İsmail'in Ağzından:
Kafeyi kapatmanın zamanı gelmişti. Müşteri olmadığı için sandalyeleri devirdim, mutfaktaki eksik malzemeleri işaretleyip mutfaktan çıktım. Her şeyin hazır olduğunu görünce kafeden çıkıp kapıyı kilitledim, sürgüleri indirdim ve eve gitmeye hazırlandım ama Alperi dönmedi, Altay'a falan çıkmaya başladılar diye düşündüğüm için aradığını sandım.
Evin önüne geldiğimde polis arabaları ve ambulans vardı. Hızla dışarı çıkıp etrafı incelemeye başladım. Bir anda Alper dikkatimi çekti. Köşede durmuş sigara içiyordu. Rastgele etrafıma baktım ve o anda Pedro ile Gavi'nin dışarıda pijamalarıyla, soğuk havadan titreyerek durduklarını gördüm. Hiçbir şey anlamadım, öylece durdum
Sonunda bizi içeri aldılar. Aşağıdaki emekli albay huysuz bir abiydi. Öldürüldü. Üst kata çıktığımda Alper hâlâ gelmemişti.Bunu bir fırsat bilip ona verdiğim odaya girdim yatağın altına baktığım zaman silah orada değildi korku içerisinde odadan çıktım gördüğüm görüntü yüzüne midem bulandı. Bu yüzden kendime bir kahve yaptım. O sırada Alper odaya geldi, üstünü değiştirdi ve yanıma geldi. Tam o sırada kapı zili çaldı. Hemen kapıya gidip kapıyı açtım. Komiser ve Komiser Yardımcısı geldi. O an bu adamı ihbar etmek istesem de yapamadım.
Komiserin sorular sormasına ve şüphelendiğimiz biri var mı diye sormasına rağmen, asıl şüpheliyle aynı evde yaşamama rağmen hayır dedik. Alper, komiserlere kapıyı kapattıktan sonra birdenbire şöyle dedi: "Hadi içip biraz dinlenelim." "Beni seri katil sarhoş halde öldürürse bana zarar vermeyeceğini mi sanıyor?" diye düşündüm ama bana bakan bal gözlere kıyamayıp kabul ettim hemen vestiyerden paltosunu alıp dışarı çıktı.
Yarım saat içinde üç şişe şarapla geldi, ben de hemen mutfağa gittim,iki kadeh alıp dolaptaki tabağa meyve koydum ve evde yaptığım çikolatalı pastayı alıp sehpanın üzerine koydum. oturma odası O sırada Alper geldi bardakları doldurup bana bir bardak verdi. "Acclamations" gülümsedim ve "Acclamations" dedim, hissettiğim cesaretle şarabı dikledim.
Artık kaç kadeh içtiğimi bilmiyordum, sadece karşımdaki adamın ne kadar yakışıklı olduğunu ve ona olan arzumun bana bir şeyler söylediğini biliyordum ama sadece dudaklarına baktım, gülümsedi ve şöyle dedi: İsmail, sen beni dinliyor musun?" Bir an etrafıma baktım ve hayır anlamımda başımı salladım. "Hayır, dinlemiyorum çünkü dudakların çok güzel hareket ediyor." Güldü ve şöyle dedi: "Bu dudakların ne yeteneklerini görmek ister misin? Sıcaklık vücuduma yayılırken başımı salladım.
Ellerimi yanaklarına koydum ve o güzel pembe olanlarla tanıştım. İlk başta yavaş, kısa öpücüklerimiz giderek daha yoğun hale geldi. Alper bu kez ellerini yanaklarıma koydu ve üst dudağımı tutarak beni öpmeye devam etti. alt dudağım zevkten dört köşeydim Alt dudağımı ısırdı biraz acıyla inleyip ağzımı açtım zevkle dilini ağzımda oynattı.
Alkolün sıcaklığından ve Alper'in teninin sıcaklığından resmen yanıyordum. Odaya yayılan ıslak öpücük sesleri bizi yavaş yavaş geri dönüşü olmayan bir noktaya sürükledi. Dudaklarını dudaklarımdan ayırdı ve "Hadi bebeğim, yatak odasına gidelim" dedi. Ben hala bebeğim lafında takılı kaldım ama Alper beni kucağına aldı ve başımı omzuna sakladım. O an kendimi babasının kollarında uyuyan bir çocuk gibi hissettim. O kadar sakindim ki, umarım bu sakinlik uzun süre devam eder.
Beni yavaşça yatağa bıraktı, dudaklarımız buluştu ve ben de onu takip etmeye çalıştım. Öpücükleri yüzümde geziniyordu. Yüzümün her köşesini öptü. Aniden durdu ve baktı. Öpücüğünü bıraktı. Alzheimer olsa bile beni unutmak istemiyormuş gibi boynuma dolandı. Yolu takip ederek köprücük kemiğine kadar öpücükler bıraktı. Boynumu ıslattı. Ve beni ısırmaya başladı. Gülümsediği için bedenimdeki izleri hoşuna gitmiş olmalı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Scream (Barış Alper Yılmaz&İsmail Yüksek)
FanfictionCinayet vakalarını araştırmak isteyen İsmail'in başına gelenler