Birşey kırılmıştı. Seungmin yerinden kıpırdayamıyordu. Hyunjin hiçbir şey duymuyorcasına ağlıyordu. Changbin kafasını salladı ve yukarı kata çıktı. Ses gelen odaya baktığında Hannah yatakta oturuyordu komidinde olan sürahi de yerdeydi. Changbin kendini toparlamaya çalışarak Hannah ın yanına gitti.
"Tatlım iyi misin?" Hannah gelen sesle Changbin e baktı koşarak ona sarıldı. Hannah da ağlıyordu, çok korkmuştu daha 9 yaşındaydı abisi olarak gördüğü kişilerden biri onu bayıltmıştı ve gerisini hatırlamıyordu.
"Şşş sakin ol tatlım ben yanındayım sürahi kırılmış çıkalım buradan hadi bakalım." diyerek Hannah ı kucağına aldı Changbin. Odadan çıktı ve inmeden önce aşağıdakileri uyardı.
"Seungmin hyung sürahi kırılmış Hannah ı getiriyorum." Seungmin kendine gelmişti abisinin cesedine baktı ardından Changbin e seslendi.
"Changbin şuan Hannah ı getirme pek müsait değil burası." Changbin cesedin hala orada olduğunu unutmuştu. Hannah konuştu;
"Hyung aşağıda ne olduğunu anladım ben, yüzümü kapatırım ama lütfen beni Madam ın yanına götür." Hannah 9 yaşındaydı Chan her türlü önlemi almıştı kardeşi için, Hannah a birçok dövüş sanatı öğretmişti, Hannah birçok dil biliyor ve konuşabiliyordu ama Eunwoo'nun böyle birşey yapacağını herkes gibi Hannah da bilmiyordu ve şaşkınlıktan savunma yapamamıştı. Changbin in gözünden bir damla yaş çenesi ile buluştu. Changbin kafa salladı, Hannah kafasını Changbin in göğüsüne yasladı ve gözlerini sımsıkı kapattı. Changbin merdivenleri inerken;
"Sana getirme dedim çıkın yukarı!" Seungmin Hannah ın böyle birşey görmesini asla istemiyordu tam tekrar bağıracakken Changbin geldi.
"Seungmin hyung Hannah görmüyor, ama burada kalmaktan rahatsızlık duyuyor onu Madam a götüreceğim." Seungmin derin bir nefes verdi.
"Tamam Niki ye söyle o götürsün sana ihtiyacım var. Hannah tatlım iyisin değil mi?"
"İyiyim hyung, sadece biraz fazla şaşırdım Madam la olmak bana iyi gelecek.. Hyung."
"E-efendim Hannah."
"Kendini suçlama olur mu? Chan hyung um seni çok seviyor sen üzülme sana çok kızmaz." Seungmin gözyaşlarını sildi yüzünü görmediği kıza baktı.
"Tamam tatlım siz gidin şimdi ben halledeceğim." Changbin Hannah ı dışarı çıkardı ve Niki ye emanet etti. Changbin geri geldi ve koltuğa oturdu. Kimse ne diyeceğini ne yapacağını bilmiyordu. Ama birşeyler yapılması gerekiyordu. Seungmin dışarı çıktı ve korumalardan Eunwoo'yu çıkarmalarını istedi. Diğer korumalara yöneldi ve içerinin temizlenmesi gerektiğini söyledi. Kendi de içeri girip koltuğa oturdu. Korumalar yarım saat içinde işlerini bitirdiler ve çıktılar. Bu süre zarfında kimse tek kelime etmedi. Seungmin başını elleri arasına almış Chan a ne diyeceğini düşünüp vicdan azabı çekiyordu, Hyunjin ağlamayı kesmiş Eunwoo'nun neden böyle birşey yaptığını, Chan öğrenince deliye dönüştüğü anı hayal ediyor ve tır tir titriyordu. Changbin koltuğua yaslanmış nasıl bu kadar aptal olduğunu düşünüp kendine kızıyordu. Minho ise onlara sarılmak istiyor ve pişmanlık duyuyordu eh biraz da korkuyordu. 10 dakika sonra kapı çaldı herkes kim olduğunu biliyordu ama kimse kim olduğunu bilmek istemiyordu. 1.çalış 2.çalış ve 3.çalış Minho ne kadar korksa da şu zil sesi acayip gıcıktı ve hemen kesilmeliydi. Minho da kesti. Gidip kapıyı açtı. Chan gördüğü bedenle kaşlarını çattı, ne zamandan beri odasında kilitli olması gerekenler kapıyı açıyordu?
"Minho? Sen niye odanda değilsin Hyunjinler nerede?"
"Şey.... İçerde onlar siz konuşun onlar anlatsın anlarsınız ben birşey bilmiyorum." Chan kaşlarını daha da çattı. İçeri girdi koltukta oturmuş üç gence baktı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
My Savior
FanfictionMinho: Senden nefret ediyorum. Chan: Aa niye öyle dedin şimdi ben kendime bayılıyordum. Minho: Manyak!