02

902 69 51
                                    

"Edin ne oluyor? Neden buraya geldiniz?" Mauro sarhoş hâliyle konuştuğunda ondan büyük olan Edin gülmüştü. Ne diyeceğini bilemezmiş gibi arkasında sinirle duran Altay'ı gözleriyle işaret etti. Henüz kıyamet kopmamıştı, daha doğrusu Altay ile Kerem henüz karşılaşmamıştı.

Altay onların yanlarından çekildiğinde içeri büyük adımlarla girmişti. Kerem içeride eğleniyor olsa gerek ki Mauro'nun gittiğinden bile bir haberdi.

"Mert Hakan'ı mı getirdin?" Edin'in yüzü bir anda düşerken Mauro'nun yüzü onun tam tersi daha çok gülmüştü. Mert'in burada olma düşüncesi onu mutlu etmişti.

Edin kafa salladı. Mauro etrafına bakmaya çalıştıktan sonra ellerini büyük olanın boynuna sardı. Ensesini okşarken kafasını boynuna koyup sıkı sıkı sarıldı. Edin, ellerini nereye koyacağını şaşırmışken en sonunda küçüğün beline yerleştirip hafifçe sıkmıştı kaslı beli.

Mauro, Edin'i kontrolü altına alıp duvara yasladığında Edin'in gözleri bir anda açılmıştı. "Mauro, sen.. Çok içmişsin. Beni Mert ile karıştırıyorsun." Mauro kafasını iki yana sallayarak ayrılmıştı büyük olandan.

"Sus artık, kim olduğunu biliyorum ne de olsa." Edin'in ensesinde olan saçlarını elleriyle düzelten Mauro tekrar önündeki adamın kulağına fısıldadı. "Kaç yaşındaydın sen? Ben 30 yaşıma girdim, epey yaşlandım artık."

Mauro 30 yaşında olmuş olsa da çok ünlü bir golcüydü. Kendini yaşlı olarak görmesiyle Edin'in yüzünü buruşturması bir olmuştu. Kendisi Mauro'dan büyüktü buna rağmen yaşları eşitmiş gibi görünüyordu.

"37," diye hafiften gülerek cevapladı büyük olan küçüğünün sorusunu. Mauro, Edin'den uzaklaşınca gözlerini onun gözlerine kenetleyerek kaşlarını kaldırıp dudak büzdü.

Edin, onun belindeki ellerini daha çok sıkarak kafa salladı. "Beğenmedin mi? Sana fazla büyük mü geldim?" Mauro kafasını iki yana sallayarak onu reddetti.

Gecenin bu yorucu ışığıyla beraber ikisinin flörtleşmesi ortamdaki kimsenin umurunda değildi. İkisi de düşman takımların düşman oyuncularıydı ama herkes öyle sarhoş olmuştu ki birbirlerinin ne yaptıklarına bakmıyorlardı bile.

Ortamda geri kalanlar ise Kerem ile Altay'ın kavgasını izliyordu. Abdülkerim ve Ferdi ise tartışırcasına konuşuyorlardı ama Abdülkerim rahatına düşkün birisi olarak onu pek umursuyor gibi görünmüyordu.

"Çok tatlısın Edin."

"Mauro, bir gören olacak, uzaklaş benden."

Edin güçlükle konuştuğunda Mauro daha çok yakınlaşıp burnunu karşısındaki adamın boynuna sürmüştü. İki büklüm olan adama karşılık gülüp geçtiğinde ikisi de oldukça gerilmişti. Birisi sarhoşken yaptığı hataları yarın hatırlayıp utanacaktı, diğeri ise bunu hiç unutmayacak ve kendine umut verecekti.

Omuz silkti Mauro. "Kimse görmeyecek. Kuytu köşede ne yaptığı belli olmayan Kerem ve Altay varken kimse bizi garipsemez Dzéko."

Sevdiği adamdan birkaç adım uzaklaştı. "Ben Mert Hakan değilim Icardi, ne olduğumu bilmeden bana yaklaşma." arkasını dönüp giderken ardında bıraktığı adamı hiç umursamamıştı.

🪬

"Bana dar geldi buralar, eve gitmek istiyorum ben Ferdi." Ferdi, arkadaşının durumunu anlamış olacak ki kafa sallamıştı. "Tamam Edin, bekle biraz. Kalkacağız."

Karşısında Mert ve Miha'yı görmekten fazlasıyla sıkılmıştı Edin. Daha doğrusu o ikiliden değil, o ikiliye baktıkça yüzünü düşüren Mauro'dan sıkılmıştı.

Edin, Ferdi'ye göz devirdikten sonra üstünü silkeledi sanki bir şey varmış gibi. Kendi oturduğu yerden o kadar rahatsız olmuştu ki kalkıp kendisi gidebilirdi şuan ama Ferdi'yi tek bırakmak istemiyordu.

Sıkıntıyla ofladı. "Abdülkerim, kalkalım mı? Sıktı burası." Mauro, Mert'e bakarak konuştuğunda Mert bunu fark etmemişti. Gülerek Miha ile konuşmaya devam ediyordu. "Altay nerede?"

Edin dört bir yandan duyduğu seslersen sadece bir cümle çıkartabilirmişti; "Muhtemelen Nicoló yüzünden kavga ediyordur Kerem ile. Bu çocuk bıkmıyor aralarına girmeye."

Edin kaşları çatık bir şekilde duyduklarını anlamaya çalışıyordu. Bu seste bir şey duyulması gerçekten çok zordu ama o da duyabildiği kadar duyuyordu.

"Nicoló'nun ne suçu var? Orada Kazım ile oturuyorlar." Birisinin Nicoló'yu savunduğunda gözlerini sıkıca kapattı ve kendini düşünmeye bıraktı.

Kafasını arkaya attığında ellerini de göğsünde birleştirerek Mauro'yu izlemeye başladı. Arada bir gülümseyerek Abdülkerim ile konuşuyor, daha sonrasında eski bunalımdaki hâline geri dönerek shot atıyordu.

Edin bir süre onun bu hâlde ne kadar güzel olduğunu düşündü. Daha yeni boyatılmış platin gibi görünen sarı saçları, ince ve yüz hatları belli olan 'güzel' yüzü, en az Edin kadar fit duruşuyla eşsiz duruyordu Mauro. Ona baktıkça dalıp gidiyordu.

"Çok güzel değil mi?" kendi kendine, yanında kim olduğunu önemsemeden mırıldandı Edin. Yanındaki Ferdi onu anlamamıştı.

"Hm?" diye mırıldandı kıvırcık. Edin gözlerini Mauro'dan çekip Ferdi'ye verdiğinde ne dese kıvırcığın onu anlamayacağını biliyordu. "Diyorum ki, Mauro çok güzel. Ama ben ne desem sen anlamayacaksın."

Ferdi başka yerlere dalmıştı şuan ve arkadaşının ne dediğini pek de umursamıyordu. "Arda da çok tatlı biliyor musun? Bence öyle yani."

"Oğlum sen manyak mısın?" Edin'in aniden çıkışınca Ferdi yerinden sıçramıştı aniden. "Abdülkerim için geliyorsun ama burada Arda diyorsun. Çift kişilikli misin oğlum sen?"

"İşine bak abi ya,"

Edin göz devirerek önüne döndüğünde karşısındaki bedene tekrardan dalıp gitmişti. Bazen onunla olmak istese de hâlâ evli olduğunu ve buna rağmen sevdiği birisi olduğunu bildiğinden ondan soğumak istese de bunu sürekli başarısız gerçekleştiriyordu.

🪬

kerem napoli

ney

kerem sen winner kişiliksin oğlum napoli ne


sus sesin duyulmasın içinden ağla

love triangle, mauro & dzékoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin