1.BÖLÜM

29 2 1
                                    

Evden yorgun bir şekilde gelip yatağıma kendimi attım. Dersler bu gün çok sıkıcıydı üstelik dört saat peşpeşe matematikten sonra bir de üstüne son derslerin üç saat edebiyat olması beni bitirmişti. Odamda tam güzel bir şekilde uyuyacakken kapım sert bir şekilde açıldı ve içeriye kız kardeşim girdi. Beyninde bu kadar bilgi varken bir de onun matematik sorularına bakmamak için uyuyor taklidi yaptım. Türkay dibine kadar girip "Atlas abi... Bir dakika bakar mısın?" dedi.
...
Hayır tabikide kalkmıycam.
Arkamı dönüp uykuya hazırlandım.

~~~~~~~~~~~~~~

Uyandığımda aşağıdaki kattan bağırışma sesleri geliyordu. Annem ve babamın kavga etmesi alışıldık bir şeydi.
Yatakta doğruldum ve yanımdaki şifonyerin üstünden telefonumu alıp saate baktım. Saatin akşamın dokuzu olduğunu görünce içimden ne kadar uyumuşum diye geçirip yataktan çıktım.
Kurumuş boğazım için aşağıya inmeye karar verdim. Merdivenlerden inerken duraksayıp anne ve babamın kavgasını dinlemeye başladım. (Normalde anne ve babamın kavgasını dinlemem hatta ciddiye bile almam ama kavgada benim adım olunca işler biraz değişiyor...) Babam şiddet ile "Atlasa ne demeli? Ona ne zaman üvey olduğunu söyleyeceksin? Çocuğun bunu bilmeye hakkı var."
"Bağırmasana! Duyacaklar. Ayrıca anne babasının kim olduğunu bile bilmiyoruz.
O benim çocuğum ve ben onun annesiyim."
dedi annem.
Merdivenlerde öylece kalmıştım...
İnsanın garibine gidiyordu.
Bunca yıldır tanıdığı kişinin gerçek anne babası olmadığını kaldıramıyordum.
Gözümden bir yaş damlası geldi.
Şu an tek istediğim şey odama gidip uyumaktı.
Merdivenlerde oturduğum yerden kalktım ve hızlıca yukarı çıkmaya çalışırken ayağım kaydı ve merdivenlerden yuvarlanarak aşağıya düştüm.
Anne? ve babam? bana baktılar.
Annem? bana doğru yürümeye başlayınca ağlamam şiddetlendi. Ağzımdan çıkan tek kelime "GELME!" oldu. Annem? ellerini kaldırarak geriye doğru gitti. Babam? beni görünce biraz yaklaşıp "Sadece bilmenin senin hakkın olduğunu söyledim oğlum! Ben seni Türkay'dan hiç bir zaman ayırmadım. İkimizde çok seviyorum..." dedi.
Onların ikisine de bakıp hızlıca kalkıp kapıya doğru koştum. Arkamdan duyduğum tek babamın? "Bırak gitsin..." diyişiydi.


~~~~~~~~~~~~~~


Uçurumun kenarındaki , genellikle insanların güneşin doğuşunu izlemek için geldiği bir yere gelmiştim. Şu an kimse yoktu ki gelmek için çok erkendi. Sesiz bir ortamda aklıma daha fazla şey geliyordu.  Ailede tek renkli gözlü kişi olmam (Bir de Van kedisi gibi ikiside farklı ren ne muhteşem(!) ) , hepsinin esmer olup benim sarışın olmam...
Bunları düşünürken ağlamamak için kendimi dahada sıkıyordum.
Bacaklarımı kendime çekip kafamı bacaklarımın arasına sıkıştırdım. İki üç dakika sonra omuzumda bir el hissettim. Ağlamaktan kızarmış gözler ile ona baktım. Karşımda duran kişi ne bir kadına ne de bir erkeğe benziyordu.
Yüzüme bakıp acı bir gülümseme ile yanımda eğilip "Neden ağlıyorsun?" diye sordu. Sesinde de hangi cinsiyet olduğunu bulamayınca konuşmama dikkat etmem gerektiğini anladım. Gülümseyerek "Üvey olduğumu öğrendimde..." dedim ve gözümden bir yaş geldi. Bana bakacak şekilde oturdu ve kafasını bacaklarının üstüne koyup bacaklarını kolları ile sardı.
"Bu çok üzücüymüş küçüğüm..." dedi ve bana bakmaya devam etti.
Tabi ben kafamı tekrar koymuş düşüncelere dalmıştım. Kafamı soru sormak için kaldırdığımda yanımdaki koşi yoktu. Ayağa kalktım.
Nedensiz bir biçimde yaşama amacımı bir an hissedemedim. Uçurumun en kenarına geldim ve denize baktım. Ölsem kimin umrunda olurdu ki? Biraz geri gidip koşarak uçurumdan atladım.

Sanki vücudunu başka birisi yönetiyordu.

Denize doğru düşerken gıkım bile çıkmadı. Denize girmeden hemen önce gözlerimi kapatmıştım.

Sanki vücudum ne yapıcağını biliyordu ama ruhum bilmiyordu.

Tüm vücudum suya girdikten sonra sırtımda bir ağrı oldu ve bilincin kapandı...








🪽Bölüm Sonu🪽













Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Dec 14, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Okyanus Meleği Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin