Of, Tanrı'm lanet olsun. Umarım iyi anlaşırdık..
Ertesi gün|
Alarmım çaldığı gibi uyanırken kuş yuvasına benzeyen kabarmış saçlarım ile derince iç çekmiştim, banyonun yolunu tutarken ayaklarımı parkede sürtüyordum banyoya girdiğimde yüzüme su serpmiştim evet bu gerçekten iyi gelmişti. Saatime bakıp işe gitmeme yaklaşık iki saat vardı içimden planlar kurarken o sırada üstümdekileri çıkarıp kirli sepetine atmış oradan kendime geleyim diye ekstradan da soğuk suyla duş almıştım, bu iyi geliyordu gerçekten elektrik şoku verilmiş gibi dinç hissediyordum. Duştan çıktığım gibi belime havlumu sarmış, saçlarımı kurutmuş, yüzüme bakım yapmış ve dişlerimi fırçalamıştım. Giyinme odama geçip oradan giyeceklerimi çıkartıp hızlıca giyinirken saatimin geldiğini farketmiştim vakit hızlı geçmişti.
Anahtarları cebime tıkıştırıp son rötuşları yaparken hızlıca elime çantamı alıp evden çıkmıştım, arabama binip telefonumu arabaya bağlarken oradan da konumu açmıştım yol tarifi için sonuçta şirketin yerini o kadar da iyi bilmiyordum. Arabayı dikkatli şekilde sürerken aynı zamanda gaza köklüyordum ki vaktinde işe yetişeyim diye, Taehyung'un en son bana dedikleri gelirken tüylerim ürpermişti "Senden memnun kalmazsam atılırsın ve işe bir dakika bile heleki benden sonra gelme mümkünse buna katlanamam.." kanım donmuştu resmen.
Kısa sürede ve biraz hız yaparak şirkete vardığımda neredeyse iki dakikam kaldığını görmüştüm, okkalı bir küfür edip hızlıca asansörü çağırırken bir yandan da ayağımı zemine vuruyordum. Asansör geldiğine dair ses çıkarırken şükür etmiş ve hızlıca binmiştim, yanımda sadece iki kişi varken diğer yandan onlara bakmamaya çalışıyor dediklerine kulak kesiliyordu biraz, günlük dedikodularını yapıyorlardı herhalde. Asansör hâlâ hareket etmezken başımı kaldırmış ve yanımdaki çalışanlara bakmıştım biri kapıyı açık tutuyordu, karşımızda Bay Kim'i görürken başımızı eğip selamlamıştık 'Günaydın Bay Kim.' yanıma gelip aynı şekilde bize selam verirken yüzünde gram tebessüm yoktu, nesin sen duygusuz falan mı? Moron gıcık, hatta diktatör seni. İçimden bunları geçirirken kendimi sakin tutmuştum, içimden bir his onu asla sevmemişti ve uysal da değildim o yanımdayken. O'na karşı bir şeyler seziyordum ve kokusu acayip güzel olsada garip bir şeydi, şu sıralar çevremde dolaşan kurtlar bana tehlike arz ederken odamda ki kurtkapan kolyemi ve bilekliğimi taksam güzel olurdu. Bana seslenen ses sayesinde kendime gelirken yerimde titremiştim hafifçe, kapıyı benim için tutan Bay Kim'e hafifçe baş selamı vermiştim 'Yerleştikten sonra odama gel Jeon.' dediği ile başımı onaylarken hızlıca odama geçmiştim eşyalarımı yerleştirmiş ve üstümdeki ceketi sandelyeye asıp odamdan çıkıp Bay Kim'in odasının kapısının karşısında geçmiştim, içeriden gelen komutla içeriye girerken kapıyı ardımdan kapatıp tekrar selam vermiştim 'Buyurun Bay Kim?' diyip ona bakmıştım gözlüğünün üstünden bana bakarken ardından tekrar dosyaya dönmüş ve konuşmaya başlamıştı 'Bu dosyayı al ve yak ya da yok et ardından ise bana acı bir kahve getir, şuradan da kendine ve bana bira ikram edersin.' dediğinde yutkunmuştum, ben bira içemezdim pek daha kırmızı şarap ve kanla karışık şarap içerdim önceden bira denememiştim. 'Peki efendim.' diyip odadan çıkarken elimdeki dosyayı ilk yakmış ardından ise Bay Kim'in istediği acı kahveyi yapıp odasına gitmiştim, kapıyı tıklatıp tekrar içeriden girmem için komut gelirken içeri girip kapıyı kapatmıştım ardımdan. Kahvesini masasına koyup ardından dediği yerden birayı almış ve iki bardak çıkarmıştım, bardakları aynı zamanda birayı da masasına koyarken biranın tıpasını açmıştım. Onun bardağına isteğine göre fazla koyarken kendime az koymuştum, bu onun dikkatini çekmiş olacak ki bana bakmış ve sert ses tınısıyla konuşmuştu 'Neden kendine az koyuyorsun birayı Jeon? Sarhoş olmaktan mı korkuyorsun?' dediğinde yutkunmuş ve başımı sallamıştım 'Hayır Bay Kim, iş yerindeyim ve fazla içmek istemiyorum siz benim kıdemlimsiniz size de saygısızlık olur.' dediğimde başını olumluca sallamıştı. İlk o içtikten sonra ben de içerken hemen ardından biramı hızlıca bitirip teşekkür ederek odadan hızlıca kaçmıştım, kurtuldum diye şükrediyorum derken aklıma zaten onun hemen yanındasın seni camdan görür diye düşündüğümde içimden 'Aptal Jungkook..' diye geçirmiştim, odama geçtiğim gibi derince nefes alıp işlerime odaklanmıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Paint The Town Red
Fanfictionİş adamı olan Delta Taehyung ve onu maceraların dolu olduğu Safkan vampir Jungkook "Her şey için hazır ol küçüğüm, seni mahvedeceğim." "Lütfen beni mahvet."