Gözlerim dudaklarında, ellerim belini sımsıkı sararken içimden geçen duyguları kelimelere dökmek oldukça zordu. Bütün gece bedeniyle sarmaladığı yetmezmiş gibi bir de kokusu yayılmıştı bedenime. Ne zaman bu hâle gelmiştik, içimde barınan bu duygular ne zamandır oradaydı bilmiyordum fakat öyle mutluydum ki. Yıllardır oradan oraya savrulmuş, içimdeki öfkenin oyuncağı olmuştum. Yalan samimiyetlerden sıkılmış, insanlardan kaçıyordum. Ta ki chaeyoung o notu sıramın üzerine bırakana kadar. Öyle minnettardım ki ona. Öyle büyük bir hayranlıkla bakıyordum ki gözlerine ben bile kendime şaşırıyordum. Gözyaşları yanaklarımdan süzülürken chaeyoung'un elini yanağımda hissetmem ile gözlerimi yumdum.
"Sen ağlama göz bebeğim, ben ağlarım." Gülümsediğimde gözlerimden öpmüştü beni.
"Bakma gözlerinden öpüyorum seni ama, sen beni istediğin sürece hep senin olacağım." Her kelimesi beni hayrete düşürüyordu. Bugüne kadar benden neftret ettiğini düşündüğüm sevgilim, nasıl olmuştu da şu an kollarımda bana sözler veriyordu?
"Korkuyorum chae." Dudaklarımdan çıkmasını beklemediğim sözler döküldüğünde, istemediğim kadar dürüsttüm.
"Sana çok sevdiğim bir sözü söyleyeyim lalisa." Devam etmesini istediğim için sessizce ve merakla söyleyeceklerini bekledim.
"Bertrand Russe 'Aşktan korkmak yaşamdan korkmaktır ve yaşamdan korkanlar yarı ölüdür.' demiş biliyor musun?" Cümlesini bitirmesini beklerken yanaklarını öpmek istiyordum.
"Bende korkuyorum ama artık korkmak istemiyorum. Hayatım boyunca korkarak yaşadım lalisa ve bundan o kadar sıkıldım ki. Etrafa ölü gözlerle bakmaktan, monotonluktan... Artık cesurca sevgimi yaşamak, beni hayata döndüren sevgini herkese haykırmak istiyorum." Bana kendimi hatırlatan sözleri ruhuma umut oluyordu.
"Ya sonumuz okyanusun derinliklerinde gömülüyse?" Chaeyoung kıkırdadı.
"O zaman bizde birer balık oluruz lalisa. Zaten suyu çok seviyorum. Seve seve balık olurum." İkimiz de gülümsediğimizde chaeyoung'un karnından gelen guruldama beni kahkahalara boğmuştu.
"Birileri acıkmış sanırım!" Chae gülümseyip elini ensesine götürdüğünde kızarmış yanakları ile kahvaltıyı es geçip tatlı fasılına geçme isteğimi uyandırıyordu.
"En son ne zaman yediğimi hatırlamıyorum bile. Ayrıca başım çatlıyor." Dün yaşadıklarımız bir film şeridi gibi gözümün önünden geçtiğinde hızla yataktan kalktım.
"Hadi kahvaltı yapalım!" Elimi uzatıp tutmasını sağladığımda onu mutfağa çekmiştim.
"Bayan chaeyoung ne yemek ister acaba?" Kollarımı beline sarıp yüzüne yaklaştığımda gözleri dudaklarımı esir altına almıştı.
"Ne yesem acaba?" Yanağıma yaklaşıp bir öpücük kondurdu.
"Tatlı bir şeyler yesem diyorum, ne dersiniz bayan lalisa?" Önce çenemi daha sonra da boynumu öptüğünde belini daha sıkı sarmıştım.
"Şefin tavsiyesini duymak ister misiniz?" Merakla kaşları havalandığında dudaklarım üzerinden konuştu.
"Heyecanla bekliyorum."
"Bu çok özel bir yemek bu yüzden kimseye söylemelisiniz. Anlaştık mı?" Başını salladığında elimle kulağını yaklaştırmasını söyledim ve yüzü yüzüme yaklaştığında ise dudaklarına bir buse kondurdum. Dudaklarımdan ayrılıp gözlerimin içine baktığında daha hırslı asılmıştı dudaklarıma. Kısa süreli dans eden dudaklarımız sonumda ayrıldığında gülümseyip dudaklarını alnıma yasladı.
"Hayatımda gördüğüm en iyi restoran!"
Uzun bir aradan sonra tatlı bir bölüm yazmak istedim. Finale doğru geldiğimizi de belirtmeden edemeyeceğim.
Okuduğunuz için teşekkür ederiim 💗
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Blossom'
Fanfictionlalisa her gün sırasında bulduğu notların kimden geldiğini bulmak istiyordu.