8| ölmeni dilerken bile yaşatmışım seni.

50 10 0
                                    

jeongguk beni hiçbir şekilde affetmiyordu ama buna rağmen geçinmenin bir yolunu bulmuştuk. yani bir süredir daha çok konuşuyorduk, o da evde kalıyordu büyük çoğunlukla ve beraber bir şeyler yapıyorduk.

mesela şu an ondan yemek yapmayı öğrenmeye çalışıyordum ama dürüst olmak gerekirse, tam bir umutsuz vakaydım. ve onun her konuda çok yetenekli olduğunu bir kez daha anlamıştım, eli hızlıydı ve bir şey yaparken yüzünde çok ciddi bir ifade oluyordu. hafifçe tebessüm ediyorum onu seyrederken. nedendir bilmem, onu bir şeylerle uğraşırken görmek hoşuma gidiyor. benim tam tersim olduğu içindi muhtemelen. çünkü hayatım boyunca hiçbir bok yapmamış bir insandım ben, elimden hiçbir iş gelmezdi. çabuk sıkılırdım ve çabam yoktu. isteğim de olmadığı için hiçbir alanda bilgim yoktu. en basit şeylerden biri olan yemek yapmayı bile bilmezdim. kendime değer vermediğimden dolayı da, gençlik zamanlarımda bile; mesela evde teksem ve karnım açsa basit de olsa bir makarna yapmaya çalışmak yerine aç kalırdım örneğin. mutfağa gidip uğraşmak yerine boş boş yatağımda uzanırdım, dayanamayacak kadar açsam da sadece su içerdim. bir şeye çaba göstermek içimden gelmediği gibi, hiçbir zaman enerjim de olmazdı.

"istersen akşam yine dışarıya çıkabiliriz. belki sahile gidip temiz hava alırız, ne dersin? birer bira da içeriz hem."

"olur," diyorum yumuşakça. "belki biraz da sohbet ederiz."

başını sallıyor ve kestiği sebzeleri tencereye koyup onları karıştırıyor, göz ucuyla da bana bakmayı ihmal etmiyor. "yarın akşamki yemeği sana yaptıracağım, bakalım biraz olsun öğrenmiş misin bir test edeceğim."

"zehirleniriz sonra, bence çok tehlikeli olabilir. hiç denemeyelim." diyorum hafifçe gülümserken. gülümsemem onun da yüzüne geçiyor ve uzun zaman sonra belki de ilk defa, gözlerindeki o donuk perde kayboluyor gibi. "yanında olacağım ve sana anlatacağım, ama karışmayacağım. tek başına yapacaksın. gözetimim altında yani. o yüzden zehirlenmeyiz, merak etme."

"tamam o zaman, sen öyle diyorsan en azından denerim." diye mırıldanıyorum ve anlık olarak dikkatimi çeken şey ile ona yaklaşıyorum. bakışlarım boynundan başlayan ve tişörtün altından ilerleyen ize takılıyor. bıçak kesiğine benzetiyorum, ama tehlikeli bir noktada. şah damarına çok yakın bir bölgede başlayıp oradan uzayıp giden o iz, oldukça derin görünüyor. parmağımı hafifçe boynununn üzerinde gezdirdiğimde gayet anlaşılabilecek bir şekilde vücudu kasılıyor. ilgili sayılabilecek bakışlarım yüzüne sabitleniyor.

"içerideyken olmuştu, uzun zaman önceydi." yutkunuyorum, yani senin yüzünden demeye çalışıyor. onu nasıl bir cehenmeme attığımı bilsem de tahminimden çok daha fazlası vardı muhtemelen, zaten vücudunun kasılmasından bile bu anlaşılıyor. açıkça geriliyor. titrek bir nefes alarak ona doğru bir adım daha atıyorum ve böylece yakınlaşıyoruz. özür dilememin zaten anlamı olmadığını bilsem de ne söyleyebileceğimi bilmiyorum. o yüzden aklıma gelen ilk seçeneği uygulayarak dudaklarımı boynundaki izin tam üzerine bastırıyorum. bu kendimce pişmanlığımı belli etme şeklim ama anlamı olmadığını da biliyordum. dudaklarımın altında kalan teni yanıyor sanki, o sıcaklık ise adeta dudaklarımı yakıyor.

bir tepki vermesini bekliyorum aslında içten içe ama yaptığı tek şey kaskatı durmak oluyor. küfür bile etse en azından bir şey söylesin istiyorum ama yapmaması üzerine yavaşça geri çekiliyorum, bakışları oldukça derindi. keşke ne düşündüğünü bilebilseydim ama oyunculuk yeteneğini konuşturuyor yine tam karşımda. "özürlerden pek anlamam bilirsin, o yüzden aklıma gelen ilk şeyi yaptım."

"inan bana, ben de seni anlamıyorum," diyor kısıkça ve sonrasında tenceredeki sebzeleri yeniden karıştırırken yutkunduğunu fark ediyorum. tezgaha oturuyorum ve ona bakarken hafifçe gülümsüyorum. "biliyorsun, ben senin gözünde alışılagelmedik şeyler yapardım zaten. o da karşımdaki insanı anlayamadığımdan; nerede ne tepki vermem gerektiğini bilmediğimden derdim sorduğunda, hâlâ aynı bu. yılların geçmesi bunu sadece daha da derinleştirdi."

vagrant, taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin