Kendimi hiç olmadığım kadar mutlu hissediyordum. Pencerenin kenarından sızan ışık bile daha güzel görünüyordu sanki . Şehrin gürültüsü susmuş, sadece kuşlar şarkı söylüyordu bu haz aldığım duygu beni tekrar mayıştırıyordu. Üzerime sinen bir koku vardı ve bu koku daha fazla sırıtıp yatağa iyice gömülmeme sebep oldu. Elimi kalbime götürdüm yerinden çıkacak gibi atıyordu. Tabi ki Asrının güzel kokusuydu beni böyle mest eden. İyice sarılıp biraz daha kokladım üzerimdeki ceketi, dün gece ben üşürken usulca omuzlarıma bırakmıştı. Sahi ne olmuştu öyle resmen aşkı ilan etmiştik . Seviyordum bir o kadar korkuyordum onun karanlık tarafından ama seviyordum bu yoldan dönmeyecektim. İlk kez duygularımla haraket edecektim, anı yaşayacak tadını çıkaracaktım. Bunu en çokta ben hakediyordum.
Üzerimden yorganı atıp ayaklarımı aşağı salladım, çocuk gibiydim ve bu sanki günlerdir bekledigim bayram sabahıydı. Kalkıp duşumu alıp hazırlandım bugün okula gitmem gerekiyordu ve vakit oldukça az kalmıştı . Aşağı inip etrafa göz attım asrın ortalarda yoktu yine. Dün geceden sonra bugün birlikte oluruz diye düşünmüştüm yada bir günaydın öpücüğü ama evde yoktu. Telefonuma baktım bir arama bir mesajda yoktu . Bu beni düşündürse de Mutfağa gidip bir su içip çıkmalıydım. Mutfağa girdigim an masanın üzerinde duran koca çiçekler karşıladı beni rengarenkti, masa yiyeceklerle donatılmış mükemmel bir kahvaltı sofrasıydı. Çiçeğin üzerinde ki notu alıp hızla açtım.
" Bu mükemmel sofra senin için , senin kadar güzel kokmasa da bu çiçekler en güzel çiçeğim için. Dün gece eve dönünce hemen çıkmam gerekti. Sabah uyandığında gözlerinin ilk gördüğü şey ben olmadığım için kendime çok kızgınım. Ama bunu telafi edeceğimden hiç şüphen olmasın<sevgilim>." Asrın
Yine ağzım kulaklarıma varmıştı baya da kızarmıştım. Bu adam beni çok heyecanlandırıyordu. Ne de naif bir iltifattı o öyle sesinden duymayı ne kadar çok isterdim şuan. Vakit epey az kalmıştı kahvaltımı hızlıca yaptım .
Sinan kapıyı açtı her zamanki gibi yüzüme bakmadan"Günaydın efendim"
Buna bugün takılmayacaktım ama elbet bu yüzüme bakmamanın hesabını soracaktım.
"Günaydın Sinan " dedim sadece
Sinan elbette rotayı asrın sayesinde benden iyi biliyordu doğruca okula sürdü Arabayı.
Derse zar zor yetişebildim merti gözüm aradı ama görmedim ilk boş bulduğum yere oturdum. Dersleri aksatıyordum bu aralar o yüzden hocayı dikkatle dinledim. Dersin ortalarındaydık henüz, kapının çalmasıyla o yöne döndüm gelen mertti. Oldukça kötü görünüyordu saçı başı dağınıktı. Meraklı gözlerle baktım yanıma gelmesi için işaret ettim ama o beni es geçti çok şaşırmıştım. Hoca derse devam etti ama benim içim içimi yiyordu yavaş yavaş Mert'in yanına geçtim yanında oturan kişiden müsade isteyip yanına oturdum.'Hey noldu neden yanıma gelmedin '
Mert yüzüme bakmadan konuştu
" şuan hiç keyfim yok daha sonra konuşsak?"
" Hayır şimdi konuşalım neyin var senin böyle ne oldu anlatır mısın lütfen "
"Asya sonra dedim anlamıyor musun?"
Merti hiç böyle görmemiştim ve bu beni endişelendiriyodu. Bir yanım üzerine gitmek istemese de bir yanım meraktan ölüyordu.
"Bak tamam konuşmayalım sadece yanında durayım ister misin ?"
Mert kafasını kaldırıp bana öyle bir baktı ki bu halinden korkmuştum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Duman Karası
ChickLit"Merhaba gözleri güneşi kıskandıran kadın. Ateşime hoşgeldin." "Hoşbuldum "dedi. "Ateşine hoş buldum"