Avada Kedavra?

694 72 22
                                    

Harry Potter aptal değildi. Hayır efendim, hiç değildi. O sadece bu şekilde kendini lanse ediyordu. Daha küçük yaşlardan itibaren insanların iyi mi kötü mü olabileceğini anlamaya başlamıştı. Kendini ne zaman geri tutması gerektiğini biliyordu.

Yine de aptal ve başarısızmış gibi gözükmeyi tercih etmişti. Sihir Dünyası'na adımını attığı anda bir düşmanının olduğunu öğrenince potansiyelini her zaman gizli tutmuştu.

Hogwarts'a geldiğinde de bu değişmemişti. Zeki biri olmasına rağmen kendini her zaman geride tutmuştu. Gruplarında Hermione'nin öne çıkmasına izin vermişti ve kendisini de Ron'un seviyesine yakın bir yerde tutmuştu. Bütün okul, onun ortalama bir büyücü olduğunu düşünüyordu. Çünkü Harry böyle olmasını istemişti.

Bu sene başladığında da farklı değildi açıkçası. Sirius'u kaybettikten sonra kendini göstermeye başlamayı düşünmüştü ama bundan vazgeçmişti. Savaş zamanında duyguların yönlendirmesi ile ani karar almanın nadiren bir faydası dokunurdu. Bu yüzden rolüne devam etti.

Okul yılı boyunca herkesin tanıdığı Harry Potter olmaya devam etti. Ne kadar zeki ve güçlü olduğunu sakladı ve Dumbledore'un ona Voldemort'un geçmişini öğretmesine izin verdi. Savaşın sadece büyü yapmaktan ibaret olmadığını bildiğinden bu derslerin faydasının olacağını biliyordu, bu yüzden şikayet etmemişti. Yine de Dumbledore ona Kovuk'uk garajında bu sene ders vereceğinden bahsettiğinde daha heyecanlı bir şey beklediğini kabul etmesi gerekirdi.

Derslerin sonunda Voldemort'un geçmişinde yaptıklarını öğrendi ve Felix Felicis'i kullanarak Slughorn'dan anıyı almayı da başarmıştı. Anıda öğrendikleri kanını dondurmuştu. Hangi insan bu kadar berbat bir şey yapabilirdi ki?

Yine de Dumbledore ile Hortkuluklar'ı öğrendikten sonra yaptıkları konuşmada bir aydınlanma yaşamıştı. Özellikle Nagini'nin de Hortkuluk olduğunu söylediğinde.

Harry, kendisinin de bir Hortkuluk olduğunu anlamıştı. Özellikle de Voldemort'un Nagini'ye nasıl hükmettiğini hatırladığıdan bunu anlamıştı. Çünkü aynı şekilde kendisine de hükmetmeye çalışmıştı. Aralarındaki tek fark, Nagini ona izin vermişti, Harry ise onunla savaşmıştı. Bu yüzden Harry, bir noktada ölmesi gerektiğini biliyordu. Dumbledore, Harry'nin bunu fatk ettiğini bilmiyordu.

Bunu öğrenmenin oluşturduğu psikolojik durumdan dolayı en sonunda acısını birinden çıkarmaya karar verdi. Draco Malfoy'u tuvalette ağlarken bulunca onunla yüzleşti ve düelloya tutuştular.

Harry, bu ruh halinde bile kendini tutmaya devam ediyordu. Hâlâ ortalama büyücü rolüne devam ediyordu. Çünkü Draco Malfoy'u bir düelloda yenmek için olağanüstü bir düellocu olmaya gerek yoktu.

Düello'nun uzadığını fark ettiğinde sihrine biraz güç katıp "Sectumsempra!" diye bağırdı. Büyü asasından çıkıp Draco Malfoy'a doğru ilerledi.

Draco Malfoy da Harry ile aynı anda öfkeyle "Avada Kedavra!" diye seslendi.

Harry, Öldüren Lanet'in kendisine doğru geldiğini fark ettiğinde ilk içgüdüsü önüne nesne çekmek veya büyünün yolundan çekilmek olacaktı ama bunu yapmadı.

Zaten bir noktada ölmesi gerektiğini biliyordu. Sihir Dünyası da Voldemort'a karşı kendi mücadelesini de verebilirdi. Bu dünyaya adımını attığı andan itibaren herkes en iyi tabirle değişkendi. Bir gün kahraman ilan ederken, ertesi gün yalancı diyorlardı. Onlara hiöbir borcu yoktu

Dumbledore da artık Harry'nin ölüşü ile birlikte ona karşı aktif olarak savaşabilirdi. Sonuçta Bakanlık'ta Voldemort'un gözlerindeki korkuyu fark etmişti.

Farklı Biten DüelloHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin