Bu aptal sene bitmedikçe içimde gezinen şu sinir bozucu böceklerden kurtulamayacaktım sanırım.
Ben bu kadar sıkılmışken Finn,Sylvia'yla muhabbet ediyordu ve Evan da kulaklığı takmış uyuyordu.
Tabiiki ensesine şaplak atıp sırasını çekip uyandırmayı denemiştim ama kötü bir karşılıkla bunları yapmayı sonlandırmıştım.Kötü karşılık mı? Saçlarımdan tutup kafamı sırasına vurmuştu ve aah..Canım hala acıyor.
Bende bir saatlik tenefüste daha fazla oturmaya devam edemeyeceğimi farkedip canım her sıkıldığında yaptığım gibi okulu turlayıp ezik öğrencileri havalı götlerden kurtarmaya karar verdim.Ellerimi zımbalı siyah kotumun ceplerine sokup bahçeye çıktım.Görünürde ezilen birileri yoktu.Hadi ama kahramanlar kurtarmak için insanların zor duruma düşmesini isterler..Eğer kötü adamlar olmasaydı Superman,Batman,Spiderman,Flash,Wonder Woman,Arrow veya diğerleri olur muydu? Birilerini ezmeleri işime gelirdi.
Etrafa bakınmayı sürdürürken omzuma biri çarptı.Geçen günlerde Sylvia'yı dövdüğümde çarpan kişiydi galiba,yani Brad'in arkadaşı.
"Hey!" diye bağırdım arkasından.Dönüp bana baktı ve 'Ne var ahmak?' olarak anladığım bir bakışla tek kaşını kaldırdı.
"Geçenlerde de omzuma çarpmıştın,bu iki oldu.Üçüncüsünde belki sinirlerime hakim olamam.Bilgin olsun diye söylüyorum."
Bilmişçe sırıttı.
"Genelde her kıza çarparım,dikkatini çekmek için.Sende işe yaramaz sanmıştım ama baksana,işe yaradı."
"Çok yazık." dedim."Bende genelde en ağır kum torbalarıyla çalışırım.Senin gibileri yumruklayabilmek için."
"Vay be." dedi dalga geçer gibi. "Etkilendim."
"Hadi ama seni etkilemeye çalışmıyorum.Şu haline bak." dedim alayla.
"Halimde ne varmış? Sen önce kendi haline bir baksana." dedi sinirle.
İşte başlıyoruz.
" Hah! Seni etkileyebildiğime göre halimde hiçbir sorun yok."
Üstüme yürürken bir anda durdu.
"Brad'e teşekkür et.Senin arkadaşlarından dövüş eğitimi almayacak olsa seni ayağımın altına alırdım."
"Demek bizim daha iyi olduğumuzu kabul ediyorsun." dedim kavga etmesi için.Canım o kadar sıkkındı ki ancak birini yumruklayınca geçecek gibi hissediyordum.
"Alakası yok." dedi ve bahçeye doğru ilerlemeye başladı.Arkasından bağırıp sinir etmek isterdim ama onunla ilgilendiğimi düşünür diye vazgeçtim ve dolabıma doğru ilerledim.Belki çizgi roman okursam sıkıntım geçerdi.
Arka cebimden arahtarı çıkartıp dolabımı açtım.Açar açmaz içinden bir not düştü.Kabul ediyorum şaşırmıştım.Çünkü kimse bana tehdit notu bırakacak kadar aptal,aşk notu bırakacak kadar da kör -çirkin olduğumun farkındayım- olamazdı.Yere doğru eğilip notu aldım ve açıp okudum.
"Geçmişini biliyorum -B"
B? Brad miydi yani?
Her sinirlendiğimde olduğu gibi başım yanmaya başladı.Elimle şakaklarımı ovdum ve kağıdı elimde sıkıp buruşturdum.Tam Brad ve yanındaki kızı gördüğümde zil çaldı ama tabiiki umrumda değildi.
Onun olduğu tarafa hızla gidip gözüne,kağıdı sıktığım elimle yumruk attım.Aldığı darbeyle sendeledi ama düşmedi.Zaten Sylvia'yı dövdüğümde beni kaldırabilen bir çocuğu dövebileceğimi mi sanıyordum?
"Sen ne yaptığını sanıyorsun!?!"
"Sen bittin! Seni mahvedeceğim!" diye bağırdım.
İlk kez okulda birine vurmuştum.
"Sen aklını kaçırmışsın!" diye bağırdı. "Ne yaptım sana?!"
Yumruk yaptığım elimi gevşetip kağıdı uzattım.
"Hafızamı kaybetmiş olmam aklımı da kaybettiğim anlamına gelmiyor." dedim sakince. "Bir daha benimle dalga geçme,asla."xxx
"Şikayetçi olmadığına emin misin? Bir kızdan dayak yediğin için gurur yapmana gerek yok.Okula duyurmayız." dedi açık sözlü müdürümüz.
"Gururla alakası yok.Ortada bir yanlış anlaşılma var."
Oturduğum yerde yayılmış, sırıtarak müdürü ve Brad'i izliyordum.
"Ne çeşit bir yanlış anlaşılma?"
"Birisi Crystal'a bi-"
"Biz kendi aramızda hallederiz." diyerek sözünü kestim.Müdür açık sözlü olduğu kadar dedikoducu olduğu için öğrenmesini istemiyordum.Eğer o öğrenirse tüm okul öğrenirdi.
"Çocuklar benden çekinmenize gerek yok." dedi meraklı gözlerini üzerimizde gezdirerek.
"Cidden." dedi Brad. "Önemli bir mesele değil."
Müdür biraz bozulmuştu ama belli etmemeye çalışarak elini 'Çıkın' der gibi salladı.Ben önde Brad arkada odadan çıktık.
"Crystal." dedi. "Seni istersem dövebileceğimi biliyorsun değil mi?"
"Peki sen,benim senden korkmadığımı ve arkamdaki çetemin seni gebertebileceğini biliyorsun değil mi?" dedim bende büyük bir sırıtışla.Sinirle güldü.
"Benim arkamda kimse yok mu sanıyorsun? Düşündüğümden de aptalmışsın."
"Bu okuldaki tek korkusuz kick boksçu kızdan korkmaman akıl dışı..Diğer boksörleri de yanıma alıp seni hastanelik edebileceğimizi dipnot olarak geçmek isterim.Bana bu kağıdı bırakarak bunu haketmiş oldun Brad'cik.
Bir kez daha sinirle güldü ve:
"Ben yapmadım diyorum sana!" diye bağırdı.
"Kanıtla." dedim onun aksine sakince.
"Peki." dedi. "Kanıtlayacağım."
"Nasıl?"
"Bunu yazan kişi muhtemelen birkaç kez daha not yazacaktır.Sürekli yanında duracağım ve onları yazmadığımı görmüş olacaksın."
Dalga geçer gibi güldüm.
"Arkadaşların da yazabilir."
"Arkadaşlarıma yazdırsam yanına -B yazdırır mıydım?"
Yazdırmazdı ama yine de yanımda dolanıp durmasını istemiyordum.
"Tamam haklısın,inandım."
"Nasıl yani?"
"Yanımda takılmana gerek yok.Yapacak daha iyi işlerinin olduğuna eminim."
"Bana inandığın falan yok.Yakında bir yerlere sıkıştırıp beni dövdürmeye falan kalkarsın.Cidden bu yakışıklılığa zarar gelmesini istemiyorum.Sana katlanabilirim."
Yüzümü buruşturup taklidini yaptım,sırıttı.
Yanında durmaktan sıkıldığımı farkedince bahçeye doğru yürümeye başladım.Arka cebimden telefonumu ve kulaklığımı çıkartıp çimlere oturdum.Tam kulaklığımı takmıştım ki yanıma biri oturdu.Kulaklığımın tekini çıkartıp:
"Laftan anlamıyorsun galiba?" diye sordum.
"Ne dinliyorsun?" diyerek çıkarttığım kulaklığı kulağına taktı ama çok geçmeden,müzik gürültülü geldiği için yüzünü buruşturup geri çıkardı.
"Yok beğenmedim bunu.Sana benim dinlediklerimden açayım bakalım sen sevecek misin?"
Telefonu elimden çekip aldığında bağırdım ama umursamadı.Tek eliyle telefonumu tutup diğer eliyle beni ittiriyordu.
"Çok yabanisin."
"Sana ne bundan!"
"Bir dakika buldum şarkıyı." dedi ve kulaklığın tekini kulağıma taktı.
"Şu şarkıyı bi' dinle cidden gideceğim." dedi ve sırtını ağaca yaslayıp şarkıyı dinlemeye başladı.Bende sıkıntıya oflayarak onun yaptığını yapıp sırtımı ağaca yasladım.
Şarkı..Benim dinlediklerime o kadar zıttı ki! Evet huzurlu bir şarkıydı ama şöyle bir sorun vardı,ben huzurlu şarkılar sevmezdim.
Sabırla bir dakika dayandım ve sonunda kulaklığı çıkardım.
"Nasıl?" diye sordu.
"Açıkçası etrafa bakınıp Finn'in beni kurtarmaya gelmesini bekledim." dedim.Çocuğun derdini anlayamamıştım.Demin birbirimizi tehdit ederken şimdi şarkıya olan yorumumu soruyordu. "Sana inanmam için iyi davranmaya çalışıyorsan gerek yok.İnandım diyorum git yanımdan."
"Amacım o değil,kötü biri olmadığımı kanıtlamaya çalışıyorum.Tanışmamız ve karşılaşmalarımız pek güzel olmuyor."
"Gerek yoktu." dedim ona bayık bir bakış atarak.
"Peki." dedi. "Ama şarkı güzeldi inkar edemezsin."
İstemsizce güldüm ama sonra toparlanıp: "Tarzım değil." dedim.
"O gürültü müzikten ne anlıyorsunuz hiç bilmiyorum."
Dehşete düşmüş gibi baktım.
"Yaşlılar gibi konuşma! Klasik müzik de dinliyorsundur sen şimdi.."
"Evet." dedi.
"Vay canına.Derse gitsem iyi olacak."
"Derse gireli çok oldular bence boşuna gitme."
"Emin ol,dersi sana tercih ederim." diyerek ayaklanıp okulun girişine doğru yürümeye başladım.Arkasından da: "Fizik dersini bile!" diye bağırdım.
"Yok artık!" diye bağırdı arkamdan.Gülerek sınıfa girdim.
"Geç kaldığım için üzgünüm." diyerek Finn'in yanındaki yerime ilerledim ama bilin bakalım yerimde kim oturuyordu?
"Sylvia sıkılmadın mı dövülmekten?"
"I-ıı." dedi umursamaz görünmeye çalışarak.
"İyi." dedim. "Bu kez de öldürürüz o zaman."
Gözleri kocaman olurken sırıtıp Evan'ın yanına ilerleyip yanındakini kovdum ve ben oturdum.Evan bana gözlerini pörtletmiş bir şekilde bakıyordu.
"Ne?" dedim.
"Sen demin sınıfa girerken geç kaldığın için özür mü diledin yoksa geçen çok sıcak olduğu için Megan Fox ve Miranda Kerr'in evime geldiğini ve beni sevdiklerini söyledikleri gibi halisülasyon mu gördüm?"
" Hayır,galiba slow şarkılar bende ters etki yapıyor." dedim dudak büzerek.
"Ne slow şarkısı?!" dedi dehşete düşmüş bir yüz ifadesiyle. "Megan ve Miranda'nın gerçek olmadığını fark ettiğimde bile bu kadar korkmamıştım.""Boş ver." dedim.
Gözleriyle öyle korkutucu bir bakış attı ki açıklamak zorunda kaldım.Sonrasında ise bunu teneffüste Finn ve Sylvia'ya anlattı aptal! Eve gittiğimizde Ollie ve Felicia'ya da anlattılar.Bende onların sürekli Brad'den bahsedip benle dalga geçmelerine dayanamayıp sinirle kendi evime -aslında teyzemin evine- döndüm.Evde sadece Danny vardı.Sinirli olduğumu anlamış olacak ki:
"Uzaylı?" diye sordu 'Neyin var?' der gibi.
"Ne?"
"Bir şey mi oldu?"
Oturduğum yerde bağdaş kurup Danny'e döndüm.
"Bak bir çocuk var.Bana kafayı takmış.İlgisine inanmıyorum ama çocuklar benimle dalga geçiyor..Hem bugün birisi dolabıma not bırakmış.Geçmişini biliyorum -B yazıyordu.Bu çocuğun adı da B harfiyle başlıyor diye yumruk attım ama galiba o değil.Neyse işte benle dalga geçtiler.Felicia bile!"
"Sakil ol be sert kız.Bu abartılacak derecede büyük bir sorun değil."
"Sana göre hiçbir şey abartılacak derecede büyük değil ki zaten.Senle dertleşmeyi sevmiyorum." dedim yerimden kalkarken.
"Ne diyebilirim? Moral verme konusunda iyi değilim."
"Sen bir tek şey vermeyi bilirsin zaten." dedim mutfağa ilerlerken.
Raftan kupa alıp kendime kahve yaptım,sigara paketini kaptığım gibi bahçeye çıktım.Çardağa ilerleyip oturdum ve cebimden telefonumla kulaklığımı çıkarttım.Youtube'dan açılan son şarkıya baktım.Brad'in açtığı şarkıydı: Owl City-My Everything.
Onu dinlerken diğer cebimden çakmağımı çıkarmak için elimi attım ama bulamadım.Tam yerimden kalkıyordum ki bir ses duydum.
"Çakmağın mı yok?"
Kulaklığı çıkartıp sağ tarafıma döndüm.Karanlık da olsa onun Brad olduğunu anlamıştım.
"Çakmağım içeride." dedim neden açıkladığımı bilemeden.
"Al benimkini." dedi.
"Olmaz." dedim. "O çakmaksız sigara içmem."
"Çok değerli galiba.Kim verdi?"
"Ollie." dedim ve yerimden kalktım.Brad çardağa yaklaşırken içeri girip oturduğum yere bakındım.Koltuğun altına düşmüştü.Hemen yerden alıp kaldırdım ve parmaklarımı,çakmağın üstündeki uzay resminde gezdirdim.Biraz daha dikkatli bakmalıydım buna.Bu çakmak olmadan asla sigara içmezdim.Bunu Ollie söylemişti doğum günümde: "Bak sana gerçek evinin resmini bulunduran bir çakmak aldım.Sen geçmişini hatırlamıyor olabilirsin ama ben biliyorum uzaylı.Bu olmadan sigara içmek yok tamam mı?"
Aklıma kutladığımız doğum günüm gelince sırıttım ve bahçeye geri döndüm.Çardağa yaklaştığımda Brad telefonu elinde tutuyordu.Hızla yanına gidip telefonu elinden kaptım.
"Sana dinlettiğim şarkıdan etkilenmiş gibisin." dedi.Ahh..Nasıl da unutmuştum,en son onun dinlettiği şarkıyı açmıştım..
"Kimin söylediğine bakmıştım." dedim. "Bu telefonumu neden kurcaladığını açıklamıyor ama."
Yerinde kımıldanıp cebinden sigara çıkarttı ve yakıp içmeye başladı.
"Biliyor musun,aslında seninle ilgilendiğim falan yok."
Yüzünü sokak lambası aydınlatıyordu ve oldukça çekici görünmüştü bir an için gözüme.Aslında sadece kendini geri çektiği için böyle düşünüyordum.
"Biliyorum." dedim bende kendi çakmağımla sigaramı yakarken.
Dumanını içime çektiğimde biraz rahatladığımı hissettim.Külünü atmak için bir kap bakındım ama bulamayınca istemeden sigaraya parmağımı vurarak küllerini çimlere döktüm.
Brad'in bakışları üstümdeyken kahvemden bir yudum aldım.
"Biliyorsun sana kahve isteyip istemediğini soracak kadar kibar biri degilim." dedim.
Kahkaha atmaya başladı.
"Açıkçası bu hoşuma gidiyor."
"Neden buradasın?" diye sordum bir anda,daha önce sormam gereken soruyu bu kadar geç sormama rağmen.
"Bilmiyorum." dedi sigarasının dumanını yüzüme üflerken.
"Şunu yapma." dedim.
Yine güldü.
"Sana Felicia'yı ziyaret ettiğimiz gün neden öyle dedim biliyor musun?" diye sordu.
Cevap vermeden sigaramı içmeye devam ettim.Nasılsa cevabımın 'hayır' olduğunu biliyordu.
"Okulda herkes senden nefret ediyor." dedi.
"Bilmediğim bir şey söyle." dedim sırıtarak.
"Seni döverek alt edemeyeceklerini biliyorlar.Canının acımasını değil ruhunun acımasını istiyorlar."
"Kendine aşık edip canımı- pardon ruhumu acıtacaktın."
"Evet bende sizden nefret ediyordum ama senin bana hiçbir zararın olmamıştı.Yani eziklerin yanında 'havalı göt' diye laf atmaların dışında.."
"Senin de vicdanın rahat etmeyince benle konuşmaya geldin."
"Evet." dedi.
"Sorun şu ki.." dedim. "Ben aşık olmam."
Güldü.Cevap vermeyip sigarasının son damlasını da içine çekip çimlere attı.Yine kulaklığımı alıp tekini kendine diğer tekini bana takıp aynı müziği açtı.Oflayarak kafamı karanlık gökyüzüne çevirdim.Bugünkü not beni oldukça sinir etmişti.Teyzem gelseydi bu kez kaçmasına izin vermeden geçmişimle ilgili sorular soracaktım ama gelmemişti.Brad aklımı okumuş gibi:
"Sana geçmişinin değil geleceğinin faydaydası olur,biliyorsun değil mi?"
"Bu konuyu notu yazan bir şüpheliyle konuşmak istediğime emin değilim.Gitsen iyi olur." dedim.Olumlu anlamda başını sallayıp bana yaklaştı.Oldukça çok yaklaşmıştı,geri çekilmek isteyip yapamamıştım.Rotasını değiştirip kulağıma eğildi ve kısık bir sesle konuştu:
"Notu ben bırakmadım.."
Sonra yavaşça yanağıma eğildi ve öpüp geri çekildi.Kızmama kalmadan bahçeden,şaşkın gözlerle gidişini izleyen bir ben bırakarak çıktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kabus Çetesi
Teen FictionOkul.. Gençlik yıllarını çürüten,uykudan mahrum eden,baş ağrıtan,gerginlik yaratan,eğlence karşıtı insan topluluğunun pençesinde bırakan berbat bir düzen. Ve bu düzenin arasında sıkışıp kalmış Kabus çetesi..