Altı

98 11 1
                                    

Orman'dan ilerleyip Taehyung'un küçük ahşap evine gelmişlerdi. Jungkook, Taehyung'un kucağında uyuya kalmıştı. Eve girdiği gibi kucağındaki bedenle yatak odasına ilerledi. Kapıyı yavaşça açıp içeri sessiz sessiz adımladı. Bir eliyle Jungkook'un kalçalarından tutarken diğer eli yatak örtüsünü açtı. Bedeni yavaşça yatağa yatırıp üstünü örttü. Islanan, kirlenmiş saçlarına bir öpücük kondurdu. Saçlarını okşayıp odadan çıktı. Mumlarla aydınlatılmış salona girdi. Gerçi salon denebilir miydi bilmiyordu.

Koltuğa doğru yaklaşıp kendini koltuğa bıraktı. İlk kez yorulduğunu hissediyordu. Elini havaya kaldırıp baktı. Kan izleri. Kafasını severken bulaşmış olmalı diye düşündü. Uzandığı yerden kalkıp kapının yanındaki kovayı aldığı gibi evin arkasında akan dereye gitti. Kovayı doldurup tekrar ormandaki evine geri dönüp kapıyı kapattı. Elindeki kovayla yatak odasına gitti. Yatakta yatan bedene baktı. Kıvrılmıştı. Elinin yüzünün yanına koymuştu. Taehyung yatağın boş tarafına oturup üstündeki kumaş giysinin temiz tarafını tek hareketiyle yırttı.

Yırtılan temiz bez parçasını ıslatıp Jungkook'un boynundaki kalan kanları sildi. Ardından aynı işlemi saçlarına, ellerine, yüzüne uyguladı. Soğuk bezin tenine değmesiyle irkiliyordu küçük beden.

Taehyung işini dikkatli yapıyordu. Uyanmasını istemiyordu. İçinde ki o garip dürtüyü susturamıyordu. Karşısındaki beden binlerce yıl önce ki sevgilisiydi. Ama bundan haberi yoktu. Onu nasıl bir daha bırakacaktı? Nasıl git diyebilicekti? Gitmeden önce battaniyenin üstündeki elini sıktı, saçlarını okşayıp, uzun uzun baktı hasret kaldığı bedene.

Bezi kovaya koyup yataktan kalktı. Kanlı suyu alıp dışarı yavaşça çıktı. Kapıyı kapatmadan son kez ona baktı.

"Bir şeytan ve bir melek beraber olamıyor. Ama sen sevgilim insan olman büyük bir lüks ve benim olman çok farklı bir ayrıcalık. "

Kapıyı kapattı. Kovayı dışarı döküp bezide onla beraber dışarı bıraktı. Tekrar içeri dönüp sönmekte olan muma baktı. Mavi alevi yavaşça ışığını kaybediyordu. Taehyung elini ateşin üstünde tutup bir kaç kez etrafında dolandırdı. Alevlenen mavi ışık etrafını daha güçlü aydınlatmaya başladı. Mumu aldığı duvara geri astı. Üstündeki kirlenmiş ve ıslaklıktan dolayı vücuduna yapışmış olan keten gömleği çıkarıp kenara fırlattı. Kendine bakmak için evin içinde bulunan cam parçaya yaklaştı insanlar buna ayna diyordu. Aynadan kendine baktı.

Göğsünün tam altında bulunan yara izine baktı. Derindi. Derinlikten dolayı deri kabarık ve kahverengimsi duruyordu. Taehyung oraya biraz daha baktı sonra sol elini götürüp eliyle dokundu oraya. Tırtıklığı hissetti. Anılar onun zihninde her zaman tazeydi.

"Jungkook çekil kenara! " diye bir ses yükseldi taht salonunda. Gece yarısıydı. Taehyung uyuyamamış ve Jungkook'u kontrol etmeye gelmişti ama sarayın istila altında olduğunu fark ettiği an tek düşündüğü Kral Jeon Jungkook'du. Biricik sevgilisi. Kiraz çiçeklerinden bile güzel olan sevgilisi. Aynı bir bahar gününü andıran sevgilisi.

Ayaklarının altından zemin kayıyor gibiydi. Yada Taehyung'un içinde ki ona bir şey olucak korkusuyla gücü hırçınlaşıyordu. Kapıya tekme attıp açtı. Eline kılıcını alıp karanlık salona baktı. Yerdeki adamları gördü. Kan gölüne baktı. Yavaş ve sessiz adımlarla salonda ilerledi. Işık yoktu. Tek ışık gecenin ortasında güneş gibi parlayan Ay'ın ışığıydı.

Gıcırdıyan tahtalardan dolayı işler daha da zorlaşıyordu. Arkasında biri olduğunu biliyordu. Ve ona bakıyordu. Taehyung kılıcını indirip arkasını döndü. Gözleri Jungkook'la buluştu. Üstü darmadağınıktı. Kimonosunun yırtılmasıyla omzunun bir kısmı açıktaydı. Arkasındaki siyah giyinimli adam kılıcı ona bastırmıştı. Taehyung onun gözlerine bakıp güven vermeye çalıştı. Korktuğu belliydi ama cesurca davranmaya devam ediyordu. Bana baktı ve tüm o cesur kralı kenara bırakıp bana koşan ufak bir çocuk gibiydi.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 29 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Devil Wings |TAEKOOK|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin