Dört

121 17 0
                                    

Sarayda kaçıncı günü olduğunu bilmiyordu. Zaman yetkisini kaybetmişti sanki. İnsanlardan uzak sarayın bir ucundaki odasında içindeki gücü nasıl geri kazanacağını düşünüyordu. Mühürlenmişti.Sonsuza kadar normal bir insan gibi yaşıyamazdı. O çok farklıydı. Tanrı onu ceza çeksin diye yeryüzüne gönderse bile bu bir sınavdı. Taehyung deneydi.Annesiyle babasının günahını çeken bir çocuktu. Onlara ne oldu bilmiyordu. Belki bu yasağı çiğnediler diye kanatları koparılıp sürgün edilmiştiler yada öldürülmüştüler.

Taehyung kıyafetinin kumaşlarını çekiştirip ayağa kalktı. Raftaki parşömenlerden birini alıp yere oturdu. Islak mürekkebe tüyün ucunu batırdı. Bembeyaz tüy siyaha boyandı. İşte aydınlığı karanlığa boğmak böyle bir şeydi. Tüyü kağıtta gezdirip bir şeyler yazdı.

"Acımasız biriydi o. İçindeki gücü hissediyordu. Sanki dışarı çıkıyordu. İçinde oluşan çatlaktan dışarı taşıyordu. Bir umut vardı. Onun yanındayken gücüm açığa çıkıyordu. Belki cezam O'ydu. "

Tüyü kenara bırakıp parşömeni eline aldı. Kuruyan kağıdı alıp katladı. Raflardan birine koydu. Siyah , altın desenleri olan kimonosunu üstüne geçirip kemerini sıktı. Yandaki kılıcını beline bağlayıp üstünü kimonoyla örttü. Siyah ve keskin gümüşün sesi geldi.

Kulaklarını kabarttı. Yakın bir yerde birileri savaşıyordu. Umursamadan yerdeki ayakkabılarını giyinip dışarı çıktı. Saray koridorlarında gezinirken hizmetçi kızların ona nasıl ilgiyle baktığını gördü. Bu ilgi rahatsız ediciydi.Kral Jeon'u görmek için ana kata çıktı.

"Efendim Kral Jeon Jungkook burada değil. "

Adam hâla Taehyung'un önünde eğinik halde konuşuyordu.

"Bıktım şu saygınızdan güçsüz piçsiniz hepiniz korkaksınız. "

Adam sesini çıkartmadan dediği şeye devam etti.

"Kral Jeon sabahleyin erkenden ava çıktı efendim. Siz uyandığınızda ise şunu size vermemi söyledi. "

Kolunun altından kağıdı çıkarıp Taehyung'a uzaktı. Kağıdı kaptığı gibi salonu terk etti. Yavaşça sayfaları aşağı yukarı çekip okudu.

"Şelalenin yanında bekliyor olacağım. "

" Ne sanıyor bu kendini. Onun sarayındayım diye beni kölesi belledi. Şimdi görürsün sen Kral Jeon! "

Kağıdı kimonosundan içeri sokup ilerledi. Arka kapıdan çıkıp şelaleye yürüdü. Kulakları tekrar kabardı. Kılıç sesleri duyuyordu. Ama bu sefer çok yakından geliyordu. Ardından kılıç seslerine tanıdık bir ses karıştı.

"Çek o pis ellerini, rahat bırakın beni pis haydutlar! "

Taehyung duyduğu sesin sahibini tanıyordu. Kılıcını çekip koşmaya başladı. Kral Jeon onun tek çıkış kapısıydı. Onun yanında gücü açığa çıkıyordu.Ağaçlar azaldığında ırmağın yanında yerdeki Kral Jeon'u gördü. Etrafını saran haydutlardan biri Taehyung'u farketti.

"Hey sen ne sikimi izliyorsun?! "

Haydutlara emir verdi. Üç kişi Taehyung'un üstüne doğru yürüdü. Kılıcını savuran haydut Taehyung'un kılıcını karnında hissedince çok geçti.

"S-siktir çok hızlı! "

İki haydutu da halleden Taehyung, Kral Jeon'a baktı. Biri boğazına kılıcı dayamıştı.

"Bırakın Kralı. "

Ses tonu çok sakindi. Jeon Jungkook ona bakıyordu. Yüzündeki kızarıklık belli oluyordu. Dayak yemişti.

Devil Wings |TAEKOOK|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin