''Aşk ve Para'' Bölüm 1

47 4 9
                                    

Dünyanın en basit ama en zor sorusu nedir deseler cevap şüphesiz ''Aşk mı Para mı?'' olurdu. Geçmişten günümüze zamanın en büyük sorunu. Hakkında defalarca kez şarkılar şiirler yazılmış hatta binlerce diziler, filmler çekilmiş bir konu. Kime sorsanız cevap farklı kimi aşkı seçer kimi parayı.. Bazen cevap bir tercihtir, bazen mecburi bir seçim..

Zeynep  üniversitede  arkadaş grubuyla oynadıkları oyunda bu soru sorulunca hiç düşünmeden ''aşk'' cevabını verdi. Onun için aşk hayatta bir kez yaşanan ve doğru kişiye denk geldiysen bir ömür süren bir sihir gibiydi. Daha önce hiç aşık olmadığı için kitaplarda okuduğu, filmlerde izlediği büyük aşkların büyüsüne kapılmıştı. Bir gün kendisinin de büyük bir aşk yaşayacağına inanıyor ve tüm ömrünü o kişiyle  geçireceğinin hayalini kuruyordu. Onu çokta iyi tanımayan insanlar bu kadar güzel olmasına rağmen sevgilisinin olmamasına çok şaşırırlardı. Oysa ki bunun güzelliğiyle hiç alakası yoktu. Herkesin de dediği gibi gerçekten çok güzel bir kızdı Zeynep. Uzun boyu, ince beli, uzun bacakları, yemyeşil gözleri ve sarıya çalan açık kumral saçlarıyla kız erkek herkesin hayran kaldığı bir güzelliğe sahipti. Bu güne kadar bir çok erkekten sevgililik teklifi almış fakat kendinden biraz bahsettikten sonra hepsi fikrini değiştirip arkadaş kalalım demişti. Artık bu duruma fazlasıyla alışmış erkeklerin gözünde ki korkuyu ve söyleyecekleri kelimeleri bile ezberlemişti. Bu durum ilk başlarda onu çok üzse de bir zaman sonra komik bir oyuna dönüşmüştü. Zaten o bir gün o büyük aşkı yaşayacağı kişinin kaçan değil onunla birlikte olmaktan hiç korkmayacak biri olacağına inanıyordu. Aslında kaçan erkekleri de suçlamıyordu hatta çoğu zaman haklıda buluyordu. Zeynep yaşadıkları şehrin  en bilinen mafya babasının tek kızıydı. Babasından bütün şehir korkarken gencecik erkeklerin korkmaması tuhaf olurdu.

İnsan ailesini seçemiyordu neticede. Zeynep'in kaderi de bir mafya babasının kızı olarak dünyaya gelmekti. Kendisinden 5 yaş büyük bir de abisi vardı, Yaman Durmaz. Abisi büyümeye başladıktan sonra bütün hayatını babasının yanında geçirmeye başlamış tüm işleri öğrenmişti. Bir mafyanın tek oğlu olmak ileride babasının adını devam ettirmek için çok önemli bir durumdu. İki kardeş birbirlerine dış görünüş olarak çok benzerlerdi. Yamanda hem çok yakışıklı olmasıyla hem de babası gibi sert duruşuyla tüm alemde nam salmıştı. Babaları Dündar bey dayısının sayesinde girdiği karanlık dünyada büyük isimler tanıyıp kendini herkes tarafından bilinen bir mafya babası haline getirmişti.

Kızını her zaman karanlık dünyasından uzak tutmuş, onu en iyi şekilde büyütmek için elinden geleni yapmıştı. Anneleri eşini çok sevse de iki çocuğunun da bu dünyadan uzak durmasını istemişti. Yaman babasının yolundan gitmeyi tercih etse de Zeynep evin adeta bir prensesi gibi tüm olaylardan uzak huzurlu bir yaşam sürmeyi başarmıştı annesi sayesinde.

Zeynep doğduğu günden beri zenginlik içerisinde büyüdüğü için çok şanslı olduğunu farkındaydı. Onun yaşadığı hayatı yaşamak isteyen bir çok insan olduğunu biliyordu. Özellikle de kız çocuğu olduğu için ailesi tarafından her istediği yapılmış, en iyi okullarda okumuş, istediği her yere gitmiş, her istediğini almış,  tatillere, yeni ülkeler görmeye, hizmetçiler ile büyümeye, özel şoförler ile gezmeye fazlasıyla alışmıştı. Ama o bu kadar büyük bir zenginliğe rağmen hiçbir zaman havalı, görgüsüz bir insan olmamıştı. Babası zor bir hayattan geldiği için kızının alçak gönüllü oluşunu hep kendisine benzetirdi.

Zeynep özel bir üniversitede mimarlık bölümünde 1. sınıf öğrencisiydi. Derslerinden birinde bir mimari yapı hakkında bir ödev verilmiş bir hafta içinde teslim edilmesi istenmişti. Ödevin konusu hakkında yazılan bir kitap olduğunu söyleyen öğretmenleri kitapları bulabilecekleri kütüphaneden bahsetti. Okul çıkışında arkadaşlarıyla kütüphaneye gidip ödevi yapmaya başladılar. Zeynep ödevi yaparken uzaktan bir göz tarafından izlendiğini hissetti. Kafasını kaldırdığında kendisine bakanın genç bir erkek olduğunu fark etti. Kısa bir bakışmanın ardından ödeve devam etti. Fakat aklı artık kitaplardan uzaklaşmış kendisine bakan o kişideydi. Kafasını ne zaman kaldırsa göz göze geliyorlardı.  Başka bir kitap için kitaplara doğru yürüyünce Zeynep, hemen yanına gitti erkek ve gülümseyerek selam verdi. '' İsmim Sedat, seni bir daha nerde görürüm bilmiyorum o yüzden kızmazsan tanışmak istiyorum, numaranı verir misin'' diyerek gülümsemeye devam etti. '' Tabi olur, çok uzun konuşacağımızı sanmıyorum zaten'' deyip gülümseyerek telefon numarasını verdi ve yerine döndü. Aldığı cevap karşısında şaşıran Sedat numarayı kaydedip oradan uzaklaştı.

Kadınlar DiyarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin