Biraz geç kaldık ama geldik.!
Bizleri takip etmeyi unutmayın.!
Yorum ve votelerinizi esirgemeyin.!
Beğeni için yıldızı tıklayın.Yorumlarınızı okuyor olacağım.
Bir sonraki bölüm hangi kitaba olur bilmiyorum. Ama bir sonraki de görüşmek dileği ile kendinize iyi bakın. Sizleri seviyoruz...♥️Bu arada lütfen ben sizlere kota koymuyorum. Ama sizler de bizleri beğeni ve yorumlardan mahrum bırakmayın...🥺
Keyifle okumanızı dilerim 💐 çiçek gibi okuyucular...
Gizler siniyor bir yerlere,
Gizler aşikar oluyor bir yerlerde.
İnsan sussa eşya konuşuyor.
Anılar yürüyor sessizliğin üstüne
Ve sessizlik asla sessiz kalmıyor.Gitmek isteyene kırk düğüm halatla bağlasan, tutamazsın.
Kalmak isteyene saç teli yeter.Halin ve Aram'ın birbirine bakışları neler olduğunu anlamaya çalışmak dı.
Rüveyda yengesinin dediği cümleler konakti herkes tarafından duyulmuştu. Zinar ağa,yılların verdiği otoriterlik ve bu topraklarda üzerine aldığı ağalık sorumluluğu ile görmüş geçirmiş adam dı. Yüzünde çizgiler her biri ayrı bir yaşanmışlık taşırdı. Ellerini belinin arkasında birleştirerek merdivenleri ağır adımlar ile bir bir indi. Emine hanım hala terastan aşağıya şaşkınlıkla bakıyordu. Cemal ağa ve Rüveyda kadının olduğu yere gelen Zinar ağa ikisinin etrafında duruşu bozmadan daire çizmekteydi. Kafasını adım attığı ayaklarından hiç kaldırmadan:"Seni sabah sabah buraya getiren sıkıntı nedir Rüveyda kadın?" Dedi ağır aksanı ve bariton sesi ile.
Rüveyda kadın dudaklarını aralıyor geri duruyor. Tekrar aralıyor, lakin kelimeler bir türlü ağzından çıkamıyordu. Zira ağzını açtığı anda gözleri ile ona susmasını işaret eden Cemal ağa,bu konaktan çıktıktan sonra Rüveyda kadını mahvederdi.
"Seni dinliyorum Rüveyda kadınnn.!" Dedi Zinar ağa. Sesi kulakları çınlatıyordu.
"Sanki Berdel bozuldu gibi bir şey söyledin öyle mi?"dedi hala etrafında daire çizmeye devam ederken.Konağın en üst katından aşağı bakan Halin ve Aram,diğer tarafından bakan Dilşah ve kocası Araf.
Herkes endişeli bakışlarını Avlu ortasında dikilen üç kişiye sabitlemişti.
Fakat o üç kişi kapıdan giren iki genç adam ile birlikte sayı artışına geçmişken herkesi daha hayretli bakışlara sürükledi.Avlu kapısındn giren Behram Ve Berat
Kardeşlerin bakışları önce konağın her bir katından bakan aile fertleri üzerinde gezindi. Daha sonra tam Rüveyda kadının önünde durdu Behram. Yengesinin elinde tuttuğu çarşafı hızla çekip aldı. Terastan aşağı bakan Araf'a doğru kaldırdı."Araf ağa"diye seslendi o gür sesi ile.
"Zilan'ı öğretmişsin,tahminlerin doğru çıktı ama. Bu edep yoksunu yengemin koşa koşa bu konağa geleceği hesapta yoktu galiba." Dedi Behram. Araf'a dönen bakışlar arasında şuh bir kahkaha attı,o herkesin korktuğu Araf tabiki de biliyordu Rüveyda kadının yemeden içmeden geleceğini.
Halin geline yaptıklarını ve ona nasıl davrandığının bilgisine ulaşmıştı Araf. Daha doğrusu alışveriş yapılırken yaşananları Rüveyda'nın ve kızı Zeynep'in yaptıklarını anlatmıştı Dilşah gelin. Araf bu anlatılanlardan şüphe duyduğu için Kirmanşah konağında çalışan Hanife kadına ulaşmıştı. Olanı biteni ondan dinledikten sonra,kız kardeşi Zilan'ı konaktan çıkmadan öğretmişti.
Bu kadının iyi bir derse ihtiyacı vardı.
Düşüncesi ile işe boş çarşaftan plan yaparak başladı. Çarşafın boş olduğunu gören densiz kadın konağa düşecek demişti. Keza dediği de oldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Berdel (Aram ağa ve onun dilsiz karısı Halin)
Fiksi UmumYurt dışında yaşayan eğitimini orada tamamlayan yılda bir kaç kez ailesini görmek için Mardin'e gelen Arslanoğlu aşiretinin genç ve yakışıklı ağası Aram. Ailesini ziyarete geldiği sırada kız kardeşinin Kirmanşah aşiretinin oğlu Behram'a kaçmasının s...