dört

199 27 16
                                        

"boy, why would you push me away?"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"boy, why would you push me away?"

"eminim, tüm sorguların bu gece çözülecek taehyung. jungkook açıklama için gelecektir, daha fazla üzülmene gerek kalmayacak." dişlerimi gösterecek kadar gülümseyip, rahat bir nefes aldım.

tüm her şeyi soracağım, benden sakladığı ne varsa ortaya çıkarmasını isteyeceğim, haftalarımı geri alacağım.

jimin'in elini sıkıca tutup gözlerimi kapattığım sırada çalan kapı zili ile anında ayaklandım. "jungkook." kapıya kadar ilerleyip kapı deliğinden baktığımda gördüğüm tanıdık yüz ile kocaman gülümsedim. kapıyı açtığımda soldurmadığım yüzüm ile gülümsemeye devam ettim. benim aksime o, boşluğa bakar gibi bakıyor hiç bir tepkide bulunmuyordu.

"gel, evde konuşacağız." jimine doğru dönüp elimi yavaşça salladım. "tekrar görüşelim jiminie~" jimin, gülümseyip yalnızca elini sallamakla yetindi.

merdivenleri ikişer üçer inip bir an önce arabaya ulaşmaya çalışıyordum. arabaya geçtiğimizde yol boyunca bir şey söylememiş, yalnızca yolu izlemiştik. içimdeki umudu yeşertebildikçe yeşertmem gerekiyor, bu benim haftalarımın sonu olmalı.

evin girişinde nefesimi tutmuş yalnızca içeri girmeyi bekliyordum. jungkook uzun bir nefes alıp seslice dışarıya verdi ve kapıyı araladı.

"taehyung, beni sonuna kadar dinlemen gerekiyor." heyecanlı bir şekilde koltuğa geçip oturdum. konuşmasını bekleyemeden heyecanla konuşmaya başladım. "sevgilim, tüm hafta boyunca bu günü bekliyorum. biliyorum herhangi bir açıklaman olacaktır bu beni şu an hiç ama hiç kırmayacak, sonunda cevaplarımı alabileceğim için sevinçli ve mutluyum. işinin yoğunluğu beni bile stres etmiş olacak ki sana biraz fazla yüklenmiş oldum bunun için üzgünüm. ama şimdi birlikteyiz, evimizdeyiz. kurabiyelerden tekrardan yapıp vereceğim sana, tüm bu ağacı tekrardan süsleyeceğiz. hatta hatırlıyor musun? ilk süslediğimizde nora sürekli süsleri kaçırıp durmuştu, gülmekten toplayama-"

"taehyung ayrılalım."  tüm gülümsemem anında sönmüş, oturduğum koltuğa adeta yapışmıştım. "nasıl yani?"

"işlerim çok yoğun, bu şartlar altında hem seninle hem işlerle uğraşamam. şu konuşabildiğimiz iki günde bile oldukça geriledi işlerim, sana verebilecek vaktim yok. " gözlerim hızı kesmeden doluyor yavaş yavaş dökülerek yüzümde çizgiler çiziyordu.

"yıllar umrumda değil, eğer bu hayatta devam etmem gerekiyorsa işimde iyi olmam gerekiyor. babam bu şirketi bana devrederken bu kadar boşlayacağımı bilseydi vermezdi. onun başlattığını devam ettirmem gerekiyor."

tiksindirici bir şekilde gülümseyip ayaklandı.

"yolların bana çıkmasın artık, kendine bir hayat kur. kendi düzenini oluştur. beni unut, hiç tanışmamış olalım." tek kelime etmeme izin vermeden evden çıkıp gitti.

yeşerttiğim umudum gençliğimle birlikte kayboldu. geçirdiğimiz tüm yılları bir kağıt parçası gibi alıp kenara fırlatmıştı.

işte o zaman eskinin verdiği acılar tekrar yerini buldu. zar zor kurduğumuz bu hayat eski eserini geri aldı. eşcinsel olduğum için annemden yediğim dayakların acısı kat ve kat artıyor artık, neyim kaldı geriye?

4 sene önce kendi ellerimizle zorla geldiğimiz yolları neden yıkmak istersin ki? gözlerimdeki yaşlar durmak bilmeksizin dökülüyor, sözlerinin üstümden tır gibi geçmesine izin vermekten başka bir şey yapamıyordum. oradaki kapı ne zamandır açık? kalbim kaç parçalara ayrıldı?

beni neden kendinden uzaklaştırdın?

eveeet, bundan sonraki bölümler text ağırlıklı olacak daha fazla uzun yazıyla karışlaşmaya gerek kalmayacağız. (bazı yerlere mecburi olarak koyacağım olay gidişatı için.)

bölümleri genel olarak uzun tutmuyorum, kendimde okurken uzun sayfalar pek hoşuma giden bir şey değil. diğer bölümde geçmiş ve gelecek olarak ayırmayı düşünüyorum kafanız karışırsa bir şekilde zamanları açıklamaya ya da belirtmeye özen göstereceğim.

hide & seek loveHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin