. Bir de bu yorgunluğa zihninde ki derin düşünceler eklenmişti. Az önce, Biraz önce belki de bir kaç dakika önce yeni bir hayata sorumluluk sahibi,evli bir adam olarak adım atmıştı. Hem de hiç onaylamadığı bir evlilik. Kızgınlığını kime yansıtmalıydı.? İsyanını kime söylemeliydi.? Öfkesini kim den çıkarmalıydı.? Az önce onun sorumluluğu altına giren,onun soyadını alan hiç bir suçu olmadan kendi gibi başkaları tarafından ateşe atılan zavallı kızdan mı çıkarmalıydı.? Nasıl yapardı? Bağırsa,çağırsa,kin kussa cevap bile veremezdi. Peki ama daha yüzüne bile doğru bakmamışken ona karşı küçük de olsa bir sevgi kırıntısı yok iken,nasıl koynuna alırdı? Nasıl karısı,kadını yapardı.? Yapamaz dı.! Yapmamalıydı.! Onu da buna mecbur bırakmamalıydı.!
Derin bir nefes aldı genç adam. Odasının bulunduğu terastan aşağıya avluda dağılan misafirlere boş gözleri ile bakarak,zihnini talan eden sorulara kendi kendine cevap aradı. Lakin soruları sıralayan aklının ona verecek bir cevabı yoktu. Ne olacaksa olacak tı. Diyerek odanın kapısına dayandı. Elini kapı kulpuna o kadar ağır hareketler ile bıraktı ki,kapıyı açarken tamamen sessizlik hakimdi.
İçeriye girdiğinde ceketi üzerinden çıkarırken gözüne hiç beklemediği bir görüntü çarptı.Yatağın ucunda iki büklüm halde, dizlerini karnına kadar çekmiş, ellerini birbirine bağlamış dizleri arasında cenin pozisyonunda üzerinde gelinlik ile uyuyan kadın ile baka kaldı...
Aram kadar yorulmuş olan Halin. Odasına geldiğinde Dilşah gelinin anlattıklarını dinlemişti. Eltisi kapıdan çıktığında gelecek olan Adam'ı beklemeye koyuldu. Fakat o kadar yorgundu ki, oturduğu yerden beklemek yerine biraz yatağa kıvrılmış yattığı yerde beklemeyi istemişti. Nasılsa geldiğinde kapı sesini duyar hemen doğrulurdu diye düşünürken göz kapaklarının ona ihanet etmesi sonucu dayanamamış uykuya dalmıştı. Öyle derin uyuyordu ki,gördüğü rüyasın da 'odaya gelen Aram Ağa'nın onun dilsiz oluşu ile dalga geçtiğini görüyordu. Rüyasında bile ona yapılana, bu şekilde davranılmasına tahammülü olmayan tavırlar sergilediğini görüyordu. Daha ona cevap veremeden adamın 'SOYUN' dediğini duymuşdu. Ne demek ti Soyun.? Böyle mi başlayacaktı herşey.? Yine mi kırıldı Halinin kanatları...? Oysa gördüğü sadece bir rüya idi.
Aram ağa şimdi bu kadını nasıl uyandıracaktı?. Uyandırmasa gelinliği ile uyur sabaha kadar bu kabarık tülün içinde nasıl rahat ederdi.?
Yavaşça yatağın kenarına tek dizini kırmış olarak oturdu. Saçları yüzüne düşen genç kadının bir tutam saçını parmakları arasına alarak kulak arkasına hafif dokunuşlar ile sıkıştırdı.
İlk defa bu kadar yakından gördü Halinin yüzünü. Güzeldi hem de haddiden fazla güzeldi. Eğer başka şartlar da görseydi tanısaydı aşık olmamak imkansız olurdu. Herşey kusursuz iken,güzelliği yerinde iken bu kadına konuşmamak yakışmazdı. Lakin beş yıldır konuşmamış,bu saaten sonra nasıl konuşacaktı." Ulan güzellik desen var, fizik desen var, albeni desen var, bunca yeteneğe olmayan tek şey dilin."dedi mırıltı halinde söylerken de histerik bir gülüş yer edindi yüzünde. Kusursuz kim vardı? Her güzelin bir kusuru yok muydu? Dedi zihni ona. Neyse ne idi artık. Olan oldu dönüşü yoktu. Yapacağı tek bir şey vardı. Nisel ile olan ilişkisini kesmeden,Halini de kalbi ile sevmeden ona elini sürmeyecekti. Ama bu gece bu iş olmayacak diye de bu kadının böyle yatmasına müsade edemezdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Berdel (Aram ağa ve onun dilsiz karısı Halin)
Ficción GeneralYurt dışında yaşayan eğitimini orada tamamlayan yılda bir kaç kez ailesini görmek için Mardin'e gelen Arslanoğlu aşiretinin genç ve yakışıklı ağası Aram. Ailesini ziyarete geldiği sırada kız kardeşinin Kirmanşah aşiretinin oğlu Behram'a kaçmasının s...