lütfen artık wattpad türkiye'deki mitsukkai kurguları artsın yoksa kendimi asıcam.
————————————————————
"SENİ DOĞDUĞUNA PİŞMAN EDECEĞİM OROSPU ÇOCUĞU, KARDEŞİME YAPTIKLARININ BEDELİNİ SANA SEVDİKLERİNLE ÖDETECEĞİM."Sarışın adam ellerini ceplerine doğru yerleştirip kafasını yere eğdiğinde ağzından alaycı bir gülüş çıkmıştı.
"Hadi ama savcı, beni benim hamlelerimle vuramazsın." Kalçasını arkasındaki masadan ayırdıktan sonra yavaş adımlarla dizlerinin üstünde sinirden kendini parçalayabilecek adamın önünde durmuştu. Savcı sinirden yüzü kızarmış bir şekilde ellerini iki yanında duran adamdan kurtarmaya çalışırken bir yandan da karşısındaki katilin üzerine atlamaya çalışıyordu, kollarındaki onu zar zor tutabilen insanlar onu engelliyordu.
"Senin o annen olacak sürtük etrafımda sevdiğim kimseyi bırakmadı ki zaten Barış Alper Yılmaz." Savcının hareket halinde olan vücudu aniden kaskatı kesildiğinde bu cümleyi o ikisinden başka kimse duymamıştı, adam kulağına eğilerek fısıldayarak kurmuştu bu cümleyi.
"Sende aptal bir orospu çocuğu olarak annemin intikamını benden mi alıyorsun, kaç yaşındasın gerçekten, ilkokul bir?" Savcının bedeninde tekrar öfke alevleri belirirken karşısındaki sarışın adamın suratında hiçbir ifade yoktu, sadece üstten bir şekilde karşısındaki her an onu öldürebilecek adamı izliyordu.
"Sadece mutlu olmayı istedim ben Alper. Senin annen bunu bana çok gördü." Savcı içindeki öfkenin an ve an büyüdüğünü hissederken karnındaki kusma hissini baktırmaya çalışıyordu. Gözlerini karşısındaki katilden ayırıp arkadaki kanlar içindeki arkadaşına çevirdiğinde zavallı arkadaşının dizlerinin üstünde bile zor durduğunu fark etmişti. Bakışlarını onu gölgesi altına akan adama çevirdiğinde gözlerinden her saniye akan göz yaşlarını görebiliyordu.
"Bu olayı böyle kapatacağımı sanma, bunun bedelini ödeyeceksin. Hem ailemden kalan son kişiyi öldürmenin bedeli, hemde Keremi bu hale getirmenin bedeli, çok pişman olacaksın piç kurusu." Savcı artık dayanamadığını hissettiğinde tamamen yere oturup dakikalardır havada tutulan ellerini sertçe kurtararak önünde birleştirmişti. İki yanında kollarından tutan adamların bir atak yapacakken durduğunu fark ettiğinde karşısındaki beden onun hizasına çökerek tekrardan kulağına doğru yaklaşmıştı.
"Üzgünüm sevgilim, bunu yapmak zorundaydım. Beni böyle tanımanı istemezdim." Savcının dudağının kenarı havalandığında kendisine bir hayli yakın olan katili elleriyle kendinden uzaklaştırmıştı.
"Bırak bu davayı savcı." Barış'ın yüzündeki gülümseme hala yerini korurken hiçbir şey söylemeden sadece arkadaki Taylan'da bir yara olup olmadığını kontrol ediyordu.
"Bu dava sana zarar verecek Barış, bu olaylar sadece cinayetten ibaret değil." Barış kafasını kaldırıp onu izleyen adama bakışlarını çevirdiğinde vücudunda aniden bir soğukluk hissetmişti.
"Seninde söylediğin gibi sadece cinayetten ibaret değil, ve birçok kişi de varki bu olayı benden başka kimsenin çözemeyeceğini biliyorlar. Hem istesem bile artık davayı benim üzerimden almazlar." Sarışın adam kafa karışıklığıyla arkasına dönüp karakoldaki gizli köstebeğine döndüğünde neler oluyor dercesine kafasını iki yana sallamıştı, sözde polis memuru bilmiyorum anlamında kafasını iki yana sakladığında katil sinirle ağzından tıslarcasına bir ses çıkartmıştı.
"Maskesizsin katil, yüzünü görebiliyorum, seni istediğim her an içeri tıkabilirim. Neyine güvenipte bana yüzünü gösteriyorsun?" Barış dizleri üstünden kalkıp adamın karşısında dikildiğinde adamın dudakları iki yana kıvrılmıştı, aralarında çok mesafe olmadığından elini savcının görebileceği bir hizaya kaldırıp baş parmağını ve işaret parmağını birbirine sürtmüştü. Bunu yaparken hiç alamadığı kadar zevk alabiliyordu, para.
