1.Bölüm:Çumra Canavarı

627 61 311
                                    

İsmailin Ağzından:
Bugün evde oturup blogum için yazı yazacak ve araştırma yapacak kişileri seçmek üzere bilgisayarda geziniyordum. Vakaları incelerken bir vaka dikkatimi çekti: Çumra canavarı.

Vakayı araştırmaya ve konuyla ilgili birçok bilgi toplamaya başladım. Gördüklerim insanların göründükleri gibi olmadığını gösterdi. Vakayla ilgili yazmayı bitirdiğimde web sitesinde yayınladım.

"1960'lı yıllarda Konya'nın bir ilçesinde birbirinden tuhaf bir şekilde meydana gelen kayıp vakaları yaşanıyordu. Kimsenin aklına gelmeyecek şekilde gerçekleşen bu kayıp vakaları ilginç bir şekilde çözümlenmeye başladı.

Çumra Canavarı olarak anılan Abdullah Aksoy, 1966 yılında işlediği bir dizi cinayetin ortaya çıkmasıyla tüm Türkiye tarafından tanındı.

Konya'nın Çumra ilçesinde sakin bir hayat yaşayan Abdullah Aksoy, tüm mahalleli tarafında acınarak bakılan, ailesinin aramadığı, 2 kere evlendiği halde eşlerinin onu terk ettiği, beş vakit namazında, kimseye bir zararı olmayan biri olarak görülüyordu. Ancak yaşanan gelişmeler Abdullah Aksoy'un hiç de göründüğü gibi olmadığını gözler önüne serdi.

İlk fark edilen kayıp ile birlikte diğer cinayetlerde çorap söküğü gibi ortaya çıktı.

Muharrem Özkay adında yaşlı bir adamın Çumra'ya arkadaş ziyaretine gelip dönmemesi üzerine ailesinin ve polisin arama çabaları sonuçsuz kaldı. Muharrem Özkay'ı en son Abdullah Aksoy ile gördüğünü söyleyen mahallelilerin ifadeleri ile Aksoy karakola çağırıldı. Şüpheli tavırları ile dikkat çekti.

Abdullah Aksoy'un evine aramaya giden polis memurları, yerde ve yatağın üzerinde gördükleri kan lekeleri ve çarşafa sarılmış şekilde duran baltayı fark ettiler. Ardından yerdeki yüksekliğin dikkatlerini çekmesi üzerine yeri kazdıklarında bir cesetle karşılaştılar.

Sara hastası olan Abdullah Aksoy, sara nöbeti geçirdiği sırada yaptığını ve hatırlamadığını söyledi.

Bu olayın ardından Abdullah Aksoy'un önceden kaldığı evlerin bahçesinde de birçok ceset çıkarıldı. Sürekli ev değişikliği yapan Abdullah Aksoy'un bu durumu da dikkat çekiyordu.

 Bu son olayın duyulması ile birlikte, birçok mağdurdan çeşitli itiraflar gelmeye başladı

Arşivlere Türkiye'nin ilk homoseksüel seri katili olarak girdi.

İlçenin kahvesinde gözüne kestirdiği erkekleri bir şekilde evine davet eden ve o gece birlikte kalmaya ikna eden Aksoy, elinden kaçan ilk kurbanını, öldürdüğünü zannedip gömmek için bahçede çukur kazarken elinden kaçırmış, diğer kurbanına ise tecavüz ettikten sonra 'yakayı kurtardın' diyerek serbest bırakmış.

Çatalhöyük'te çalışmaya gelen 2 Alman arkeolog ve 3 teknisyen işçi de öldürdükleri erkekler arasında yer aldığı söyleniyor.

Abdullah Aksoy, 1962-1967 yılları arasında 13 kişinin ölümüne sebep oldu. Sara hastası kimsesi yok diye acınan ve kimsenin şüphelenmediği Aksoy'un işlediği cinayetler filmlere konu olacak kadar korkunç bir boyuttaydı.

1967 yılında yakalanıp hapishaneye yatırılan Aksoy'un idamına karar verildi. Mahkeme gününe bir hafta kala kendini asarak intihar etti.

"Yakalanmasaydım ölene kadar öldürmeye devam edecektim' diye itiraf eden Abdullah Aksoy, mahkeme gününe bir hafta kala kendini su borusuna asarak öldürdü. Ailesinin cenazeye sahip çıkmaması ile birlikte belediye tarafından cenaze işlemleri tamamlandı."

Okuduğum ve yazdığım vakada, bir adamın altı yılda on üç erkeği öldürmesi tuhaftı ve bu detaya bakıldığında seri katiller genellikle kadınları veya seks işçilerini kurban olarak seçiyor ve kimsenin fark etmediği insanları öldürüyor ama öyle görünüyordu. onların yaptığı gibi. Bir adamın bu kadar bariz bir insanı öldürmesi garip.

Scream (Barış Alper Yılmaz&İsmail Yüksek)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin