4

102 2 12
                                    


Küfür içerir. Bölümlerde küfür olacaktır, artık uyarı koymayacağım. Sadece burada bilgisini alın. Ayrıca senenin henüz 1980 olmasından kıyafetleri günümüze göre garip veya sade.

Michelle:

Uyandığımda, hatırladığım her şeyin bir rüya olmasını diledim. Babam annemi öldürmüştü.. Üstelik sadece annemi değil, minik bir kız çocuğunu da öldürmüştü...

Bunların hepsi ise sadece gerçekleşmesi imkansız bir hayal uğurunaydı... Ölümsüzlük..

Yatakta doğruldum ve oturarak Michael'i izlemeye başladım.. Mike fazla asabi olabilirdi. Hiçbir şeyi siklemiyormuş gibi de durabilirdi. Ancak biliyordum, eğer Mike bunu öğrenseydi kafayı yerdi..

Yataktan kalktım ve aynanın karşısına geçtim. Saçlarım yine dağılmış, zaten kıvırcık iken iyice yastığın şeklini alıp kafamın üstüne çıkmıştı.

Yararı olmayacağını bildiğim hâlde aynanın yanındaki altılı çekmecenin üstünde duran tarağımı aldım ve saçıma geçirdim.

Tahmin ettiğim gibi, tarak canımı acıtmak dışında hiçbir işe yaramamıştı. Sıkıntıyla saçımla çiftleşen tarağı zor da olsa saçımdan ayırdım ve duş almak için banyoya ilerlemeye başladım..

Saat henüz 08.26'ydı. Michael'i izlerken gözüm saate takıldığından biliyordum. Bu yüzden henüz kimse uyanmamış olmalıydı. Sonra bu gece, dün olanların şokuyla Evan ile yatmak yerine kendi yatağımda yattığımı fark ettim.

Duştan sonra onu kontrol etsem iyi olurdu...

Banyoya girdim, yanımda getirdiğim kıyafetleri lavabonun yanına koydum ve suyu ısınması için açtım. Beklerken de tuvalete girdim..

Yaklaşık yarım saat sonra yorgunluğumdan yalnızca fiziksel olarak arınmış bir şekilde duşakabinden çıktım ve üzerimi giyindim.

Saçımı bu gün -nedeni bilinmez- düz olsun istediğimden düzleştiriciyle düzleştirdim. Her ne kadar en iyi düzleştirici olsa da saçımı yakıyordu. Bu yüzden çok dikkatli yapamam gerekmişti.

Saçımla işim de bitince Evan'ın odasına ilerledim. Kapıyı açtım, ve içeriye baktım. Zavallı kardeşim yine elinde el feneriyle uyuyakalmıştı...

Yaklaştım ve alnını öptüm, her sabah yaptığım gibi..Annemiz gibi... Tüm kardeşlerimiz annemizin bizi terk ettiğine inanıyordu, yalnızca ben ve babam biliyorduk..

Evan yavaşça gözlerini açıp bana baktı, ne oldu dercesine. Saat henüz erken olduğundan böyle olması normaldi.

"Uyu canım, sadece seni görmeye gelmiştim.. " dedim onu rahatlatmak için. "Saat henüz erken, 10'a yaklaşınca kaldırırım seni.. "

Kafasını salladı, yarım yamalak kapalı gözleriyle. Vücudu uyumak için çabalıyordu. Alnından birkez daha öptükten sonra yatağın ucunda cenin pozisyonunda uyuyan kardeşimi kucağıma alıp yatağın içine soktum.

Üstünü örtüp odadan yavaşça çıktım ve kapıyı kapattım. Ardından kız kardeşimin odasına ilerledim. Onu bu aralar çok suistimal ediyordum. Bunu fark eden tek ben değildim, o da fark ediyordu.

Yine de hiç duygularına yansıtmamıştı. Sevgili kardeşim Elizabeth çok şeker bir kızdı. Elbette bazen ukalalık yapabiliyordu. Yine de içinde tek bir kötülük yoktu...

Odasından içeriye girdim.. Odası -tıpkı benim küçüklüğümdeki gibi- oyuncaklarla kaplanmıştı..

Oyuncaklara basmadan yatağına kadar ilerledim. Annem evden gittikten sonra almasına hiç izin vermediği makyaj malzemelerini almamıştı bir süre. Sonra onu özlemeye başladıkça küçük küçük aşırmıştı odasından.

The Afton FamilyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin