Keyifli okumalar♡
Güneşin gözlerimi kamaştıran ışıkları, üstümdeki adamdan yayılan yoğun içki kokusu... soğuk havaya rağmen terlemiş bedenlerimiz, odada yankılanan şehvet dolu iniltiler...
Bu adam annemin ikinci eşinin oğlu olsa da öz evladından farksız gördüğü üvey abimdi. Annem ne zaman ondan bahsetse abin derdi. Ona asla abi dememiştim, asla öyle görmemiştim. Kimse birlikte olduğu adama abi demezdi. Kollarımı başımın üzerinde birleştirmiş işini bitirmesini bekliyordum. Genelde fazla uzun sürmezdi ama bu sabah hem neredeyse bir saattir bunu sürdüyor hem de her zamankinden daha sert, daha haşin davranıyordu.
Birkaç dakika önce sömürdüğü ıslak meme uçlarım geniş, kaslı göğsünün baskısından eziliyor, altında pelte kıvamına geliyordum. İçime acımasızca işlemeye devam ederken geçen her saniye hızını arttırıyordu. Zevk aldığını çıkardığı mırıltılardan ara ara dillendirdiği küfürlerden anlıyordum. Salondan ayak sesleri geldiğinde, sağ elini ağzıma bastırıp tedbir aldı.
'Ela! Uyan hadi kahvaltı hazır'
Annemin sesiyle içimdeki ritmini yavaşlatmış gözlerime bakıp bakışlarıyla 'cevap ver' diye komut vermişti. Başımı sallayınca elini çekti. Kafasını boynuma gömüp iniltilerini alçaltsa da gelgitlerine devam ediyor, annemin kapıda oluşunu umursamıyordu.
'Tamam anne geliyorum birazdan'
Sesimi yeni uyanmış gibi uykulu tutmaya çalışmıştım. Turgay hâlâ boynumla ilgilenirken annemin gittiğini düşünmüş olacaktı ki saniyeler önceki seri ritmini aynı şekilde devam ettirdi. Tekrar duyuldu annemin sesi.
'Ela, Turgay sana bişey söyledi mi, konuştunuz mu hiç yakın zamanda?'
O an öyle çarpmıştı ki içime, varlığını belli ederek 'burdayım' demişti adeta. Dişlerimi birbirine sıkıca bastırıp ensesine tırnaklarımı batırdım. Başını boynumdan kaldırdı, zevkle birleştiğimiz noktaya bakıp hızlandı.
'Yok konuşmadık'
Sözümü bitirir bitirmez ellerini boğazıma sardı, başını yukarı kaldırarak son darbelerini yapmaya başladı. Erkekliği içimde kasılıyor, boşalmanın eşiğinde olduğunu anlamamı sağlıyordu. Sesli iniltilerini annemin duyması an meselesiydi. Yüzünü tutup kendime çektim, dudaklarına yapıştım hemen. Ona dokunmaktan ne kadar haz etmesem de elimle ağzını kapatırsam sinirleneceğini, canımı daha fazla yakacağını adım kadar iyi biliyordum.
O da zaten bunu bekliyormuş gibi hunharca karşılık verip parçalarcasına öpmeye başlamıştı dudaklarımı. Canım yansa da sonuçta inlemesini bastırmıştım. Emindim ki o da bu yüzden yaptığımı biliyordu. Annemin gittiğini ikimiz de duymuştuk ama Turgay dudaklarımdan kopma niyetinde değildi. Uzvunu sonuna dek içime soktuğunda yüzümü acıyla buruşturup ağzımın içini talan eden dilini ısırdım.