Yerde yatan Chan'ın kardeşi Hannah'dı. Seungmin şok olmuş gözlerle baktı yerde yatan bedene. Hannah ı çok seviyordu abi kardeş gibilerdi. Changbin ilk kendine gelen oldu ve koşarak aşağı indi. İner inmez mutfak tezgahında ki sürahi patladı. Biri ateş etmişti ama kim? Changbin etrafına bakınmış ama kimseyi görmemişti. Tek odak noktası Hannah idi. Umursamadı ve Hannah a doğru koştu ama biri onu kolundan yakalayıp ters çevirdi, Changbin acıyla inledi arkasına bakmaya çalıştı ama onu tutan eller buna izin vermedi. Seungmin belindeki silahı aldı ve ateş etti. Minho korkarak geriledi. Changbin i tutan adam kalbinden vurularak yere yığıldı. Changbin kolunun acısını umursamadan Hannah a koştu. Hannah nın yarası nerede diye bakarken yarası olmadığını gördü ve derin bir iç çekti. Seungmin ve Hyunjin de onlara doğru koştu. Chan evde değildi, şirkete gitmesi gerekmişti kimseye haber vermeden gitmişti. Hyunjin Hannah a yaklaşıp;
"Yarası nerede? İyi mi? Nefes alıyor mu? Nolur alıyor de."
"Kurşun yarası yok, nefes alıyor ama baygın." Seungmin iç çekip ters yatan bedene doğru ilerledi adamın arka cebinde belli olan bir bez vardı. Bezi aldı ve derin olmayacak şekilde kokladı. Beklediği gibi eter kokuyordu. Bezi yere attı ve Hannah a yaklaştı. Hannah ı kucağına aldı ve üst kattaki Hannah a ait odaya girdi ve yatağa yatırdı. Çok sinirliydi, ne Chan a ne de Chan ın ailesinden birine zarar gelmesinden nefret ediyordu. Bu zararı engelleyemeyince kendinden de nefret ediyordu. Aşağı indiğinde Hyunjin koltuğa oturmuş elleri saçlarında ağlıyordu Changbin neredeyse ağlayacak durumdaydı Minho bir köşede küçücük kalmış onları izliyordu. Seungmin az önce ikisinin de bu kadar duygusal olmadığına emindi. Hannah a birşey olmamıştı ama Changbin bile neredeyse ağlayacaktı. Minho ya döndü ve;
"Birşey mi oldu? Niye böyleler?" Minho hafif dikleşerek gözlerini yerde yatan bedene çevirdi.
"S-sanırım şey yani büyük ihtimalle yerde yatan sizin vurduğunuz o adam-"
"Kekelemyi ve cümlede bozukluk yapmayı kesip adam gibi anlat şunu!" Minho irkildi ve şuan çok fazla korktuğu adama baktı.
"Sizin vurduğunuz o adam çok güvenilirmiş size ihanet etmiş ama Hyunjin hyung ve Changbin hyung la çok yakınlarmış da ona üzüldüler." Seungmin derin nefes aldı ve yerde yatana hiç bakmadan Hyunjin ve Changbin e baktı.
"Chan hyung bize ne dedi? Bize ihanet edenler ne kadar yakınımız olursa olsun bu onların adiliği onlar için üzülmeye değmez kimin gözünden en ufak yaş düştüğünü görürsem ona da aynı şekilde davranırım demedi mi? Bu konuları konuşmuştuk diye hatırlıyorum!" Ardından yerde yatan adama bakıp tam tekrar bağıracakken şok olmuştu. En beklemediği kişi en değer verdiği kişilerden biri yerde yatıyordu. Havada ki eli düşmüş gözünden bir yaş firar etmişti. O olamazdı değil mi? Bunu yapmış olamazdı. Abisi Eunwoo yerde yatıyordu. Eunwoo yu Chan a Seungmin getirmişti. Çok güvenilir, zeki ve iyi biri olduğundan bahsetmiş kefil olmuştu. Abisinin hayatını kurtarmak istemişti ama kendi elleriyle hayatına son vermişti, hem de bunun sebebi abisinin onlara ihanet etmiş olmasıydı. Seungmin mantıklı kararlar verirdi en zor durumda hiç şans yok denecek zamanlarda ortaya bir fikir sunardı ve en mantıklı şekilde bu fikri gerçekleştirirdi. Ama şuan abisi ölmüştü, kendi silahıyla kendi kurşunuyla kendi eliyle öldürmüştü tam kalbinden.. Buna mı üzülecekti yoksa abisinin ihanetine mi? Abisine çok güveniyordu Hyunjin ve Changbin inin bu kadar duygusal yaklaşmasının sebebi Eunwoo yu kendi abileri gibi görmeleriydi. Hyunjin zaten duygusal biriydi ama ne olursa olsun arkadaşları hariç kimsenin yanında zayıflık olarak adlandırdığı ağlamasını göstermezdi, Minho orada olmasına rağmen umurunda değildi Eunwoo yu çok seviyordu çok güveniyordu Chan la kavga etseler Eunwoo nun yanına gelip ona ağlıyordu, o kadar yakın görüyordu öyle seviyordu ki Chan yüzünden ağlayıp Eunwoo sayesinde güldüğünü bile söyleyebilirdi. Chan yine haklı çıkmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My Savior
FanficMinho: Senden nefret ediyorum. Chan: Aa niye öyle dedin şimdi ben kendime bayılıyordum. Minho: Manyak!